Melih ALTINOK
Hafta sonundan itibaren MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın İmralı ile temaslarından çıkan sevindirici haberler kamuoyunda tartışılmaya başlandı. Pervin Buldan gibi HDP’lilerin açıklamalarıyla da desteklenen iddialara göre Şubat’ta toplanacak olan PKK Kongresinde “silah bırakma kararı” alınacak. Abdullah Öcalan da tıpkı 2013 Newroz’unda yaptığı gibi, 21 Mart için bir mektup yazarak silahların bırakılması ve militanların sınır dışına çekilmesi çağırısı yapacak.
Dün de HDP İmralı Heyeti, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile bir araya geldi. 7-8 Ekim olayları sonrasında bile Hükümet cephesinden “sürecin kendisine” dair zaten olumsuz bir açıklama gelmemişti. Bu yüzden görüşmenin ardından HDP heyetinden gelen açıklamaları artı olarak kaydedebiliriz.
Görüşmeden çıkan HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken’in basınla paylaştığı açıklamalarından öne çıkan başlıklar şunlar:
Diyalog kanallarının açık olması konusunda görüş birliğine vardık.
Müzakere sürecinin hızlandırılması açısından da gerek kullanılan dil ve ortaya konuşan politikacılar açısından daha yapıcı bir şekilde devam edilmesi konusunda önemli tespitler yapıldı.
İmralı’ya gidişte bir sıkıntı yok. Diğer konularla ilgili bir sorun görünmüyor. Heyetimizin genişlemesiyle ilgili hükümet kanadında bize ifade edilen herhangi bir çekince yoktur.
Hükümetin izleme heyeti teklifiyle ilgili görüş alışverişimiz oldu. Aramızda herhangi bir çelişki yok bu konuda. Bir izleme heyetinin görev almasını çok olumlu buluyoruz.
7-8 Ekim Çözüm Süreci’ne kurşun döktü
HDP’nin çağrısıyla başlayan ve 50 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan olayların devamındaki günlerde, atmosferin ağırlaşmasına ve taraflardan sert açıklamalar gelmesine rağmen tam olarak bu ifadeyi kullanmıştım.
7-8 Ekim’de sokakta sıkılan kurşunlar, tıpkı kötülükleri savuşturacağına inanılan kurşun dökme ritüelinde olduğu gibi, Çözüm Süreci’ne dair tehditleri savuşturmuş, “masadan kalkarız” şeklindeki argümanları da tedavülden kaldırmıştır.
Bugün gelinen noktada, özellikle İmralı ve egemen Kürt siyasal hareketinin yasal temsilcilerinden gelen olumlu açıklamaları görünce, bu öngörünün tuttuğunu sevinerek izliyorum.
Artık herkes, hangi gerekçeyle olursa olsun masayı devirmeye kalkanın, “çözümü istemediğini” deklare etmiş olacağını fark etti. Dolayısıyla yürütülen görüşmelerin, tarafların iradesinin bir tecellisinden ziyade, halkın talebi doğrultusunda üstlenilmiş ve imtina edilemeyecek bir görev olduğunu anladı.
Gölge etmemeleri sağlanmalı
Zaten Çözüm Süreci dediğimiz kavram da tam olarak böyle inişli çıkışlı bir zemini ifade ediyor. İki yılda olduğu gibi provokasyonlar hep yaşanabilir ancak önemli olan, bu girişimlerin kamuoyu tarafından sahiplenilmeyeceği noktaya ulaşmaktır. Ki artık tüm Türkiye halkı da bu noktaya geldi.
Kaldı ki bu sorunla uğraşan tek ülke biz değiliz. Britanya, İspanya ve Latin Amerika ülkelerinde bizim Çözüm Süreci’nin muadili sayılabilecek dönemler, on yılı aşkın bir zaman dilimine yayılıyor. Biz ise henüz ikinci yılda çok önemli bir aşama katettik. Sözünü ettiğim ülkelerde barışa katkı sağlamış isimler de Türkiye’nin başarısının hakkını zaten teslim ediyorlar.
Artık uyanık olmamız gereken faktörler, çözüm iradesinin taraflarından ziyade, “üçüncü gözlerdir.” Bu cephede de ABD, bazı Avrupa ülkeleri ve bölge devletlerinin yanı sıra çözümün beslendikleri statükoyu ortadan kaldırmasından ödü kopan yerel unsurlar geliyor.
Ama, sağlanan mutabakat ortamında, bu bozguncu ittifakının etkisizleştirilmesi için egemen Kürt siyasal hareketinin de hükümetin söylemlerine destek vermesi gerekiyor. Tabii ki, yerel dinamiklerle işleyen “organik” sürece “yapay” unsurların dahil edilmesi gibi önerilerini de gözden geçirmeliler. Çünkü daha çok Kandil ve HDP’den gelen bu önerilerin, “Öcalan’ın baypas edilmesini" hedeflediğine dair yorumlar giderek daha yüksek sesle dillendirilmeye başlandı.
Her şeyden önce bu destek ve öz eleştiri, barış sürecinin mayınlardan arındırılması için elzem. Ayrıca müzakere ahlakı açısından da HDP cephesinin imtina edemeyeceği bir sorumluluk.
Yazarlar
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019