Mehmet AKBACAK
Yazının başlığını okuyanlar; hayırdır bu da nerden çıktı diye sorduklarını düşünüyorum. Aslında tüm ülke insanlarının özlemini yansıtan bir duygu, bir istem olduğunu söyleyebilirim. Nereden çıktı derseniz, isterseniz biraz geriye gidelim.
20.YY imparatorlukların sona erdiği ulus devletlerin kurulduğu yüzyıldır. Avrupa’da Cermen, Avusturya- Macaristan İmparatorluğu, Çarlık Rusya’sıyla birlikte Osmanlı İmparatorluğu da tarih sayfalarından silindi. Yerine ulus devletler kuruldu. Aslında 1.Kasım 1922’de saltanat kaldırılarak Cumhuriyete geçildi, 29 Ekim 1923 tarihinde resmen Cumhuriyet ilan edildi. 1919 yılından 1922 yılına kadar süren Kurtuluş savaşı, başta Osmanlı ordusunun generalleri yani askeri bürokrasinin önderliğinde toplumun tüm temsilcilerinin yer aldığı 1.Meclis ve muhalefetin tasfiye edildiği 2.Meclisin başarılı çalışmaları sonucu kazanıldı.Yani Kurtuluş Savaşı’nın zaferi Anadolu’daki tüm toplum kesimlerinin başarısıdır. Fakat ne yazık ki; her toplumsal dönüşümlerde olduğu gibi silahlı olan güç iktidarı ele geçirir. Kendisine muhalif olanları da tasfiye eder.Cumhuriyet ilanından sonra da Kurtuluş Savaşı’nda görev almış başta Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Refet Bele gibi komutanlar da tasfiye edildiler. Mustafa Kemal’in önderliğinde bir siyasi grup iktidara el koymuş oldu. Cumhuriyet’le birlikte bazı reformlarla Türkiye dizayn edilmeye çalışıldı. Lakin yapılan reformlar toplumun geçmişle bağını koparmaya yönelik olması, batı değerlerinin olduğu gibi topluma giydirilmeye çalışılması haliyle halkla devletin arasındaki makasın açılmasına neden oldu. Gerçi bazılarımız bunu haklı görebilir, o şartlarda başka ne yapılabilir gerekçesine sığınabilir. Hatta iki defa çok partili sisteme geçilmesine rağmen başarısız kalınması bu konuda Mustafa Kemal’in iyi niyetini göstermesi açısından çalışmalar olarak da gösterilebilir. Lakin ne kadar iyi niyet olursa olsun, toplumsal barışın sağlanması için toplumun tüm kesimlerini içine alan yapılar kurulmadığı sürece, insanlar dışlandıklarını düşünmeleri doğal değil mi? Savaşta birlikteysek,iktidarı paylaşmakta neden dışarıdayız sorusu haklı olarak karşımıza çıkıyor.
Uzun yıllar ülkeyi tek başına yöneten iki kutuplu dünyaya geçişle, bizde çok partili sisteme geçmek zorunda kaldık.
İktidarı bırakmak zorunda kalan asker-sivil bürokrasiyle, dönemin eşraf ve tüccar kesimi şaşkınlık döneminden sonra tekrar iktidara gelebilmek için demokrasi dışı kanalları işletmeye başladılar. 1960, 1971, 1980 ve en son olarak 28 Şubat darbelerinin oluşmasına destek verdiler, hem de tek parti zihniyetini topluma zorla giydirmeye kalkıştılar.Bunu yaparken de halkın gözü gibi baktığı Cumhuriyetin değerlerini kullanmaktan da çekinmediler. İşkencelerde, hapishanelerde zorla bunları psikolojik harbin gereği diye erozyona uğrattılar. Kürtlere, Alevilere, Dindarlara, Solculara, Milliyetçilere, Hıristiyanlara ve bilumum azınlıklara baskı uyguladılar. Bu baskıları da Cumhuriyeti korumak için yapıyoruz dediler. Her zaman kendilerine Cumhuriyet düşmanı yaratarak, halkı kamplara bölüp çatıştırarak iktidarlarını devam ettirmeye çalıştılar.Peki ne zamana kadar 15 Temmuz’a kadar.
CUMHURİYET MEYDANLARDA YENİDEN KURULDU
15 Temmuz kalkışmasına karşı koyan Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Abaza, Boşnak, Roman, Ermeni, Müslüman, Hıristiyan, Sünni, Alevi velhasıl kelam Türkiye’de yaşayan ne kadar etnik, dinsel ve mezhepsel gruplar birleşerek Türkiye’ye sahip çıktılar. Yalnız dediler ki; Cumhuriyet yalnız bir kesimin sahiplendiği bir rejim olamaz, bu ülkede yaşayan her kesimin cumhuriyeti olacak. Kısaca Cumhuriyet bizim olacak!
Cumhuriyetin bizim olması için devletin demokratik bir yapıya kavuşturulması, tüm anlayış ve düşüncelere devletin aynı mesafede olması, kamuda her kesimin temsil edilmesi şartı yerine getirilecek Ancak şiddet ve teröre kesinlikle karşı olan her tür örgütlenmeye izin verildiği bir Cumhuriyet gerçek çağdaş ve modern ülkeler safında yerini alacaktır. Daha doğrusu hemen hemen herkes bu devlete ve bu Cumhuriyete bizim devletimiz, bizim Cumhuriyetimiz diyebileceğimiz bir yapıya kavuşturulması gerekir.Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan 95. Yılını kutladığımız Cumhuriyet Bayramı mesajı buna işaret etmektedir. “Ülkemizi ‘muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarma’ mücadelemizde ileri demokrasi ve güçlü ekonomi yönünde kat ettiğimiz her mesafeyi şanlı geleceğimiz için yakılan bir ışık olarak görüyorum”. Türkiye bu ışığı yakaladı ve bırakmaya hiç de niyeti yok.Işığı söndürmeye kalkışanlara da boşuna uğraşmayın diyorum. İstanbul Havaalanı, 3.Köprü, Nükleer Santrallere karşı çıkanlara da bir çift sözümüz var. Önümüze ülke çıkarlarına karşı çıkmayın, yoksa sizi başka türlü görebiliriz. Kalın Sağlıcakla.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.02.2020
29.01.2020
22.01.2020
14.01.2020
13.11.2019
21.10.2019
10.10.2019
26.09.2019
8.08.2019