Melih ALTINOK
T24’te sevdiğimiz bir abimizin “Anadilde eğitim sorunu çözülmeden Kürt sorunu çözülmez” başlıklı 86. Yazısını okurken bir röportaja rastladım. İlgimi çekti; zira röportaj, aynı abimizin Vatan’daki işine son verilmesi üzerine “Biliyorum, gecikmeli oldu. Mustafa Mutlu'nun Vatan'da işine son verilmesini kınıyor, medyada özgürlük alanının daralmasını protesto ediyorum” dediği “kişiyle” ilgiliydi.
Bir bakayım dedim, bugüne değin Vatan’da ilkokul beşinci sınıf öğrencisi düzeyindeki kompozisyonlarında konuşturduğu “ürkek faşizmi” Aydınlık seviyesine düşürülen Mutlu, “yine” medya özgürlüğünün sınırlarını zorlayacak ne demişti?
Öncelikle, gayrı,açıktan faşizmin “solculuk, devrimcilik” sayıldığı bir mecrada yazacak olmanın verdiği rehavetten olsa gerek, Mutlu’yu pek bir rahat gördüğümü söylemeliyim. Öyle ki röportaj esnasında duyduklarıyla gerildiği anlaşılan Hazal Özvarış’a “yüzüme bak” falan diyordu, Mutlu.
Vatan’daki köşesinden de aşina olduğumuz, “üç beş Kürt'e b.o.k. yedirildi diye adamların her dediğini yapacak mıyız” şeklinde özetlersek daha seviyeli bir üslup tutturacağımız kesin olan görüşleri dışında Mutlu level atlamıştı.
Çözüm sürecini başlatan, özel okullarda anadilde eğitimin yolunu açan hükümeti anti demokratlıkla ve tek tipçilikle eleştiren Mutlu şöyle buyuruyordu:
“Kürtçe haber için aldıkları çanaklarla porno izlediler, ensest patladı!.."
Mutlu, muhabirin ısrarla sorduğu maddi kanıtınız var mı sorularını ise “kaynım öyle diyor” girizgâhlı cevaplarla geçiştiriyordu:
“O dönemde Güneydoğu'da ağırlıklı olarak yaşayan Kürt insanların, kanallarını izleyebilmek için evlerinin damına, ineklerini satarak, anten yerleştirdiklerini kabul ediyor muyuz? Ege'de de bu vardı, ama örneğin ATV iyi çekmiyor diye yapıyorlardı, ama karasal yayında tercih edilebiliyorlardı. Güneydoğu’da PKK'nın yayınlarını izleyebilmek için çanak büyük rağbet gördü. Ve bu çanakları kurduğunuz zaman, belli frekanslardan hard core porno yayını yapılıyor, 24 saat. Birlikteyken Kürtçe duymak, Kürtçe haber almak, PKK'daki kızlarından oğlanlarından haber almak için bu kanalları izliyorlardı. Ama yalnız kaldıklarında çocuğundan dedesine bunu izliyorlardı…”
Evet, bir faşistin nefret suçu niteliği taşıyan ve çağdaş demokrasilerde yargılama konusu olacak böyle mesnetsiz iddialarını dillendireceği mecra bulamaması bizde “basın özgürlüğü alanının daralması” olarak değerlendiriliyor.
Kalıpsa hazır, “görüşlerinize katılmıyorum ama…”
Bak sen? O katılmadığınız görüşler, nefret suçu ve hedef gösterme kapsamında olmadığı halde, azıcık İslami bir tını taşıyorsa hemen “otoriterleşiyoruz” naraları atıyorsunuz ama.
Bakalım, bugünkü fütursuzluğunu daha önceki yazılarında da tekrar ettiği halde Mutlu’nun “mağduriyetine” tepki verirken geciktiğinden dolayı özür bile dileyen abilerimiz şimdi nasıl tepki verecekler. Ağız dolusu kınayacaklar mı yoksa “ama” diye devam edip işi “diktatöre” mi bağlayacaklar, Yozdil gibi? “Mutlu’yu nitelikli eleştirirsek acaba AK Parti’ye mi yarar, yurt dışında oluşturduğumuz diktatörün Türkiye’si imajına zarar mı verir” demeden konuşabilecekler mi?
Hayır, daha önceden deneyimliyiz de o yüzden söylüyorum. Çünkü zamanında bir gazeteci de, daha sonradan pişman olduğunu söyleyip öz eleştiri verse de benzeri şeyler söylemişti. Sağ olsunlar, zamanında sırf PKK’nın sivilleri katletmesi gibi provokasyonlarını eleştirdiğimiz için bizi bölgede boykot ettirmeye çalışan BDP’nin bir yöneticisi de ilk özel röportajını o gazeteciye vermişti.
Demek ki neymiş, herkesin derdi başkaymış. Ezilenler, nefret suçuna maruz kalanlar kimsenin umurunda değilmiş.
Hakikaten yahu, kimsenin ceza almasını istemeyiz, zaten yargılanmaları iznine tabi olan Adalet Bakanı Ergin’den de onay çıkmaz ama bir sayın savcı da çıkıp “n’oluyor” diyemez mi? Hani “Türklük bir üst kimlik” diyorsunuz ya, o halde hakarete maruz kalan Kürt, Ermeni, Roman…olunca aşağılanan kim oluyor?
Neyse…
Bakın şimdi pek çok “muhalif,” ulusolcu ve milliyetçi Mutlu’nun sözlerini es geçip, bu yazımın “hedef gösterme” falan olduğunu söyleyecek, denemesi bedava.
Neyse ben tedbirimi alayım da, Gülçin Avşar’ın konuyla ilgili twitiyle bitireyim. Nasıl olsa ironiden de anlamıyorlar ve ne yazık ki biz onlara aşinayız: “Medyada faşizm alanının kısıtlanması ne hazin, ne acı, ne kınanası...“
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019