Mehmet Ali ALÇINKAYA

Mehmet Ali ALÇINKAYA
Mehmet Ali ALÇINKAYA
Tüm Yazıları
MEŞRUİYET VE DEĞİŞİM
8.05.2025
505


Zamanımızın meşruiyeti, demokrasi ile politik ve ahlaki toplum inşa mücadelelerinin üzerinde gelişen bir geçiş sürecidir. Yerküre, hakikat ve meşruiyet tartışmalarını esas alan bir dönüşümden geçmektedir. Bu kavramlara dair ilkeler yeniden tanımlanıyor. Dünyadaki tartışmalar, ülkemizde ise daha yıkıcı ve sert bir biçimde yaşanıyor.

Mustafa Kemal’in yüzyılın başında yaptıkları, “yurtsever bir meşruiyet”e dayanıyordu. Kurtuluş mücadelesi; dönemin zihniyetine, demokrasi ve cumhuriyet düşüncesine, bazı temel değerlere denk düşüyordu. Bu, demokrasiler için bir meşruiyet kaynağıydı.

Ortadoğu’da meşruiyetin dayanakları; doğal toplum değerleri, kültür, tarih, hakikat, din ve özgürlüklerle bağlantılı olmuştur. Demokrasi, ahlak, sosyal yaşamlar ve politikaya dair özgürlükler ise günümüzün meşruiyet ve hakikat temellerini oluşturur. Meşruiyet ve hakikat, hükümetlerin insafına bırakılamaz. Yerel meclisler, platformlar, cemaatler ve sivil alanların belirleyici bir rol oynadığı artık genel bir kabul görmektedir.

Maddi ve manevi her varlığın, her olgunun sınırlarının belirlenmesine ihtiyaç vardır. Her iktidarın, halkı kendi taşkınlıklarından ve güç/çıkar saplantılarından korumak için; aynı zamanda halkı da iktidardan korumak amacıyla bir karşıt iktidara, muhalefet partilerine ihtiyaç vardır. Bu, siyasetin ve ahlakın temel kuralıdır. Bunun esas güvencesi ise halkın örgütlü iradesidir.

Meşruiyet ve hakikat için akıl ve bilgi, sonsuz birer kaynak olabilir; çünkü “bilgi sonsuz bir evrendir.” İnsanlar ve toplumlar yaşamları boyunca bu kaynaktan sınırsızca beslenebilir. Bilgi, ne yapılırsa yapılsın tüketilemez. Bilgiden ne kadar beslenirsek, doğayı da o kadar az tüketiriz. Büyük açlığımız aslında büyük bilgisizliğimizdir. Düşünce özgürlüğü, insan hakları, yerelin güçlendirilmesi gibi küresel değerleri esas alan ilişkiler, çıkar ve güç karşısında her zaman bir meşruiyet arayışı içinde olmuştur. Eşitlik, adalet ve özgürlük gibi.

Yeni Meşruiyet Zeminlerinin Yaratımı

Ortadoğu’daki rejimler büyük ölçüde aşınmış ve meşru zeminlerini kaybetmişlerdir. ABD, kendisine düşman olan rejimleri hizaya getirmeye veya ortadan kaldırmaya çalışırken; rejimler de statükolarını korumaya çalışmaktadır. Meşruiyet kavramı yeniden tartışılmaktadır. Özgürlük, demokrasi ve adalet; hem bölgemizde hem de çağımızda meşruiyetin temel dayanakları olarak görülüyor.

İsrail-Filistin ve Kürt sorununun demokratik çözümü, bu bağlamda temel bir eksen oluşturmaktadır. Bu sorunları çözebilen ülkeler; Ortadoğu’ya tarihsel, toplumsal ve kültürel iradeleriyle eşitlikçi, demokratik ve adil bir meşruiyet zemini sunabilir. Bu, toplumları onurlandıran bir çıkış noktası olur ve tıpkı büyük dini çıkışlar gibi tüm dünyayı etkileyebilir.

Kürt ve Filistin halklarının sorunlarının çözümüyle birlikte bölgeye istikrar gelebilir, toplumların kardeşliği açığa çıkabilir — tıpkı Rojava Devrimi ve onun inşasında olduğu gibi.

Ülkemizde de kaderler yeniden yazılıyor ve herkes bu süreci korku ve kaygıyla izliyor. Ancak bu “büyük değişim” süreci, halklarda büyük bir umut yaratıyor. 27 Şubat’ta Sayın Abdullah Öcalan’ın yaptığı Barış ve Demokratik Toplum çağrısının yarattığı umut; demokrasi ve özgürlük bilincini, kadınların, gençlerin ve ezilenlerin kararlı mücadelesini pekiştiriyor. Bu mücadele, demokratik bir Anayasa ve demokratik bir toplumun temel bakış açısı olacaktır.

İnsanlık kazanacaktır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar