Kurtuluş TAYİZ
HDP yönetiminin 7 Haziran Genel Seçimleri'ne parti olarak girme ısrarı en çok çözüm sürecinden yana olanları endişelendiriyor. Bu endişenin kaynağı, HDP Eşbaşkanı Demirtaş'ın, parlamento dışında kalmaları halinde bundan çözüm sürecinin olumsuz etkileneceğini açıklaması. Akıllara takılan soru, HDP yönetiminin barajı aşamayacağını bile bile seçimlere parti olarak katılmak istemesinin arkasındaki siyasi hesap; kamuoyu, haklı olarak HDP'nin asıl amacını anlamaya çalışıyor.
Baştan başlayalım; HDP henüz seçimlere parti olarak girme konusunda son kararını vermiş değil. Kandil ve HDP yönetiminin eğilimi bu yönde; ama son kararı Öcalan'ın vermesini bekliyorlar. Daha doğrusu, seçimlere parti olarak katılma yönünde aldıkları kararı Öcalan'ın açıklamasını ve siyasi sonuçlarını üstlenmesini bekliyorlar. Öcalan ise kendisine iletilen bu öneriyi reddetmiş değil; İmralı, iyi çalışması halinde HDP'nin barajı aşabileceğine de inanıyor. Fakat seçimlere parti olarak katılma yönünde bir kararının ciddi siyasi sonuçları olacak ve bu en çok da Öcalan'ı etkileyecek. Bu yüzden olsa gerek İmralı aceleci davranmıyor.
HDP ve Kandil ise Öcalan'ı ikna etmeye çalışıyor. İmralı'ya götürülen bazı seçim araştırmaları HDP'nin barajı aşmaya çok yakın olduğunu gösteriyor. Bu sonuçlar üzerinden Öcalan'ı etkilemeye çalışıyorlar. Kandil ve HDP, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de benzer bir süreci işletmişlerdi. Demirtaş'ı sonradan HDP'nin başına getirerek Cumhurbaşkanı adayı ilan ettiler. Öcalan ise Demirtaş'ın adaylığını açıktan desteklemediği gibi doğrudan karşı da çıkmadı. Demirtaş seçimlerden başarılı bir sonuçla çıkınca da Öcalan, bu başarının "30 yıllık kendi mücadelelerinin sonucu olduğunu" açıkladı.
Abdullah Öcalan, yine benzer bir zorlu kararla karşı karşıya. Eğer HDP seçimlerden, barajı aşarak çıkarsa zafer Demirtaş'ın hanesine yazılacak. Baraj altında kalınırsa karar verici Öcalan olduğu için başarısızlık örgüt içindeki güç merkezleri arasında paylaşılacak ve Demirtaş da bundan kişisel olarak etkilenmeyecek. Öcalan ise Demirtaş'ın kendisine karşı parlatıldığını düşünüyor. Bunda haksız da sayılmaz; Öcalan'ın aktörü olduğu çözüm sürecine karşı olan bütün güç çevreleri Demirtaş'ın arkasında. Doğan medyasından tutalım Gülen cemaatine kadar çözüm sürecinin ne kadar düşmanı varsa, hepsi Demirtaş için çalışıyor. Demirtaş'ı, Öcalan'ı zayıflatmak amacıyla güçlendiriyorlar. Bunun için HDP'nin seçimlere parti olarak katılıp katılmama kararı en çok Öcalan'ın liderliğini ilgilendiriyor.
Eğer HDP seçimlere parti olarak girip barajı aşamazsa bundan yine en çok çözüm süreci, dolayısıyla Öcalan etkilenecek. HDP parlamento dışında kalırsa sokak ve silah güç kazanacak, siyaset zayıflayacak. Bu da İmralı'daki görüşmelerin Kürt hareketi üzerindeki bağlayıcılığının zayıflaması anlamına geliyor.
Dışarıdan bakıldığında da fark edileceği gibi HDP'nin seçimlere nasıl katılacağı sorusu Kürt hareketi için son derece kritik bir öneme sahip. Eminim bu kararın İmralı'ya bırakılması en çok Öcalan'ı rahatsız etmiştir. Fakat Kandil ve HDP'ye rağmen Öcalan, çözüm sürecinin selameti için, 7 Haziran seçimlerine bağımsız adaylarla gidilmesi yönünde bir karar verebilir. HDP'nin Meclis dışında kalmasının faturası ağır olur; HDP, yeni anayasanın yapılacağı bir dönemde Meclis dışında kalırsa tarihi bir fırsatı da kaçırır. Öcalan'ın buna imkân tanıyacağını sanmıyorum; daha önce Meclis'i boykot eden HDP'lileri Ankara'ya göndermeyi başardığı gibi Öcalan, bu kez yine HDP'lileri parlamentoya gönderecek bir formülü bulacaktır.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019