Kurtuluş TAYİZ
Herkesin hayran olduğu bir isimdi. Abartmıyorum. En azından bizim kuşağımız için böyleydi. Perihan Mağden’in yazılarını nefesimizi tutarak okurduk. Beni etkileyen yanı yazılarına neşrettiği akıldan çok, bakış açısıydı. Bakmasını biliyordu; o görüyordu. Şaşırtıcıydı aynı zamanda. Eğlenceliydi. Esprili yanı her ne kadar Yıldıray Oğur seviyesine ulaşamasa da okurun sıkıntısını almaya yetiyordu. Oğur’un esprileri, yalanla sarılıp sarmalanmış bir gerçeği açığa çıkararak gülümsetirken, onun esprileri insana sadece alaycılık ve biraz da sırıtma hissi veriyordu. Mağden, yakın zamana kadar bizim kuşağın kalbinde özel bir yere sahipti. Kaybolup gitmelerine de alışmıştık. Gitmeleri meşhurdu, iz bırakmadan. Onu beklerdik. Dönüşü hep güzel olurdu. Kaç kişi böyle hissetti, bilmiyorum; belki benim her zamanki aşırılığım, heyecanlı halim yüzündendir…
Gezi geldi geçti bu ülkeden ve de 17-25 Aralık… Gözlerim az aramadı kendisini. O hırçın üslubuna, birkaç cümlede iş bitiren kalemine duyulan ihtiyaçtan belki. Yoktu, görünmedi hiç ortalıklarda… Sonra kendisine, kapı kapı dolaşan cemaatin ablaları gibi ajanslarda, haftalık gazetelerde Erdoğan ve AK Parti’nin ne kadar kötü, Gülen cemaatinin ise ne kadar “ahlaklı” ve “reformist” olduğunu anlatırken rastladım…
Bu satırları okurken, içimde yükselen bir put daha yıkılıverdi ayaklarımın dibine: “Ben Gülen hareketine şöyle bir önem atfediyorum. Bu hareketi, İslamiyet’in içinde bir Protestanlık çalışması olarak görüyorum. Bence Gülen hareketinde ahlaki kaygılar var. Yani İslamiyet’e ahlaki kaygıları entegre etmeye çalışan bir din adamı var karşımızda. Fethullah Gülen’in konuşmalarını azıcık bile dinleseniz ahlaki meselelerden sıkça bahsettiğini fark edersiniz. Böyle bir reform hareketineİslamiyet’in çok ihtiyacı var. Bu ihtiyaca Gülen hareketinin cevap olma ihtimali ABD’yi de çok cezbetti.” Cemaat ağabeylerinin bile “ahlaki olarak üstün olan biziz” yalanını tekrarlamaktan utandığı, şantaj kasetleri ayyuka çıkan, boğazına kadar iftiraya ve yalana batmış bir istihbarat çetesinden Perihan Mağden’in “İslamiyet’in ihtiyaç duyduğu ahlaki çalışmaları yapan Protestan bir hareket” çıkarması büyük bir başarı!
Bu satırlar, Perihan Mağden’in yazarlık hayatının herhalde en utanç verici değerlendirmesi olarak kayıtlara geçecek. Neden böyle olacak dersiniz? Bu, Gülen hareketini övmesi ya da yermesi yüzünden değil; bu gruba duyduğu yakınlık veya uzaklıkla da ilgili değil; gerçekleri ters-yüz etme ahlaksızlığına girişmesi nedeniyle kayıtlara böyle geçecek. Gerçeğin böyle olmadığını en iyi bilen üç beş isim arasında sayılır Perihan Mağden…
Agos’tan Ferda Balancar ile yaptığı söyleşide Mağden, çözüm süreciyle ilgili olarak da insafsız sözler ediyor. Barış sürecinin yalan olduğunu belirtiyor. Olabilir. Kimse barış sürecine inanmak zorunda değil; ancak kim olursa olsun, süreçle ilgili gerçeği teslim etmek zorundadır. Perihan Mağden barış sürecine “yalan” diyerek aslında gerçekleri tabuta sokmaya çalışıyor. Bir buçuk yıldır tek bir genç ölmedi. Mağden, bu gerçeği hangi tabuta sokarak gözlerden kaçırabilir? Barış süreci denilen şey en başta 20’sinde toprağa düşen gençlerin hayatını kurtarmaktır; "Erdoğan Kürtlere şu sözü verdi, bu sözü tutmadı” değildir. Mağden, bu gerçeği göremeyecek kadar akıldan, vicdandan yoksun mudur?
Mağden’in bu yaklaşımı, bir tepki olarak algılanabilir. Ancak ben Mağden'in “akılsız tepki” gösterdiğini düşünenlerden değilim. Mağden, bu sürecin mimarı olan iki ismi de “deli” ilan etmişti. Apo’yu “psikiyatrik vaka” olarak tanımlamıştı. Daha sonra da “Erdoğan’ı deli” ilan etti. Annesinin mezarını ziyaret ettiği için Erdoğan’a “ana kuzusu psikopat” anlamına gelen yakıştırmalarda bulundu. Bu analizleri Gezi ve sonrasında cemaatin kıdemli yazarları gündeme taşımıştı. Şahin Alpay, Erdoğan’ın “psikolojik olarak başbakanlık yapmaya yeterli olmadığını” yazdı. Mağden, bu tezlere sadece “edebi” bir katkı sunuyor.
Mağden’in, Cemaat’in maskesini düşüren Yıldıray Oğur’a ilişkin ettiği sözler de önemli. Mağden, “Armudun dibine düştüğü gibi Yıldıray’ın da dedesinin dibine düştüğünü” söylüyor. Bunu söylemesinin nedeni, Yıldıray Oğur’un, yazmaya başladığı Yeni Türkiye gazetesinin dedesinin de okuduğu gazete olduğunu belirtmesi…
Aslında bu tanımlama, Mağden’in kendisi hakkında daha önemli bir gerçeğe işaret ediyor; O, uzun süredir armudun dibine düştüğü gibi Gülen’in dibine düşmüş durumda. O “cemaatten bildiriyor” artık.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019