Mahfi Egilmez
Lümpen ve Marjinal
18.08.2020
1122
Günümüzde, özellikle kişilerle ilgili benzetmeler yapılırken sık kullanılan iki sözcük var: Lümpen ve Marjinal
Almancadan gelen lümpen sözcüğünün TDK Sözlüğünde iki karşılığı bulunuyor: (1) Ayaktakımı, (2) Sınıfsız. Lümpen sözcüğü günlük yaşamda genellikle yoksul, sefil, işsiz güçsüz, başı boş, serseri gibi anlamlarda kullanılıyor. Lümpen tanımı içindeki kişiler genellikle yaşadığı toplumun kültürüne yabancı, buna karşın bilgiliymiş gibi davranan, kendini üstün gösterme çabası içinde olan kişilerdir.
Kökeni Fransızcadan gelen marjinal sözcüğünün de lümpen gibi TDK Sözlüğünde iki karşılığı var: (1) Aykırı, (2) Son birim. Sözcük günlük yaşamda çoğunlukla aykırı, uç, alışılmışın dışında, sıradan olmayan, sınırları zorlayan anlamlarında kullanılıyor. Diğer insanlardan fiziksel olarak farklı bir görünümü ya da davranışları olanlara 'marjinal tip' deniyor. Çoğunluğun giymediği kıyafetleri giyen, saçlarını alışılmış renklerin dışında renklere boyayan, farklı makyaj yapan insanlar bu tür marjinal tipin başlıca örneklerini oluşturuyor.
Bu iki sözcüğün aslında ekonomi ve sosyolojide de önemli yeri var.
Kapitalist sistemde temelde üç sınıf vardır: Burjuvazi, köylüler ve işçi sınıfı. Bir de sınıf sayılıp sayılmayacağı tartışmalı, feodaliteden kalma genellikle toprak ya da mülk sahibi aristokratlar var. Burjuva; köylü, işçi ya da aristokrat olmayan, sosyal statüsünü ve gücünü, aldığı eğitimden, işveren olmasından ya da doğrudan zenginliğinden alan ve kentlerde yaşayan kişilerdir. Bu kişilerin oluşturduğu sosyal sınıfa burjuvazi deniyor. Burjuvazi devrimci bir sınıftır. Genellikle esnaftan, atölye sahipliğinden gelerek yükselmiştir. Sanayi devrimini yapanlar onlardır. Köylüler; köylerde yaşayan ve genellikle tarımla, hayvancılıkla uğraşanlardır. Köylüler de aslında bir sınıf olsa bile sınıf olma bilincinde değildirler. İşçi sınıfı; emeğini burjuvaziye ya da aristokrasiye kiralayarak gelir elde eden ve yaşamını sürdüren kişilerin oluşturduğu sınıftır. İşçi sınıfı Marksist teoride en devrimci sınıftır.
Marx ve Engels’in Alman İdeolojisi adlı çalışmalarında ortaya attıkları sınıf bilinci olmayan işçilerin oluşturduğu topluluk anlamındaki lümpen proletarya deyiminde yer alan lümpenin kökeni Roma İmparatorluğu’na kadar geri gidiyor. Lümpen denilen insanlar, kentin sokaklarında bir iş yapmadan başı boş gezen, dilencilik yapan, arada bir bulduğu işte çalışan insanların oluşturduğu bir topluluktu. Savaş zamanlarında bunlar asker olarak cepheye sürüldüğü için barış zamanında asgari koşullarda yaşamlarını sürdürmeleri için devletin yardımını görürlerdi. Roma sonrasında yerini farklı bir biçimde de olsa koruyan bu insanlar kapitalist sistemde burjuvaziye yanaşarak yaşamlarını sürdürmeye yöneldiler. Marx, lümpen proletaryayı devrim karşıtı bir güç olarak değerlendiriyordu.
Sözcüğün ekonomi alanındaki kullanımı matematikteki son birim anlamının uyarlanmasıyla karşımıza çıkıyor. Sözcük, marjinal fayda, marjinal maliyet, marjinal tüketim eğilimi, marjinal tasarruf eğilimi gibi birçok ekonomik terimin temelinde yer alıyor. Mesela marjinal tüketim eğilimi; gelirde 1 birimlik artış olduğunda tüketim harcamalarında kaç birimlik artış ortaya çıktığını gösteren bir formüldür. Marjinal fayda dediğimizde son tüketilen birimin faydasını kastediyoruz. Diyelim ki bir bardak çay içiyorsunuz. O çayın sizin açısından gerçek faydası içtiğiniz son yudumdan elde ettiğiniz faydadır. Tüketilen miktar arttıkça marjinal fayda azalır. Çünkü içtiğiniz çayın ilk yudumu size çok keyif verir, daha çok içtikçe aldığınız keyif de azalır. Buna da azalan marjinal fayda denir.
Lümpen; Marksist sosyoloji ve ekonomi teorisinde önemli bir yer tutarken marjinal; günümüz ekonomi biliminin temelinde yer alan neoklasik ekonominin temel taşlarından birisini oluşturur. O kadar ki marjinal kavramını çekip çıkarsak neoklasik ekonomiden geriye fazla da bir şey kalmaz.
Günlük yaşamdaki kullanılışıyla birbirine benzer kavramları ifade eder gibi görünen bu iki sözcük konu bilim alanında kullanmaya gelince oldukça farklı anlamlar ifade etmeye başlar.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.06.2025
29.05.2025
27.04.2025
5.04.2025
12.02.2025
5.02.2025
26.01.2025
17.01.2025
7.01.2025
10.12.2024