Kurtuluş TAYİZ
Çözüm sürecinin üç aşamadan oluştuğu konusunda taraflar hemfikir. Ama hangi aşamada olduğumuz konusunda farklı görüşler var.
Kürt tarafı ısrarla birinci aşamanın bittiğini, ikinci aşamanın başladığını; örgütün kendi üzerine düşen adımları attığını ancak hükümetin söz verdiği adımları atmadığını savunuyor.
Hükümet ise birinci aşamanın henüz bitmediği görüşünde.
Çözüm sürecinin üç aşamalı bir plan üzerinden yürüdüğü biliniyor. Bu aşamaların ayrıntıları da aslında sır değil.
Kürt tarafı, çözüm sürecinin başladığı ilk günlerde sürecin aşamalarını oldukça şeffaf bir biçimde kamuoyuna açıklamıştı.
Gerçeği öğrenmek için dönüp o açıklamalara bir göz atalım.
Haberin tarihi 29.04.20013. Kaynak Fırat Haber Ajansı. Açıklama yapan KCK’nın eski başkanı Murat Karayılan. Bakın Karayılan ne demiş: “Bizimle İmralı arasında BDP heyetinin gidiş gelişleri oldu. Mektuplar gidip geldi. Bunların üzerine biz bir sonuca ulaştık. Süreç üç aşamadan oluşuyor. Birinci aşama ateşkes ve güçlerimizin geri çekilmesidir. İkici aşama ise Türk devleti ve hükümetin sorumluluklarını yerine getirmesidir. Üçüncü aşama normalleşme ve özgürleşme sürecidir. (...) Bu bilinsin ki bu geri çekilmeyi tamamlarsak ikinci aşama başlayacak.”
Murat Karayılan’ın yanı sıra BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş da bu konuda kamuoyunu aydınlatmış.
Tarih 15 Nisan. Kaynak Reuters. Demirtaş: “Çözüm süreci için üç aşamalı bir plandan söz edilebilir. Geri çekilme, bu planın birinci aşamasını oluşturuyor; çekilme sorunsuz tamamlanırsa ikinci aşamaya sonbaharda geçilmesi planlanıyor.” Ne olduysa Gezi’den sonra oldu.
Kürt tarafı birden ağız değiştirdi.
Israrla birinci aşamanın çoktan bittiğini, ikinci aşamanın başladığını, fakat hükümetin plana sadık kalmadığını iddia etmeye başladılar.
Bu tavır değişikliğini elbette kötüye yormamaya çalışıyorum.
Beyaz Türklerin ve liberallerin Gezi olaylarıyla birlikte “Hükümet sizi kandırıyor, oyalıyor, niye çekiliyorsunuz” türünden geliştirdiği düşük yoğunluklu psikolojik harekâtın Kürt siyasetçiler üzerinde etkili olduğunu sanıyorum.
Birden güven krizine girmelerini başka türlü açıklayamıyorum. Fırsatçılık yapmaya çalıştıklarını düşünmüyorum. Zira Gezi’de sokağın çağrılarına prim vermediler, sorumlu davrandılar; “Fırsat bu fırsat, hükümeti kıstırmanın vakti” de demediler.
Fakat Kürt tarafının ağız değiştirmesiyle birlikte Güneydoğu’da sürece zarar verecek görüntüler gelmeye başladı. Şantiye baskınları arttı, iş araçları yakıldı, dağdakiler köylere inerek silahlı poz vermeye başladılar, “KCK asayiş gücü”yle gösteri ve şov yaptılar...
Çözüme karşı olan çevreler bu hareketleri pas olarak değerlendirip toplumsal tepki üretmeye koyuldu. Bu görüntüleri kullanarak hükümeti çözüm politikasından vazgeçirmeye çalıştılar, çalışıyorlar.
Oysa bu gerginliğin tırmanmasına neden olacak hükümet kaynaklı herhangi bir “sinyal” gelmiş değil.
Başbakan her fırsatta çözüm sürecini yürütmekte kararlı olduğunu açıklayıp duruyor. Süreç çökerse, daha önce olduğu gibi, bunun bir sır olarak kalmayacağını biliyoruz.
KCK ve BDP yöneticileri artık şu “süreç bitti-bitiyor” üslubundan, dilinden vazgeçmeliler.
Öfke ve hezeyan içeren bu dil, Kürt tarafının korkularını, endişelerini yansıtıyor, olabilir. Ama bilinmeli ki; müzakere evreleri soğukkanlı davranmayı ve ümitli olmayı gerektirir. Sürekli şiddet kozunu kullanarak, tehdit ederek negatif bir hava yaratıyorsunuz; eski dil ve üslupta ısrar ederek yeni süreci götürmek mümkün değil. Çözüm sürecinin başarıya ulaşmasını istiyorsak, bu siyaset dilini değiştirmek gerekiyor.
Bir gün öyle, bir böyle olmaz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları





















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019