Markar ESAYAN
2. Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan kurumların fikri tabii çok öncesinden vardı. Milletler Cemiyeti, Birleşmiş Milletler’e evrilerek küreselleşmesini tamamladı. Birleşik Avrupa fikri de oldukça eskiydi. Uluslararası hukuk ve insanlığa karşı işlenen suçlar gibi meseleler de modern dönemin başlangıcından beri siyaset insanlarını ve filozofları ilgilendiriyordu.
Ancak bu kurumlar ve “zihniyet değişimi”, iki yarılı dünya savaşının yıkımlarını görene kadar oraya çıkamamıştı. Bunun nedeni tabii ki hegemonyal mücadeleydi. Faşizmi Batı dünyasından ayrıksı düşünmek hatadır. İlki, faşizm Avrupa’da yüzyılın başından beri çok “popüler” bir ideolojiydi. İngiltere’de coşkulu bir partiyle temsil ediliyordu mesela. İkincisi, sosyalizm, faşizm ve liberalizm, sanki değişik ihtiyaçlar ve toplumsal yapılar için çok farklıymış, rekabet halindeymiş gibi gözükürken, aynı şeyleri vaat ediyordu: Sürekli gelişim, günün sonunda zafer ve dünyanın kontrolü…
İdeolojiler ve iddialar kâh bireysel özgürlük, kâh proleter diktatörlük, kâh ırkın üstünlüğü ile farklılaşmış gözükseler de, 20. yüzyılın ilk yarısı devasa sivil insan kaybı, ikinci yarısı ise Soğuk Savaş’ın nihai yokoluş korkuları ve alan paylaşımıyla geçti. Komünizm ve emperyalizm sarkacında hayat oldukça basitleşmişti. Bu zihinsel konfor, demokrasi üzerine gerçekten düşünmek için fazla imkan tanımıyordu.
Şimdi bu yanılsamanın da kendisini tükettiği görülüyor. Artık alenileşme çağındayız. Bu alenileşme başarısızlığın kabulünden çok hoyratlığın bir ifadesi değil mi? Büyük savaş esnasında dahi yüksek değerler öne sürülüyordu. Ancak şimdi artık öyle değildir; ahlaki hiyerarşide menfaat açıkça insani değerlerin üzerinde gösterilmekte, makyaja bile ihtiyaç duyulmamaktadır.
Oysa, ideolojilerin, Avrupa Birliği, ABD veya BM gibi oluşumların kuruluşlarında vurgu yaptıkları evrensel değerler, onlardan ne kadar sapılsa, ne kadar suiistimal edilse dahi insanlık için bir taban sigorta işlevi görüyorlardı. Ahlaksızlığın sıradanlaşması ise, değerlerin suiistimalinin istiap haddine ulaşmasından sonra gelmektedir.
Bu nedenle, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM zirvesinde insani koşullar üzerine yapacağı konuşma çok önemlidir. Bu kurumların gerçek hedefi dünyaya hatırlatılmalı, bu vazife asla küçümsenmemeldir. Çünkü her eylem, bir konuşmanın, bir tahayyülün, bir iknanın ürünüdür. Erdoğan, New York’a İdlib’deki milyonlarca insanın hayatını kurtaran lider olarak gidiyor. Ama Erdoğan yıllardır, İdlib için sergilenen duruşun ahlaki alt yapısını dünyaya haykırıyordu zaten.
Türkiye pratiği, düşünce ile eylemin pozitif etkileşimin ve tutarlılığın bir örneği olarak dünya için çok değerli. Savaşlara, ahlaksızlığın sıradanlaşmasına her koşul ve fırsatta saldırmalı, onu tekrar ayıplı hale getirmeliyiz.
Ancak bundan sonra anlamlı bir değişiklik umabiliriz.
Yazarlar
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019