Markar ESAYAN
Halkoylamasının tarihi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onaylaması ve YSK’nın da anayasaya göre 16 Nisan Pazar gününü belirlemesiyle netleşti.
Her şeyden önce 16 Nisan’ın “EVET” ile milletimizin, ülkemizin önünü açacak bir milat olmasını temenni edelim.
Başbakan Binali Yıldırım’ın tespitiyle, aslında bu yapılacak olan değişiklik, 2007 yılındaki Ekim halkoylamasında yarım kalan işin tamamlanmasımanasına geliyor.
2007 yılında her Cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi bir rejim krizi yaşanmıştı. Önce muhtıra, sonra yargı vesayetinin müdahalesiyle 367 gibi bir icat uydurulmuş ve AK Parti’nin, yani o gün 363 milletvekiline sahip iktidar partisinin Cumhurbaşkanı seçme hakkı gasp edilmek istenmişti.
Yapılmak istenen şey, aba üstünden sopa gösterilerek, bir önceki Cumhurbaşkanı’nın seçiminde olduğu gibi, kapalı kapılar arkasında, Meclis iradesi çiğnenerek müesses nizam ile aday üzerinde pazarlık yolunun açılmasıydı.
Yani bugün, “Rejim değişiyor, Meclis kapanıyor” diye yalanlar uyduranlar, o gün rejimin temel kaidelerini çiğnemiş, halk iradesinin arkasından dolanarak vesayet üretmek istemişti. CHP hem muhtıraya, hem de 367 icadına sahip çıktı. Şimdi de “hayır”a sahip çıkıyor.
Şimdi hangi yüzle bu iddialarda bulunuyorlar anlamak mümkün değil.
Cumhurbaşkanlığı krizi AK Parti’nin dik duruşu ve erkene alınan 22 Temmuz genel seçimlerinde oylarının patlamasıyla aşıldı. Yani taşları yine millet yerine oturttu. Unutmayalım ki, Türkiye’de her Cumhurbaşkanlığı seçimi bir krize, hatta darbeye gerekçe olmuştu. 1980 darbesinin bir nedeni de Demirel ve Ecevit’in Korutürk’ten sonra seçilecek Cumhurbaşkanı üzerinde anlaşamamış olmasıydı. Meclis 130’u aşkın turda Cumhurbaşkanı’nı seçememişti. Sonrasında darbe yaşandı.
AK Parti bu riski ortadan kaldırmak için emaneti sahibine, yani doğrudan millete teslim etmenin en iyi çözüm olacağını öngördü. 2007 Ekim’inde yüzde 70 “EVET” oyu ile kabul edilen anayasa değişikliğiyle Cumhurbaşkanı’nı halkın seçmesi kuralı kabul edildi. Türkiye ciddi bir demokratikleşme hamlesi yapmış oldu.
Ancak, 1982 darbe Anayasası’nda Kenan Evren’e göre parlamenter sistemin dışına çıkılarak Cumhurbaşkanı çok geniş yetkilerle yürütmeye ortak edilmiş, üstelik sorumsuz kılınmıştı. 2007 halkoylamasında Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesi kararlaştırıldı ama çift başlılık ve geniş yetkilerle sorumsuzluğun getirdiği karmaşa ve riskler hala mevcuttu. İşte bugün bunu normalleştirmeye, kuvvetleri gerçekten birbirinden ayırarak, birbirine karşı sorumluluk noktasına getirmeye çalışıyoruz.
2007’de “EVET” diyen tüm kesimler, 16 Nisan’da da “EVET” diyecektir.
Üç kuvvetin ikisini doğrudan artık millet seçecek. Yürütmede çift başlılık sona eriyor. Cumhurbaşkanı’nın sorumsuzluğu ortadan kaldırılıp, her eyleminden ötürü yargı yolu açılıyor. Üçüncü kuvvet olan yargı kurumlarının üyelerini ise atanmışlar değil, seçilmişler seçiyor. Böylelikle üç kuvvet de doğrudan millete hesap verme, millet tarafından tayin edilme noktasına getiriliyor.
Yaklaşık 58 milyon seçmenimiz var. Bir kişi Cumhurbaşkanı seçilmek için bu seçmenlerin yarısından bir fazla oy almak durumunda artık. Bu durumun kendisi tek adamlığa da, marjinal kesimlerin iktidara gelmesine de manidir. Cumhurbaşkanı olmak isteyen kişi ve partisi, milletin sağduyusuna seslenmek, 30 milyona yakın seçmene güven vermek, ikna etmek, oyunu almak zorundadır.
Milletin kararına da her ne olursa olsun güvenmek, saygı göstermek gerekir. Çünkü milletimiz her seçimde ve 15 Temmuz gibi her kritik anda rejimin asıl güvencesi, koruyucusu olmuştur.
Ben aktüel tüm siyasi, bölgesel gelişmelerin, parti aidiyetlerinin üzerindeki bir mesele olarak, CHP’li ve HDP’li vatandaşlarımızın da, kendi iradelerini güçlendirecek bu değişikliğe “EVET” diyeceklerini düşünüyorum. 2007’de “EVET” diyen Kürt vatandaşlarımızın da o günün “Hayır”cılarının yanında yer alabileceğini düşünmüyorum.
Çünkü iki Hayır cephesinin birbirinden hiçbir farkı yok.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları





























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019