Markar ESAYAN
Türkiye müthiş bir dönemden geçiyor. Her açıdan tarih bu dönemi çok özel günler olarak kayda geçecek. Dile kolay, 88 yıllık bir devlet geleneği terk ediliyor. Kürt vatandaşların haklarının iadesi, PKK’nın silah bırakması bu kırılmanın ana fay hattını oluşturuyor. Kırılma bu noktada olduğu için, en büyük mücadele de bu seviyede oluyor ve olacak. Bunun bir benzerini darbe ve Ergenekon davaları sürecinde yaşadık. Davalar üzerinden ciddi bir kutuplaşma ve kamplaşma yaşandı. Çünkü bu davaların, kendilerini de aşan bir anlamı vardı. En yalın deyimle, vesayet güçlerinin iktidardan uzaklaştırılması ve yerine sivil siyasetin geçmesi, bir tür rejim değişikliğini ima ediyordu. Bu değişime rezistans kaçınılmazdı.
PKK’nın silah bırakması konusunda da tarihî günler yaşanıyor. Çekilme bugün muhtemelen örgütün açıklamasıyla resmen başlıyor. Resmen diyorum, çünkü muhtemelen çekilme “Örgütün üst kadrolarının” daha evvel harekete geçmesiyle başladı. Silahlı ve silahsız güçlerin Kandil yakınlarına çekilmesiyle, bu kez dağdan inişin ve silahın tamamen bırakılması sürecinin başlamasını bekliyoruz. Belli oluyor ki, süreç üzerinde taraflar kurallara genel olarak riayet ediyor ve süreç kesintisiz sürüyor. Örgütün şahinlerinden Duran Kalkan’ın dahi “Çekiliyoruz” diyerek süreci teyit ettiği bir durumdan bahsediyoruz.
Şunda sanırım herkes hemfikir; PKK’nın silahı bırakması, bunun kamuoyu önünde gerçekleşen bir süreçte gerçekleşmesi, toplumsal desteğin oldukça yüksek olması, AK Parti ve BDP arasında bu konuda bir ortaklaşmanın yaratılması, Öcalan’ın kendi şartları, çekilmenin silahlı-silahsız olması gibi “teferruat” gördüğü noktalarda sürecin önünü açacak güvenceleri örgüte vermesi, sadece sınır dışına çıkma değil, silahı bırakma ve dağdan inme süreçlerinde de bir eşgüdüm ve anlaşma olduğunu gösteriyor. Bu konuda, tarafların birbirine güvendiği ortada. Çünkü artık süreci akamete uğratan tarafın, kamuoyuna bunu anlatabilme lüksü pek yok. Kaldı ki, zaten tamamlanmayan bir sürecin iki taraf için de olumlu hiçbir anlamı yok. Hatta riskleri taşınamayacak kadar fazla.
Son periyodunda 40 bin can alan bir çatışmanın çözüm yoluna girmesi sadece Türkiye için değil, dün Başbakan Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi, Ortadoğu ve komşu bölgelerin paradigmasını da kökten etkileyecek bir gelişme olacak. Türkiye, eğer bu en köklü ve en acı verici sorununu barışçı yöntemlerle çözmeyi başarabilirse, bölgesinde bir rol model olmak bir yana, istikrar etkileri ile oyun kurucu bir ülke olacak.
PKK’nın silah bırakması ve bu sorunun artık tarihe karışması, Türkiye’nin eski rejimin zihniyetini terk etme yönünde en tarihî adım olacak. Denebilir ki, 1913 yılında Bâb-ı Âli baskınıyla açılan bu zehirli parantez, yüzüncü yılında kapanıyor olacak. Bunun sadece Türkiye’yi ilgilendiren bir konu olmadığını, yaşanan ve yaşanacak şeyin tüm dünya tarafından yakından izlendiğini bilmek ve dikkatli olmak lazım. Bir paradigma değişimi yaşanıyor ve bu yeni bir Türkiye, yeni bir Ortadoğu ve ötesi demek. Bu tesbiti, olayın etkisinin ne kadar büyük ve yapılacak yanlışların bedelinin de ne kadar ağır olacağını anlatmak için tekrarlıyorum.
Hâsılı, demokratikleşme adımları, yeni anayasa ve Kürt vatandaşların hak taleplerinin gecikmeden karşılık bulması, süreçte hiçbir açık bırakılmaması gerekiyor. Sanırım bunu Sayın Başbakan da, hükümet de çok iyi biliyor. Ancak yolun sonunda da, gerçekten yeni ve aydınlık bir Türkiye bizi bekliyor. En az yüzyıllık bir özlemden bahsediyoruz. İşte bu heyecanı, toplumun AK Partili olmayan kesimlerine de geçirmek, barışın kaybedeninin olmayacağını anlatabilmek, ideolojik korkuları depreştirmeden, bu korkulara şifa vermek lazım. Özellikle de Alevi vatandaşların süre kaybetmeden rahatlatılmaları gerekiyor.
Daha önce sıkça yazdım; AK Parti tarihin ona verdiği görevle kurucu parti işlevi üstlenmiş durumda. O yüzden, normal bir ülkede olabileceği gibi “Ben mütedeyyin oylara talibim, buna göre siyaset yaparım” deme lüksü yok. AK Parti, muhalefetin bu etkisiz durumunda, CHP ve MHP tabanını da kendi tabanı gibi görmek, onların taleplerini ve endişelerini de üstlenmek ve çok yapıcı, kuşatıcı ve sakin bir siyaset sergilemek durumunda.
Tüm bunların da en genel ifadesi, demokratikleşmenin evrensel standartlarının gösterdiği yolda ilerlemek.
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019