Kurtuluş TAYİZ
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Diyarbakır'a gerçekleştirdiği ziyareti yerinde izledim. Şehirde konuştuğum insanların ortak şikayet konusu nedense hep "korku" oldu. Geçmişte insanlar şehre giden gazetecilere devlet baskısından yakınırdı; oysa bu kez yakaladıkları her gazeteciye sadece PKK ve HDP kaynaklı şiddet olaylarını anlatıyorlar.
6-7 Ekim olayları, Diyarbakır'da amacına ulaşmış görünüyor; genelleştirmenin doğru olup olmadığını kestiremiyorum ama şehir korkuya teslim olmuş adeta. Korku salan güçler yer değiştirmiş; asker ve polisin yerini PKK ve HDP almış. Geçmişte devlet baskısına karşı onurunu savunma mücadelesi veren Diyarbakırlılar, -sessiz ve geri çekilmiş olsa da- bugün PKK ve HDP baskısına karşı onurunu koruma mücadelesi veriyor.
Sadece Diyarbakır değil elbette; Van'da şehrin her yerine musluklardan kan akan afişlerin dağıtılması, PKK/HDP'nin Güneydoğu'nun genelinde, sistemli bir şekilde korku siyaseti yürüttüğünü gösteriyor.
???
Yakın zamana kadar hep Kürt siyasetinin büyük bir mağduriyet yaşadığını, devletin baskı politikasından dolayı şiddete yöneldiğini yazıp çizdik. Bunun bir yere kadar hâlâ doğru olduğunu düşünüyorum. Fakat geçen sürede hayatın epey değiştiğini, PKK/HDP'nin bölgede eski devletten daha hukuksuz, eski devletten daha gaddar bir baskı ortamı oluşturmaya yöneldiğini söyleyebiliriz.
Çözüm süreciyle Güneydoğu'da hayatın normalleşmesini, siyasetin ise demokratikleşmesini bekliyorduk; ancak 7 Haziran seçimleri yaklaşırken PKK ve HDP'nin baskı dozunu iyice artırdığını görüyoruz. Siyasi partilerin ev ev dolaşarak halka ulaşma yöntemi PKK ve HDP için her eve, her işyerine korku salma aracına dönüşmüş. Eskiden asker-korucu baskısıyla şehirlere hapsolan, köylerine gidemeyen vatandaşlar, bu kez -yaklaşan seçimlerin de etkisiyle- PKK korkusundan köyüne gidemiyor.
Batıya organik tarım yapan bir sivil toplum kuruluşu gibi pazarlanan PKK ve HDP, Güneydoğu'da baskıyı, korkuyu, korkunç bir şiddet gücünü, kanı ve ölümü temsil ediyor. Doğan medyası ile cemaatin amacı "demokratik", "özgürlükçü", "çevreci" olarak pazarladıkları bu yapının arkasındaki zorba gücü iktidara karşı kullanabilmek.
???
AK Parti, çözüm süreciyle Kürt hareketine demokratik alanın kapılarını sonuna kadar açtı. İktidar partisinin amacı, demokratik alanı genişleterek şiddetin alanını zayıflatmaktı. Ne var ki toplumsal muhalefeti maniple eden güç çevreleri, PKK ve HDP'yi demokratik alana beraberindeki silah ve şiddetle kabul etti. PKK ve HDP'nin silahlı ve silahsız şiddetine meşruiyet kazandırarak çözüm sürecini anlamsızlaştırdılar. Kandil, Türkiye'ye "özgürlük" ve "demokrasi" getirecek bir güç olarak görülmeye başlandı. 20 yüzyıldan kalma silah ve şiddet edebiyatı birdenbire yeniden popüler hale getirildi. Muhalefetin bu yaklaşımının arkasında kendilerini AK Parti'den ancak PKK'nın kurtarabileceği duygusu yatıyor. Gözleri hiçbir şeyi görmüyor artık; umutlarını gerçekleştirecek kim olursa olsun, kapılarını sonuna kadar açıyorlar. Bir istihbarat şebekesinin peşine takıldıkları düşünüldüğünde PKK'ya umut bağlamaları o kadar da anlaşılmaz değil aslında. Biz umudumuzu çözüm sürecine bağlamaya yine de devam edelim.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019