Mensur Akgün
Gazetedeki işim köşe yazarlığı, 1994’de Yeni Yüzyıl’da başladım. Kapanana kadar orada dış politika ve dünya siyaseti üstüne yazdım.
26 yıldır neredeyse aralıksız devam ediyor köşe yazarlığım. Düşünce kuruluşlarında da çalıştım. Hala çalışıyorum. Kültür Üniversitesi’ndeki küçük, bana göre iyi iş yapan bir birimin yöneticiliğini yapıyorum. Televizyonlara çıktım, danışmanlık gibi işler de yaptım. Ama asıl mesleğim öğretim üyeliği, yani öğretmenlik. Çok olmasa da ders veriyorum. Bölümümün yönetim sorumluluğunu genç arkadaşlarımla paylaşıyorum.
Mesleki anlamda en büyük şansım hemen her zaman yetenekli ve sağduyulu insanlarla çalışmak oldu. İşe giderken aklım ve ayaklarım hiç geri gitmedi. Bunda 20 yıldır mensubu olduğum okulun kurumsal kültürünün, yönetim anlayışının da katkısı büyük. Üniversitenin kurucusu Fahamettin Akıngüç başlı başına bir yazı, hatta kitap konusu. Bitmek tükenmek bilmeyen enerjisiyle en zor zamanlarda bile güç veriyor. Öğrencilerim de öyle. Bazen öyle insani, öyle duyarlı tepkiler alıyorum ki yaptığım işi sevdiğime daha çok inanıyorum.
İşimi, mesleğimi sevdiren bir başka neden de onların mezun olduktan sonra başarılı olduklarını görmek. Akademisyenliği seçenlerin sayısı hiç az değil. Marmara’dan iki eski öğrencim Çağla (Yesevi) ve Bora (Bayraktar) ile uzunca bir süredir aynı bölümde çalışıyoruz. Bilgi’den öğrencim Sabiha (Gündoğar) derse geliyor. Bir başka eski, bu kez Kültür’den öğrencim Yunus (Emre) milletvekili seçildiği için ayrıldı. Dışişlerinde çalışanlar, devletin farklı kurumlarında yükselenler, sivil toplumda, düşünce kuruluşlarında önemli konumlara gelenler, gazeteciler, yazarlar, yayıncılar var. Kendi işini yapanlar, yaptığı işte başarılı olanlar saymakla bitmez.
Başarı doğal olarak onların. Çalışmasalardı şu an bulundukları konumlarda olamazlardı. Başarılarından paye kapmayı hiç birimiz hakketmiyoruz. Nihayetinde bizden bir ya da birkaç ders alıyorlar, belki adımızı dahi hatırlamıyorlar. Fakat garip bir şekilde gururlanıyoruz, onların yaptıklarını, geldikleri konumları, bazen de sadece duruşlarını, tutum alışlarını, hayata bakışlarını gördükçe seviniyoruz, yaptığımız işe galiba daha çok sarılıyoruz. Mesleğimizin mekanik bir alışverişten ibaret olmadığını, bir tür ruhu olduğunu, o ruhun bazen sınıfta bir bakışla, bazen koridordaki bir konuşmayla birinden diğerine geçtiğini, insana insanı sevmeyi öğrettiğini düşünüyoruz.
Abartılı gelebilir ama ben tanıdığım, hatırladığım yerli-yabancı, eski-yeni neredeyse bütün öğrencilerimle gurur duyuyorum. Hepsi çok çalışkan değilse de hemen hepsi iyi insanlar. Aralarından bazılarını daha çok tanıyorum, daha çok hatırlıyorum. Tıpkı bu yazıya vesile olan Fatih (Furtun) gibi hayatımın bir yerlerinde bir şekilde kalmış oluyorlar. Beni geçmişe, kendimi düşünmeye, düşündüklerimi paylaşmaya zorluyorlar. Zaten Fatih pek çok açıdan özel. İnsan olarak da, yaptığı iş itibarıyla da. Ortağıyla, birlikte çalıştığı 250 kişiyle beraber Türkiye’ye ve dünyaya maske üretiyor, Korona salgınına karşı verilen mücadelede önemli rol oynuyor.
Maskeleri Slovakya’dan Kazakistan’a 18 ülkede kullanılıyor. Yıllar önce doktora yaparken gittiği Çin’e maske satıyor. 2008 yılında Zonguldak’ta küçük bir atölyeden yola çıktıkları üretimleri görenlerin üniversite kampüsüne benzettikleri büyük bir yerleşkede gerçekleşiyor. Cuma günü konuşurken günde 150 bin N-95 tipi maske ürettiklerini, şu an kapasitelerinin neredeyse tamamını Sağlık Bakanlığı’nın ihtiyaçlarını karşılamak için kullandıklarını anlattı. Ayrıca şirketi MFA İçişleri Bakanlığı için de gaz maskesi üretimi yapıyormuş. Ürettikleri maskeler Türkiye, Azerbaycan ve Pakistan polisi tarafından kullanılıyormuş. Hedeflerinde maskelerinin ham maddesini Türkiye’de üretmek varmış.
Eminim Fatih bunu da başaracak, bu alanda dışa bağımlılığın azaltılmasına katkıda bulunacaktır. Onu tanıdığım 20 yıla o kadar çok şey sığdırdı ki. Kültür’den mezun olduktan sonra Yıldız’da Master yaptı, ardından Ankara Siyasal’da doktoraya başladı, oradaki hocalarının desteğiyle Çin Hükümeti’nden burs aldı. İki yıl kadar Pekin Üniversitesi’ne devam etti. Bu arada bizim bölümde de asistanlık yaptı. Hep çok çalışkan, analitik yeteneği her zaman çok yüksek olan bir öğrenci ve meslektaştı. Ben onun iyi bir akademisyen olacağını düşünüyordum. İKÜ’den ayrılırken doktoranı tamamla da diğer işlere öyle ağırlık ver diye ısrar ettim.
İyi ki beni dinlemedi, iyi yaptığı bir diğer işe, ticarete ve üretime ağırlık verdi. Şimdi Fatih sadece büyük bir yatırımcı ve üretici değil aynı zamanda dünya maske piyasasında, belki de “maske savaşında” stratejik bir oyuncu da. Arkadaşı Murat Uzun’la birlikte kurdukları şirketin ürünleri Türkiye’nin siyasi ağırlığını arttırmak için kullandığı kozlardan biri haline dönüştü. Takip edebildiğim kadarıyla tıbbi yardım paketlerinin içinde onların ürettiği N-95 maskeleri de var. Dürüst çalışıyor, konumunu suiistimal etmiyor. Meslek örgütlerinde aktif rol alıyor. Kendinden, onu o yapan, ortaya çıkartan insani özelliklerinden vaz geçmiyor.
Cuma günü telefonda Fatih’i dinlerken geçmişe gittim, onun 20 yıl önceki gözlerinin içi gülen halini hatırladım. Sınıf arkadaşları diğer iki Fatih ve eski öğrencilerim geldi aklıma. Zamanın farkına varmaksızın akıp gidişini, taşındığımız kampusları, meslektaşlarımı, sevdiğim arkadaşlarımı, ölenleri ve gidenleri, dünyanın dört bir köşesinde yaptığımız işleri, düzenlediğimiz toplantıları, yayınladığımız kitapları ve raporları düşündüm. Sonra telefon çaldı, iki yeni meslektaşım Bozkurt ve Sena aradı. Birlikte günün sorununu çözdük, uzaktan eğitimde teknik hata yaparak sınavını yükleyemeyen bir öğrencimizin durumunu değerlendirdik…
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.07.2025
13.07.2025
18.06.2025
4.06.2025
11.05.2025
12.02.2025
29.01.2025
8.01.2025
25.12.2024
15.12.2024