Markar ESAYAN
Öncelikle, Gezi meselesinde komplo ve operasyon teorileri hakkında taşları yerli yerine oturtmak gerektiğini düşünüyorum. Kendimi bildim bileli bu komplo teorilerine çok soğuk baktım ve pek değer atfetmedim. Gezi meselesinde de, ülke içi ve ülke dışındaki faktörlerin işe ne zaman karıştığını doğru tesbit edemezsek, bu ağır krizden alacağımız dersleri kaçırabiliriz. Gezi krizi, AK Parti’nin şehircilik siyasetinin geri tepmesinin bir sonucu olarak birden patladı, çok kötü yönetildi ve iş birden kendi doğal sınırlarını aştı. Gezi’de ilkin ağaçların sökülmesine karşı ve şehirde yapılacak olan projelerde söz hakkı isteyen bir grup, sağlıklı bir duyarlılıkla bir protesto eyleminde bulundu. Bu ilk gruba, hala anlamadığım, anlamakta zorlandığım bir biçimde ağır bir polis şiddeti ve gaz saldırısı uygulandı. Sabahın beşinde dozerle alana gelen ve orada bekleyen küçük gruba orantısız güç uygulayan zihniyet, bu şiddete tepki gösteren ikinci grubun sokağa çıkmasını sağladı. İş bu kadar net ve basitti. Bu noktada komplo aramak gerçekten bizi yanlış yerlere götürür, gerçeklik algımızı bozar diye düşünüyorum.
Daha sonra olanları da yine toplum ve siyaset sosyolojisine başvurarak anlayabiliyoruz. 11 yıldır, sürekli gücünü arttırarak reel siyaset yapan, büyük başarılar elde eden güçlü iktidar ve onun güçlü lideri ile karşı karşıya olan bir kesimin çaresizliğinden-melankolisinden bahsetmeliyiz. Türkiye 11 yıldır yavaş bir devrim süreci içinde ve çok doğaldır ki, tüm bu olan bitenden memnun olmayan, ülke yeniden kurulurken, bu yeni kuruluşta hiçbir paylarının olmadığını düşünen bir toplumsal sıkışmışlık söz konusuydu. Laiklerden bahsediyorum… Bu kadar da değil; bu köklü devrim, mütedeyyin çevre partisi tarafından yapılıyor ve doksan yıllık bir toplum mühendisliğinin yarattığı algı farklılıkları, olan biteni bir korku ve öfke prizmasından geçirerek hayata yansıtıyordu. Burada bir elit kibiri ve mütedeyyinlerle eşit hak paylaşımına nefretle bakan bir patoloji olduğu kadar, gerçekten yine doksan yılın toplum mühendisliğinin öğretilerinden kaynaklanan yaşam biçimlerine dair ekilmiş bir korkular spektrumu da var. Korkunun reel olması gerekmiyor; duyguları ve tercihleri gerçek korkular kadar yönetme gücü var. Sanırım hükümetin eksiği, laik kesimlerin rahatsızlığını sadece “ laik patoloji” üzerinden okumuş, ya da doğru okusa bile, bunu icraatlarına motif olarak yeterli başarıyla taşımamış olması. Eğer eksik okuma yapmamış olsalardı, yaşam biçimlerine dair korkuların ne kadar suiistimal edilmeye müsait olduğunu daha iyi hesap eder, mesela alkol düzenlemesi sürecinde algıyı daha iyi yönetir, dili daha dikkatli kurar, veya çözüm sürecinde böyle bir risk almayı erteleyebilirlerdi.
Bu sıkışmışlık, laiklerin parlamentoda CHP tarafından etkili olarak temsil edilmemişliği ile kendisini dayanılmaz hale getirdi. Hükümet, hiçbir zaman sadece kendi tabanına siyaset yapma ve kendinden sorumlu olma lüksüne sahip olmadı. CHP’nin alması gereken yükü, bizler de hep hükümetten almasını bekledik. Bu ne kadar adil, ne kadar gerçekçi bilmiyorum, ama hala benim bundan öte bulabildiğim bir çözüm yok. Gece gündüz bunun üzerine düşündüğüm halde.
Sadece bu da değil. Bir de çok önemli bir Alevi sorunumuz var. Son krizde, Suriye savaşı ve bence doğru olan hükümetin Suriye politikası ile alttan alta kaynayan-kaynatılan Alevi vatandaşların rahatsızlıkları-korkuları da bu krizi derinleştiren başka bir fay hattı oldu. 3. köprüye Aleviler için oldukça rahatsız edici tarihi bir bagaja sahip olan Yavuz Sultan Selim adının verilmesi, tıpkı alkol düzenlemesindeki gibi bir etki yarattı bu kesimde. Gazi mahallesi, Dersim ve Ankara’daki protestoları bir de bu psikolojiden okumak gerekir. Ben hükümetin Alevi açılımında ne kadar iyi niyetli olduğunu ama ne kadar zorlandığını bir gazeteci olarak iyi biliyorum. Muhatap bulamama, Alevilerin kendi içlerindeki çok parçalı, parçalanmış yapısı zaten zor olan çözümü zorlaştıran etkenlerdi. Sünni iktidara karşı şüphe, arada hükümeti temsil eden kişilerin kullandığı ifadeler, her zaman diyaloğu zorlaştıran etkenler oldu.
AK Parti, 11 yıldır sürekli olarak önyargılarla boğuştu ve kendisini anlatmaya çalıştı. Bunun ne kadar yıpratıcı olduğu, ne kadar öfke uyandırabileceği ortada. Hükümet bir yandan 90 yılda biriken travmaları iyileştirmeye, otoriter-totaliter Kemalist devleti dönüştürmeye çalışırken, bir yandan darbeler, suikastlar ve asker-sivil vesayetin takoz koymaları ile uğraştı, bir yandan muhalefetsizliğin yükünü çekti, bir yandan da kendi tabanının ihtiyaçlarını karşılamak zorundaydı. Oysa, Nilüfer Göle gibi değerli akademisyenlerin üzerinde durduğu, bence daha çok sınıfsal bir yerden bakıldığı için yanlış çıkarımlar yapıldığı gibi, aslında mütedeyyinler henüz iktidar olmuş değillerdi. Göle beni düş kırıklığına uğratan şu değerlendirmeyi yapıyordu mesela:
“İçki, kadın, faiz, Alevilik üzerinden, mutaassıp Sünni çoğunluk anlayışı dayatılmak isteniyor. Ahlaki temalar “muhafazakâr demokratlık” değil, geçmişin tutucu, “yobaz” kategorisini çağrıştırıyor. Kendi yarattığı yeni Müslüman sınıfların yeni hayat tarzlarını hiçe sayıyor.”
Bu kadar kestirmeci ve açıkça fobik bir açıklama bir bilim insanında hiç de iyi durmuyor. Hükümetin eleştirebileceğimiz ve bu algıyı belki sade vatandaşta oluşturabilecek hataları var. Ancak hükümetin siyaset yapma eğrisine baktığınızda, 11 yıllık bir iktidarın, kendi tabanının da motiflerini siyasetine bir nebze taşımak istediğini, en azından bir bilim insanının ayırt etmesi beklenir. Aslında burada açığa çıkan, bir tür azınlık dayatmasıdır. Çoğunluğun, dindarların “kötü” “tekinsiz” olduğu modern saplantısı, iktidar olunsa bile, hükümetin icraatlarının baskı altında tutulmasını ima ediyor. Peki kim veriuyor bu yetkiyi size? Bunun cevabı yok. Erdoğan’ın sözlerine yansıyanlara odaklanıp, bunun hükümetin icraatlarına ne kadar yansıdığını buradan ölçmek çok tutarsız. Alkol düzenlemesi, dil açısından sorunlu, Yavuz Sultan Selim isminin seçilmesi tam bir algı yönetme skandalı. Ancak, icraatlara baktığınızda, 11 yılda azınlıklar ve ötekiler konusunda cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir zihni kırılmayı devlet aklına yansıtan bir hükümete gerçekten büyük haksızlık yapılıyor. Hele bunu “yobazlığa dönüş” olarak nitelemek gerçekten müthiş bir savrulma. Hepimiz, bu uygulamaların CHP tarafından yapılması halinde, böyle bir tartışmanın gündeme bile gelmeyeceğinden eminiz değil mi?
Sorun laiklerin mütedeyyinlerle eşitliğe razı gelmemesi, bir tür rejim şımarıklığı olarak kendisi tanımlıyor. O nedenle, “mütedeyyinler iktidar oldu, hala iktidar değilmiş gibi davranıyorlar” demek, gerçeği eğip bükmek demek. Hayır, mütedeyyinler değil iktidar, daha henüz bu ülkenin laik vatandaşların algısında onlarla eşit bile olamadılar. Son kalkışmanın nedenlerinden birisi de bu: Sınıfsal, İslamofobik ve tabii ki elit kibiri de içeriyor. Laik kibirin, hükümete her tasarrufunda kırmızı kart çıkarmasının altında, sadece hükümetin olağan hataları değil, bu önemli nokta da var. O nedenle bu kalkışmaya, polis şiddetinin ve yanlış kent siyasetinin meşruluğunda büyük bir enerji yüklendi.
Gezi krizinde işte bu çok katmanlı durumu, soğanın zarlarını teker teker soyarak hep birlikte mutlaka anlamak zorundayız. İşin “Erdoğan’ı yalnızlaştrıma ve hükümeti düşürme” kısmına evrilmesi ise, bence özetle geçtiğim bu fay hattının kırılması sonrasında, hükümetin ateşe su atmakta gecikmesi ile insiyaki olarak geçildi. Bu kırılmış zemin üzerinde yaşanan gerilim, tabii ki Erdoğan’la hesap görmek isteyenler için bulunmaz bir fırsattı. “Onlar” da doğal bir koalisyon olarak bu işe giriştiler. Cıva damlalarının birbirini hemen bulması gibi. Bu iki safhayı mutlaka birbirinden ayıralım.
Bence şöyle oldu: Ülke dışında, genel küresel realpolitik ahengini bozan tek “siyah” lider olan Erdoğan’ın hal edilmesini isteyenler medyaları ile harekete geçtiler. Ülke içinde ise, Erdoğan’dan hastalık derecesinde nefret eden bir kısım aydınlar ve Erdoğan’dan sınıfsal ayrılık nedeniyle hiç hazzetmemiş olan iş çevreleri ülkeyi yönetilemez hale getirmek için doğal davranışlar sergilediler. Erdoğan onlardan değildi ve olamazdı. İş çevreleri, bir hükümet bunalımı ile yüzde 15’lik bir kaynak kaybını göze aldılar. Birlikte halka gaz vermeye başladılar. Bu 20 günde tanık olduklarımı hayatım boyunca hiç unutmayacağım. Kibrin ne kadar kötücül bir şey olduğunu gördüm ve ürktüm. Plan ise, bir askeri darbe değildi şüphesiz. Bir postmodern halk itirazını, bir rejim bunalımına dönüştürerek, Erdoğan’ı itibarsızlaştırmak ve düşürmek istediler. Gezi’deki sosyoloji de, bu amaca uygundu. İnsanlar AK Parti’ye değil, Erdoğan’a karşıydı. Haber sitelerinde Erdoğan’ın psikolojisi ile ilgili haberler çıkmaya başladı. Adamı neredeyse deli ilan edeceklerdi. Cumhurbaşkanı Sayın Gül’ü, ve Sayın Bülent Arınç’ı öne çıkarmaya çalıştılar. “Sorun Erdoğan’dı, o giderse AK Parti kalabilirdi” teması işlendi. Böylelikle bir Brutus’un ortaya çıkmasını beklediler. Gerçekten gördüğüm en vahşi ve büyük operasyondu.
Tabii, kötücül olanın bir kör noktası oluyor, hikmet eksikliği. Milli Görüş’ün ve AK Parti’nin bugünlere kadar hangi kavgalardan geçtiğini bilmemek, Gül ve Arınç’ın asla bu oyuna gelmeyecek kadar zeki ve ahlaklı olduklarını gözden kaçırdılar. Erdoğan’ın bence tek dayanağı olan halka gitmesi, sakinleşmesi de bu oyunu bozdu. Tabii şimdilik. Bu oyunun nasıl kalıcı şekilde çözülebileceğini de sonraki yazıda anlatmaya çalışacağım.
Yine uzun oldu, kusura bakmayın.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Operasyon çökünce...
9.05.2019 - Kızgın demiri soğutma yöntemleri...
2.05.2019 - Müzik ve terör örgütü listelerinin benzerlikleri...
24.04.2019 - Taşın altına elini yine Erdoğan koydu...
21.04.2019 - Millet İttifakı neye kuluçka oldu?
18.04.2019 - Organize kötülüğün peşini bırakmayacağız...
16.04.2019 - CHP'nin 2019 resmi
13.04.2019 - Mazbata fetişizmi neye delalet?
10.04.2019 - 31 Mart’ta Türkiye neyi başardı?
3.02.2019 - Bu seçimin adaletsizliği…
28.03.2019
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
imam ülgen
geçte olsa güzel, barış böyle gelir .bide şu yönü var bugüne kadar alevi vergileri ile diyanet işlerine para aktarıldı.benim bildiğim sünni islam anlayışındada kul hakkı vardır.hem alevilerden vergi alacaksın sonrada cem evine islam dışı diyeceksin.bu düşünce islamada sünniliğede ters düşer.selam ve sevgilerimle