Mensur Akgün
Kuzey Kore salı günü yaptığı balistik füze denemesiyle ilk kez ABD’nin herhangi bir yerini vurabilme kapasitesine sahip olduğunu dünyaya gösterdi. Bu haberin hem iyi hem de kötü yanları var.
İyi yanı, birkaç başarılı denemeden sonra Kuzey Kore yönetimin kendini tam bir nükleer güç olarak göreceği ve artık denemeleri durduracağı. Kötü yanı, denemelerin yanlış anlaşılmaya yol açıp ABD’yi karşılık vermek zorunda bırakabileceği.
Daha da kötüsüyse içeride sıkışmış olan Trump’ın bu denemeleri bahane ederek Kuzey Kore’ye nükleer bir karşılık verebileceği. Şimdilik bu olasılık Kuzey’de ve Güney’de doğuracağı büyük insan kıyımı yüzünden çok ciddiye alınmıyor.
***
Ayrıca ABD Savunma Bakanı James Mattis, perşembe günü yaptığı açıklamada diplomasinin işe yaramadığını söylemek için erken olduğunu vurguladı, ellerinde askeri opsiyon olduğu için Kuzey Kore ile güçlü bir pozisyondan konuşacaklarını söyledi. Diplomasiye şans tanıdı, ‘bir daha deneme yaparlarsa vururuz’ demedi.
Fakat yanlış anlaşılma olasılığı hâlâ çok ciddi. Wired’a konuşan Middleburry Institute of International Affairs’in Doğu Asya’da nükleer silahların yayılmasıyla ilgili bölüm sorumlusu Jeffrey Lewis, yanlış anlaşılmaların ortadan kalkması için iki tarafın da çok çalışması gerektiğini söylüyor.
Bu açıklamanın da iyi ve kötü yanları var. Kötü yanı, kaza ihtimalinin önemseniyor olması. İyi tarafıysa artık siyasiler değilse bile uzmanların Kuzey Kore’yi nükleer silah edinmekten caydırmak yerine, nükleer silahı kullanmaktan caydırmaya çalışmanın daha doğru bir politika olacağına inandığını göstermesi. Yani giderek artan bir şekilde Kuzey Kore’nin fiili bir nükleer devlet olarak kabul ediliyor olması. Yapamayacağı bir şey yerine zaten yapmak isteyeceği bir şeyi bu devletten beklemesi. Nükleer silahsızlanmadan çok nükleer silahların kullanılmamasına önem atfedilmesi.
Ancak ABD’nin ve dünyanın bu gerçeği açıkça kabul etmesi, mesela Kuzey Kore’ye karşı uyguladığı yaptırımları hafifletmesi zaman alacaktır. ABD, Çin ve diğer Asyalı “çözüm ortakları” ile birlikte Kuzey Kore’yi bundan sonra da nükleer programından vazgeçirmeye çalışacaktır.
Çünkü ABD’nin Kuzey Kore’yi nükleer devlet olarak “açıkça” tanıması tüm nükleer silahların yayılmasını önleme rejiminin çökmesi, bu bölgedeki Japonya ve Güney Kore gibi devletlerin de güvenliklerini sağlamak için nükleer opsiyonu seçmesi anlamına gelir ki, bu da iktidarda kim olursa olsun Washington’un arzu edeceği bir gelişme değildir.
Kaldı ki en “masum” şekilde, yani ABD için tehdit oluşturmadan, hatta ABD’nin hasımlarına tehdit oluşturarak nükleer silah edinen, NPT’nin de imzacısı olmayan, dolayısıyla hukuki yükümlülüğü bulunmayan Hindistan’ın “affedilebilmesi” bile yıllar sürmüştür. İlk nükleer denemesini 1974’de gerçekleştiren Hindistan’ın nükleer malzeme ve teknoloji alımına konan yasaklar ancak 2008’de kalkmıştır.
ABD açısından Kuzey Kore “tehdidine” karşı yapılacak olan değişiklik askeri stratejidedir. Kuzey Kore defacto nükleer devlet olarak kabul edilecek, ondan gelebilecek nükleer saldırıya karşı hem kapsamlı bir savunma mekanizması kurulacak, hem de caydırıcı olacağı düşünülen bir askeri doktrin açıklanacaktır.
***
Bu değişimin sinyalleri gelmektedir. Salı günü yapılan ve füzenin niteliği bakımından farklı olduğu belirlenen yeni deneme, Kuzey Kore’nin tahmin edilenden çok daha üstün bir teknolojik seviyeye eriştiğini ispatlamıştır.
Görünen o ki algıdaki kritik eşik de aşılmış, artık Kuzey Kore zorda kalırsa, saldırıya uğrarsa ABD’nin ana kıtasını tehdit edebilecek bir kapasiteye kavuşmuş olduğu anlaşılmıştır. Uzmanlar Kuzey Kore’nin kendini güvende hissedebilmesi için birkaç deneme daha yapacağını tahmin etmektedir.
Umarız yapılacağı söylenen denemeler kazasız belasız atlatılır, yanlış anlaşılmadan ya da başka bir nedenden dolayı 1945’den bu yana kullanılmayan nükleer silahlar kullanılmaz, caydırıcılığın pekişmesini temin edecek anlayış da bir an önce yerleşir
Yazarlar
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.07.2025
23.07.2025
13.07.2025
18.06.2025
4.06.2025
11.05.2025
12.02.2025
29.01.2025
8.01.2025
25.12.2024