Mesut YEĞEN
“100 senelik parantezi kapatıyoruz”, “Doksan senelik enkazı kaldırdık” vb. iddialarda da izleri vardı elbette, ama “milli ve yerli rejim” doktriniyle iyice açığa çıktı: Türkiye, ‘milli coğrafyasıyla’ (Ortadoğu) ve ‘yerli kültürüyle’ (İslam) daha fazla bütünleştirilecek. Tersinden söylenecek olursa, Batı coğrafyasına ve İslami olmayan kültüre bir mesafe konacak. Zamanın Ak Parti entelijensiyası Batı coğrafyasıyla ve İslami olmayan kültürle olan mesafesini yeniden düzenlemek istiyor: Hem iktidara yerleşmiş olmanın verdiği özgüvenin bir sonucu, hem de bir iktidarı sürdürme tekniği olarak.
Bu durum Ak Parti entelijensiyasıyla şimdinin takatten düşmüş Kemalist entelijensiya arasında önemli bir benzerliğin olduğunu gösteriyor: 1923’ü, Cumhuriyet’i coğrafyadan ve kültürden bir büyük kopuş olarak görmek. Belli ki, Kemalist entelijensiya olumlayarak ve sahip çıkarak, milli ve yerli entelijensiya ise olumsuzlayarak ve karşı çıkarak 1923’ün bir büyük kopuş olduğuna inanıyor. Bu ortak anlayışa göre memleket 1923’le birlikte coğrafya ve kültür değiştirdi: Ortadoğu’dan koptu ve İslam’dan uzaklaştı. Ortaya çıkan, Kemalistlere göre bir inkılap/devrim, muhafazakarlara göre ise milli ve yerli bünyeye yabancı, suni bir durum oldu. Milli ve yerli rejim doktrini iktidarda olduğuna göre, yapılması gereken doğal olarak bu suni duruma bir son vermek olacak.
Milli ve yerli rejim işlerini daha fazla derinleştirmeden bu kopuş, sunilik meseleleri üzerine, yeniden ve etraflıca düşünülse iyi olur derim. Cumhuriyetle birlikte bir şeylerden koptuğumuz, bir yerlerle aramızdaki mesafenin açıldığı doğru tabii ki; en sakil, en ceberut araç ve yöntemlerle bu işlerin yapıldığına da şüphe yok. Lakin, bu mesafe açılma işleri başlamadan evvelki hallerimiz ne kadar milli ve yerliydi? Bu, bir şeylerle, bir yerlerle mesafemizin açılması işleri Cumhuriyet’le mi başladı, Cumhuriyetçilerce mi pekiştirildi? Mesafe açılmasıyla beraber ortaya çıkanlar o kadar suni mi? Bunların hepsi önemli sorular. Üstelik, galiba milli ve yerli rejim entelijensiyasının zannettiğinden de zor sorular.
Bu zor soruların cevaplarına bihakkın vakıf olduğumuz iddiasında değilim, haddizatında cevapların ancak bilgiye dayalı bir tartışma ve müzakereyle adım adım oluşturulabileceğine inanıyorum. Lakin, milli ve yerli rejim ideologlarının bu sorulara verdikleri cevapların hamasi olduğunu göstermeye yetecek kadar bilgi ve görgüde var memlekette.
Mesela, memleket ilim ve biliminin ürettiği bilgi ve görgü, coğrafya ve kültürden kopuş olarak görülen işlerin Cumhuriyet’le başlamadığını, Cumhuriyet’le yapılanın, başlamış bir işi devam ettirmekten fazla bir şey olmadığını gösteriyor. O başlamış iş de, malum devleti kurtarmak işiydi ve “devleti ancak modernleşerek, Batılılaşarak kurtarabiliriz”düsturu Kemalistlerden çok önce devlet katında ecdat tarafından benimsenmişti. Keza, Ortadoğu’yla Osmanlı ne kadar bütünleşmişti ayrı ve önemli bir soru, ama kesin bir biçimde 1952’yle beraber koptu ve 1952’de de Kemalistler iktidarda değildi, olsalardı bir şey değişmezdi, o da ayrı mesele.
Keza, elimizin altındaki bilgi ve görgü, ister yüz sene önce, isterse de iki yüz sene önce kopmuş olunsun, kopulduğuna kani olunan coğrafya ve bilhassa kültürün iki yüz sene de, yüz sene de önce bugünün milli ve yerli rejim ideologlarının tahayyül ettiği kadar milli ve yerli bir coğrafya ve kültür olmadığına işaret ediyor. Osmanlı, Kürdistan ve Arabistan taşralarını ancak 1800’lerle birlikte Osmanlı (yerli) kılabilmişti malum; bugünün Cizre’si, Basra’sı, Hicaz’ı vs. devleti kurtarmak için atılan kopuş adımlarıyla birlikte (yeniden) Osmanlılaştırılabilmişti. Keza, kültür de, devleti kurtarmak için atılan kopuş adımlarıyla birlikte oluşan müessesat tarafından milli ve yerli kılındıya da (bir kez daha) İslamileştirildi.
Son olarak, bilgi ve görgümüz (iki) yüz senelik parantez boyunca ortaya çıkan ve milli ve yerli rejim savunucularınca suni bulunan şeylerin, hayat tarzlarının, inanma biçimlerinin vs. o kadar da suni olmadığını gösteriyor. Bir kısmıyla iki yüz sene boyunca tekrar eden bir rutinin sonuçları olduklarından, bir kısmıyla da iki yüz sene öncesinin tarzlarıyla, pratikleriyle devamlılık içerisinde olduklarından, milli ve yerli rejim heveslilerine suni görünen tarzlar, pratikler, bu tarz ve pratiklerin faillerine pek suni görünmüyor.
Velhasıl, milli ve yerli rejim doktrininin coğrafyaya ve kültüre, geçmişe ve şimdiye dair muhayyilesi pek güven vermiyor. Üstüne siyaset inşa etmek olacak iş değil.
- See more at: http://bas-haber.com/tr/article/2818/milli-ve-yerli-muhayyile#sthash.Lo9FLPGz.dpufYazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları


































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.12.2025
17.10.2025
7.10.2025
5.09.2025
24.08.2025
9.08.2025
19.07.2025
13.07.2025
29.06.2025
15.06.2025