Markar ESAYAN

Galatasaray Melo’yu kovmalıydı
12.04.2012
4032

Ticari bir deha olan bir büyüğüm vardı, rahmetli oldu. Sohbetlerimizde sık sık bana uzman olduğu ticaret ile ilgili bilgiler verirdi. Mesela şunu söylerdi: Tuttuğun takımı, oy verdiğin siyasi partiyi sır gibi sakla, düşman kazanma. Herkesten para kazanmanın tek yolu, renksiz, kokusuz ve bir süzgeç gibi olmaktır. İnsanlar geçmeli, paraları kalmalı.

Lakin bu sözler bana uygun şeyler değildi. Ne ticaret, ne de bu içine kapanık haller. Bu aile büyüğüm oyunu kuralına göre oynamayı öğrenmişti. Bunda da bir hikmet vardır, biliyorum. Üstelik onun ömrü bu ülkenin en zor en tehlikeli zamanlarında geçmişti.

Ben Galatasaraylıyım. Son iki seçimde AK Parti’ye oy verdim. Referandumda ise yetip yetmeyeceğine bakmadan “Evet” dedim. 12 Eylül Davası’nda “iki tonton ihtiyarcığın” yargılanması beni acayip mutlu ve tatmin ediyor. Suç duyurusunu ilk yapanlardan olarak bunda payım var. Davanın ilerletilmesinde de umarım küçük bir payım olabilir. Berfo Ana’nın en azından bu kadarını görmüş olması için bile buna değer.

Bu ülkenin bir detoks sürecinde olduğunu, her unlearning- detoks- rehabilitasyon döneminde olduğu gibi, kendine dair çelişkiler, gelgitler barındırdığını biliyorum. Çelişkiler beni de çok rahatsız ediyor. Lakin yanlışların artık doğru olarak yutturulamaması ve birer çelişkiye terfi etmesini de azımsamayınız. Çelişkilerin “çelişki” olarak sıfatlanması bile bir gelişmedir. Şike lobisinin AK Parti üzerindeki etkisi ve uzlaşmasıyla Şike Yasası’nın değiştirilmesi mesela. Evet, bu yasa böyle değiştirildi ama, yara da öylece orada kaldı. Ayıp, AK Parti’nin hanesine yazıldı. Şike Davası nedeniyle gelecek cezalardan Fenerbahçe’yi kurtarmak ve bu camianın oylarını kaybetmemek için yapılan ayak oyunları gizlenemiyor artık. Başbakan’ın bizzat devreye girerek “Suç’un şahsiliği” gibi bir içtihat yaratmaya çalışmasını kamuoyu not alarak izledi. Bunların üzeri artık kapatılamıyor, vicdanlarda iz bırakıyor.

Nitekim, son günlerde Galatasaray’da yaşanan Melo skandalı da bir Galatasaraylı olarak beni fazlasıyla rahatsız ediyor ve üzüyor. Şike soruşturmalarına Galatasaray da karışsaydı, bu konudaki tavrımda gram değişiklik olmayacaktı. Ama takım arkadaşı Riera’yı soyunma odasında döven bir suçlunun kulüpçe affedilmesini hazmedemiyorum. Evet, sadece bu konuda Atatürkçüyüm: Ben de sporcunun zeki, çevik, ahlaklı ve suç işlediğinde takımdan kovulmuşunu seviyorum.

Melo hemen kovulmalıydı. Sonuçlarından bağımsız bir şekilde bu karar verilebilmeliydi. Ucu doğrudan bizlere dokunsa bile ilkesel ve adil davranmayı artık öğrenmeliyiz. Melo’nun daha evvel de aynı sorunları çıkardığına dair Fatih Terim’in ifadeleri basına yansıdı. Bazı gazetelerin Terim’e dayandırdığı bilgiye göre, Melo “Hiç gelmediyse dört kez” Fatih Terim’in odasını ziyaret etmek zorunda kalmış. Play-off uygulamasının bir rezalet olduğu ortada. Altı hafta gibi kısa bir sürede 12 tane derbi oynanacak. Bu, rakiplerine tur bindiren Galatasaray’a büyük bir haksızlık. Sadece Play-off’da başarılı olabilmek için Melo’nun bu ağır suçunun affedilmesi onur kırıcı. Üstelik Galatasaray’da kiralık oynayan Melo ile anlaşma sağlandığı ve Galatasaray’ın oyuncusu olacağı söyleniyor.

Melo’nun Riera’yı hastanelik edinceye kadar dövmesi üzeri kapatılacak sıradan bir kavga değil. Planlı gerçekleştirilmiş bir saldırı. TV8’de bakın Ümit Karan nasıl anlatmış bu olayı: “Soyunma odasında fitness ve duş kabinlerine bir de antrenmana giden kapılar var. Melo olaydan sonra soyunma odasına gidiyor ve herkesi dışarı çıkartıyor. Orada fizyoterapistler ve masörler bulunur. Herkesi çıkarıp kapıyı da kimse gelmesin diye arkadan kilitliyor. 20 dakika bekledikten sonra Riera geliyor ve onun da arkasından girip üçüncü kapıyı kilitliyor. Melo olay sırasında hiçbir şey sormadan Riera’ya yumruğu vuruyor ve Riera yere düşüyor. Sonra da tekmeler atıyor.”

Futbolun bu kadar kirlendiği bir ülkede Galatasaray’a yakışacak davranış, şampiyonluğa mal olsa bile bu oyuncuyu takımdan kovmak olmalıydı. Terim’in UEFA kupasını aldıktan sonraki dönemde takımın başına ikinci geçişinde başarısız olmayı göze alamadığı söyleniyor. İşin daha da acısı, Melo sonucu etkileyecek kadar yetenekli bir futbolcu olmasaydı çoktan kovulmuştu.

Konu Fenerbahçe veya başkaları olduğunda adalet timsali olup da, çuvaldızı kendine batırmak gerektiğinde yan çizmek, ciddi bir sorundur. Bu ülkenin her alan, kurum ve kesiminde böyle bir anomali var. Galatasaray, Melo’yu bu kadar kritik bir anda kovsaydı, şampiyonluk kaçar mıydı bilinmez ama, Cimbom gönüllerimizin şampiyonu, yeni Türkiye için de önemli bir değer üretmiş olurdu. Bu ayıp Galatasaray’a da, Ünal Aysal’a da, Fatih Terim’e de hiç yakışmadı.

Son tayin ediciler olarak bizler de bunu not aldık.


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar