Melih ALTINOK
Seçime pek bir şey kalmadı ama muhalefetin Cumhurbaşkanlığı için çatı adayı arayışları sürüyor.
Deniz Baykal, Kemal Derviş, İlhan Kesici ve Sami Selçuk gibi siyasete taze bir soluk getirecek yeni isimler tartışılıyor… Süleyman Demirel’e gidiliyor… Rakip cepheye Çin usulü taarruzlar düzenlenip Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in adı zikrediliyor… Öyle ki iş, 2001 krizinde kafalarına anayasa fırlatan Ahmet Necdet Sezer’le buzların eritilmesine kadar vardı.
Hikâye acıklı olsa da, ortada demokrasi sınırları içerisindeki bir sandık yarışına hazırlık var. Dolaysıyla siyasi etik ayaklar altına alınmış olsa da girişim meşru. Öyle ya, kimsenin kafasına silah dayanmıyor. Ak Parti seçmeni dışındaki yüzde 55’in, yani CHP’nin, MHP’nin, HDP’nin, Cemaat’in, TKP’nin, İstanbul sermayesinin, Aydın Doğan medyasının üzerinde uzlaşacağı Frankeştayn’ı yaratıp, seçmeni bu “insandır” diye ikna edebilirler ve oy da alırlarsa ne ala!
Ne var ki köşesini, ekranını iktidardaki partiyi devirmek için permütasyon hesaplarına vakfetmiş parti gazetecileri müsabakanın ring dışında sürdürülmesini önermeye başladılar bile.
Bunların içinden, Gezi sene-i devriyesinden umduğu devrimi çıkartamayan bir şampiyon hafta sonu köşesinde Cazibe Hanımın Gündüz Düşleri tadında bir yazı yazdı. Radikal’in “İcabında benim annem de başörtülü” yazarı diyor ki, boykot var ya boykot, ne güne duruyor!
“Muhalefetin çatı lider ‘proce’sinin teknik olarak bile cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bir şansı yok. Ancak siyasette alternatifler tükenmez! Mesela ilk turda her parti kendi adayını çıkartır ve sonuna kadar destekler. Demokrasi ise demokrasi... [Muhalefet] Eğer ilk turda Erdoğan’ı seçtirmemeyi başarırsa ikinci turda bambaşka bir taktiğe yönelebilir. Oy vermek gibi oy vermemek de demokratik bir duruştur, göstergedir; Bakınız Mısır. Sisi %99 oy aldı da ne oldu? Milyonlarca kişinin sandığı boykot etmesi siyasi meşruiyetinin olmadığını ve diktatörlüğünü tescilledi! Muhalefetin en güçlü ve tek silahı cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunu ‘boykot’ etmektir!.. Bu şekilde yıllardır dillerinden düşürmedikleri ‘diktatörlük’ unvanını da dünya âlemin gözü önünde cumhurbaşkanlığı unvanı öncesinde Erdoğan’ın göğsüne iliştiriverirler. Haydi, hayırlı olsun!”
Haydi, öyle olsun bakalım da kafamıza takılan çok şey var be adamım. İnsanlık ailesi, demokrasilerde kentteki tek meşru oyunun serbest ve genel seçimler olduğu üzerinde konsensüse varalı epey bir yüzyıl olduğu halde, bu endişeli Robespierreciliği “ahanda demokrasi” diye pazarlamak da nereden çıktı şimdi?
Aynı okuldan mezunuz, sen de birinci sınıfta siyaset bilimine giriş almışsındır illa ki ama.. Demokrasilerde şiddet içermeyen barışçıl protestolar ve boykotlar elbette haktır. Ancak tüm bu araçlar meşruiyetlerini, demokratik yollarla iktidara gelmiş siyasetin politikalarını yönlendirmek, şekillendirmek için kullanılmaları halinde kazanırlar. Yani bağlam dışında mutlak bir meşruiyetleri yoktur. Senin bir demokrasiyi zümrene ayrıcalık tanımıyor diye diktatörlük ilan etmen siyaset bilimi açısından “bir şey” ifade etmediği gibi, geri çağırma araçlarının “bağıl” meşruiyeti de jakobenizmini demokratik kılmaz.
Ama “bunlar teferruat” diyor arkadaş, “dediğimi yapın!” Peki, ne yapacakmışız? Önce bu “seçim oyununa” ya kazanırsak diye girecekmişiz. Sonra, baktık ki kaybedeceğiz, Survıvor yarışmalarında yalandan kendini yere atarak neresini bulursa tutan Tolga Karel gibi kendimizden 3. Tekil şahısta bahsedip “Ama Jüneyt’in oyu çok hassas, yenilince ağlar” diyecekmişiz?
Üstelik bu kaçak değil, sahtekâr dövüşte muhtaç olduğumuz meşruiyet, biraz uzakta da olsa varmış. Peteğinde darbe olsunmuş, gelirmiş arısı Mısır’dan… Ya, bir diktatörün halkını sokakta katledip sandıktan çıkan siyasiyi idamla yargıladığı, tüm siyaset kanallarını tıkadığı bir ülke ile şaibe iddiası iddiasının seçim yenilettiği bir ülke ne kadar da birbirine benziyor değil mi? Gerçi şaşırmıyoruz. Radikal’in bu “vijdan kuaförünün” ekürileri darbe zamanı Mısır’a gidip halkın Sisi’ye âşık olduğunu anlatmışlardı en demokrat okurlarına. Bir başka “Radikal” derlemecisi de twitter’dan “Sisi seçime gidiyor işte, ne darbesi AKPciler” diye atarlanmıştı hepimize. Hülasa, onlar için “adeta” kusursuz bir demokrasi Sisi’ninki…
Böylece ne olacakmış “şıp” diye? Tayyip Erdoğan seçimlere yalnızca kendi seçmenleriyle gireceği için, “diktatör” unvanı da göğsüne “ilişiverecekmiş.”
Y kuşağı zekâsına uygun bir taktik. Balataları sıyırınca, 12 yılda tüm dünyanın izlediği hatta muhaliflerin sandığın üzerine tünediği 8 serbest ve genel seçimden oyunu artırarak çıkmış, yetmemiş hep erken seçim talep etmiş bir Erdoğan’dan diktatör çıkartmayınca, diktatörden Erdoğan çıkartmaya çalışırsın işte.
Bilmiyorum biz nerde hata yaptık da bu çocuk böyle oldu, düşünüyoruz üzerinde. Ama sen de biraz düşün arkadaş. Senin, seçimi, kazananın kaybedeceği bir hayli enteresan sisteminde, oyunu kurallarına göre oynayıp iradesini iktidara taşıyan Ak Parti seçmenleri ne olacak, anlatsana bize küçük adam? “Çok yamansınız ve mızıkçısınız” diye feleğe kahredip balinalar gibi kendilerini toplu halde kıyıya vurmayacaklar herhalde.
Devrimi, tatil için gittiğin halde kendini “Sürüldüm ey İngiliz halkı unutma beni” diye pazarladığın Londra’da bir pub geyiği mi zannediyorsun sen? Demokrasinin arkasından dolanarak ya da sokak hareketleriyle iktidarı gasp etmeye kalkacaksan, hak ettikleri iktidar ellerinden alınanların “naifliğinden” başka güveneceğin şeyler de olmalı, değil mi şampiyon?
Yazarlar
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019