M.Şükrü HANİOĞLU
"Vatandaşlık tanımı" üzerinde yaşanan tartışmada temel sorun hangi kelimelerin kullanılacağı değil, onun hangi tasavvura dayandırılacağıdır
Yeni bir anayasa kaleme alarak toplumumuza giydirilen deli gömleğinden kurtulabilmemiz için bir sonraki darbeyi beklememiz gerektiğini savunan tezlerin ciddiye alınmaması ve yapım sürecinin ağır da olsa ilerlemesi sevindiricidir.
Mecliste grubu bulunan partiler tarafından hazırlanan taslaklar ise Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda çözülemeyeceği anlaşılan temel tartışmanın "vatandaşlık tanımı" üzerinde yaşanacağını ortaya koymaktadır. Burada temel sorun bu tanımda hangi kelimelerin kullanılacağı değil onun hangi tasavvura dayanacağıdır.
Karma tasavvur
Anılan taslakların ortaokul tarih ve sosyoloji kitapları önsözlerini andıran bölümleri, örneğin Çatalhöyük'den başlayan bir medeniyet serüvenini günümüze bağlama çabaları, kamuoyu beklentisini karşılamaktan uzaktır.
Taslaklarda ve Uzlaşma Komisyonu tartışmalarında kullanılan "Türkiye Cumuhuriyeti ahalisi," "Türkiye halkı," "Türk milleti," "Türk ulusu" ve "Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı" benzeri ifadeler ise ciddî bir kavram karmaşasının varlığını ortaya koymaktadır.
1924 sonrasındaki anayasalarımızın, bu karmaşanın yaratılmasında önemli katkısının bulunduğu şüphesizdir. Bunun düşünsel arka planını hazırlayan ise anayasa ve diğer siyasetler aracılığıyla ülke nüfûsunu hem "ethnos" hem de "demos" olarak yoğurmaya çalışarak bunları "tektipleştirme" araçları olarak kullanan zihniyettir.
Ulus-devlet, 1924 Teşkilât-ı Esasiye Kanunu ile başlayarak Osmanlı anayasacı hareketinin zıttı bir çaba içine girmiştir. Çok kültürlü bir yapıyı temel alan Osmanlı anayasacılığı ve onun ürünü olan 1876 Kanun-i Esasîsi ne Yahudi ve Protestanların kamusal alanda karşılaştıkları sınırlamaları kaldırmasına karşılık onları bir "grup" olarak görmeyi şiddetle reddeden "demos" temelli Fransız, ne de etnik gruba dayanan "ethnos" merkezli Alman modelini benimsiyordu.
Kanun-i Esasî bir yandan Tanzimat döneminde Ermeni, Rum ve Yahudi "millet"lerine organik kanunlar (nizamnâmeler) ile bahşedilmiş kolektif grup haklarını güvence altına alırken (madde 11 ve 16), öte yandan da etnik kökene dayalı bir "millet" tanımı yapmıyordu. Diğer bir ifade ile vatandaşlık etnik kökenden bağımsız olarak tanımlanırken, farklı unsurlardan oluşan bir "birlik" amaçlanıyordu.
Türk anayasacılığının büyük bir değişimi hedeflediğini söyleyebiliriz. 1924 Teşkilât-ı Esasiye Kanunu her türlü grubu tanımayı ve böylesi yapılara haklar bahşetmeyi reddederek (madde 69) Rousseau'nun varsaydığı anlamda bir cumhuriyetin "demos"unu yaratmaya çalışıyordu. Ancak bunun Fransız anayasacılığının temeli olan "demos"tan farklı tanımlandığına işaret etmek gereklidir.
Fransız anayasacılığı Kont Clermont-Tonnerre'in "Yahudilere vatandaşlar olarak her türlü hak verilmeli ama bir millet/ topluluk olarak hiçbir hak verilmemelidir" meâlindeki ünlü ifadesinde özetlenene benzer bir siyasî yapı ve "demos"u yücelterek vatandaşlık temelinde birlik yaratmayı hedefliyordu.
Renan da 1882'de "millet"i "her gün gerçekleştirilen bir plebisit" olarak tanımladığında bunun merkezine "vatandaşlık"ı yerleştiriyordu. Bu yapıda "etnik köken" ya da "din"e dayalı gruplaşmalara yer yoktu, bunlar "demos"un parçası olabilmek için kurtulunması gereken yüklerdi.
Karma tasavvur ve...
Buna karşılık Türkiye yaklaşım farklılıklarını sadece "demos" merkezli bir yorumla reddetmiyor, bunun yanısıra "millet"i de etnik temelde tanımlıyarak aynı amaca hizmet yolunda kullanıyordu. 1924 Teşkilât-ı Esasiye Kanunu bu anlamda daha sonra Carl Schmitt'in Verfassungslehre (1928)'de dile getireceğine benzer şekilde anayasayı "ulus"un "tekil" kültürünün egemenliğini sağlayacak bir kurumsal çerçeve olarak görüyordu. Anayasacılığımız "ethnos" aracılığıyla da "farklılıklar"ı dışlayan, çok kültürlülüğü reddeden bir yasal çerçeve yaratıyordu.
Bu anlamda Cumhuriyet anayasacılığı çok kültürlülüğün hukukî çerçevesini oluşturmaya çalışan Osmanlı anayasacılığının tam tersine zikredilen karma "demos-ethnos" tasavvuru aracılığıyla her türlü farklılığı törpülemeye çalışıyordu.
Bir örnek üzerinden açıklayacak olursak, Fransız tasavvuru Fransızcayı bir etnik grubun dili olduğu için değil, "demos"un üyelerini birleştireceği, farklılaşmayı önleyeceği için topluma kabul ettirerek yerel lisanların kullanımına karşı çıkarken, Alman tasavvuru Almancayı "ethnos"un temel belirleyicilerinden olduğu için toplum üyeliğinin koşulu haline getiriyordu. Erken Cumhuriyet tasavvuru ise Türkçeyi hem "ethnos"un hem de "demos"un selâmeti açısından bir tektipleştirme aracı olarak kullanıyordu.
Rousseau'nun anladığı anlamda bir "demos"a dayalı, üniversel değerler çerçevesinde farklılığı reddeden Fransız modelinin günümüz çok kültürlülüğü karşısında yaşadığı sorunlar ortadadır.
Vatandaşlık ve milliyetin içiçe geçtiği, "ethnos"u temel alan Almanya'da ise 1945 sonrasında "insan onuru" benzeri üniversel değerlere yapılan kuvvetli vurgular ve federalizme karşın millî kültüre sahip olmayanlara "yabancı" gözüyle bakılmaktadır.
Karma bir "ethnos-demos" tasavvurundan güçlü bir tektipleştirme programı çıkaran Türk anayasacılığı ise farklılığın "yasal" bir sorun ve tehdit olarak görülmesi neticesini doğurmuştur.
Seçenekler nelerdir?
Yeni anayasa yapımı aşamasında Türkiye'nin önünde farklı seçenekler vardır. Bunların ilki bir toplumsal azınlığın istediği gibi mevcut karma tasavvuru sürdürerek tektipleştirmeyi sahiplenmektir ki, bu çatışmaya davetiye çıkartmakla eşanlamlıdır. Bu alanda karma niteliğin sonlandırılarak yalnızca "ethnos" ya da "demos" temelli tasavvur üretilmesi, yâni tektipleştirmenin "saf bir tasavvura" dayandırılması da soruna çare olmaz.
Sıklıkla gündeme getirilen bir diğer seçenek Osmanlı modeline geri dönmektir. Bu on dokuzuncu asır çok uluslu imparatorluk modelinin uzun süreli ulus-devlet tecrübesi sonrasında yeniden benimsenmesi ve uygulanmasındaki zorluklar ortadadır.
Üçüncü bir alternatif anayasayı 1921 Teşkilât-ı Esasiye Kanunu'na benzer bir teknik belge biçiminde düzenleyerek onunla "demos" ya da "ethnos" tasavvurları yaratmaya çalışmamak diğer bir ifadeyle "farklılık"a değinmeyerek onu "reddetmemek" ama onu aynı zamanda "tanımamaktır." Bu ise çözüm değil sorunu ötelemektir.
Gündemimize gelmeyen bir diğer seçenek ise 1978 İspanya anayasasının hazırlanması sürecinde görülen demokratik bir uzlaşmanın yaratılarak tektipleştirici "demos" ya da "ethnos" tasavvurlarına değil, farklılıkların kabûlüne dayalı, adem-i merkeziyet temelli bir "birlik"in yasal çerçevesinin yaratılmasıdır.
Bunun gerçekleştirilmesi de kolay değildir. Ancak ortak bir tasavvuru dile getiren böylesi bir çerçeve "anayasal vatanseverlik" bilinci yaratarak kimlik çatışmasının önlenmesine de katkıda bulunabilir.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları


































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.11.2018
12.11.2018
5.01.2018
29.10.2018
22.10.2018
15.10.2018
24.09.2018
16.09.2018