M.Şükrü HANİOĞLU
Toplumumuzun otokrasi ve logokrasi hâkimiyeti altındaki dönemlerinde önce tekrarlattırılarak sonra da tekrarlayarak içselleştirdiğimiz gibi "kaynaşmış bir kitle" olmadığımız gerçeği ile yüzleşmemiz gecikmeli ve zor olmuştur.
Erken Cumhuriyet'in "millet inşa projesi" toplumu yarattığı üst kimlik ve bunun ile FransızÜçüncü Cumhuriyeti ilkeleri üzerinden ürettiği değerler etrafında kaynaştırmaya çalışmış,"farklılık"ı ise temel engel olarak görmüştür.
Buna karşılık söz konusu proje güçlü alt kimlikleri marjinalleştirme alanında yetersiz kalmıştır. Bunlar rejimin yasakçı karakteri nedeniyle kendilerini "kendileri" olarak ifade etmek yerine, "sol" benzeri kapsayıcı etiketler kullanmış, ancak "kaynaşma" söylemiyle doğrudan çatışmamışlardır.
Görece demokratikleşme, imparatorluk mirasçısı Türkiye'nin "fazlasıyla kaynaşmamış" bir toplum olduğunu ortaya koymuş, siyasetin yaklaşım ve programlar yerine "kimlik" merkezli olarak yapılması ise "ortaklıklar" yerine "ayrılıklar"ın ön plana çıkarılmasına neden olmuştur.
Kuruluş ideolojisi "farklılıklar"ın engellenmesi olan, "herkesin tektipleştirildiği bir toplum modeli"ni yücelten bir yapı için bunun ne denli ciddî bir sorun olduğu ortadadır.
Ortak değer arkeolojisi
Günümüzde kimlik eksenleri etrafında bölünen, siyaseti onlara dayanarak yapan,değerleri, kutsalları, kahramanları, tarihleri, hâtıra mekânları ve yaşam biçimleri farklı toplum kesimlerinin varolması ve çatışmasının kuruluş idealiyle taban tabana zıt olduğu şüphe götürmez.
Bu olgu, "ortaklık" paradigmasını sorgulamayan ana akım medyayı "ortak değerlerimiziaraştırma" ve vurgulamaya yöneltmeye varan endişeler doğurmaktadır. Ancak karşılaşılan sorunu "ortak değerler arkeolojisi yaparak" ya da "unutulan değerleri yenidencanlandırarak" çözebileceğimizi düşünmek onu küçümsediğimizi ortaya koyar. Tartışılması gereken "ortak değer"ler ve sorunlarımızı çözeceğini varsaydığımız "kaynaşmış kitle," "birlik ve beraberlik" benzeri söylemlerin post-modern çağın çok kültürlü toplumlarını birarada tutma açısından ne ölçüde "yeterli" olduğudur.
Modernlik ve "ortaklık"
Julien Benda yirminci yüzyıla damga vuran çalışmalardan birisi olan La Trahison des Clercs (Entelektüellerin İhaneti) kitabında çağın önde gelen entelektüellerinin geçmiş örneklerden farklı olarak evrensel ve birleştirici değerler üretmek yerine ihtiraslı kuramlar yaratarak ve "genel" yerine "dar gruplara hitap ederek" parti, ırk, sınıf, millet benzeri kavramlar üzerinden toplumları ayrıştırdıklarını dile getirmişti. Ona göre Sokrat, Erasmus, Kant ve Goethe'nin aksine Nietzsche, Maurras, Barrès ve Sorel milliyetçilik, sosyalizm,faşizm benzeri nefret aşılayıcı ve çatışmacı ideolojileri savunarak toplumları ayrıştırmışlardı.
Benda'nın yaşadığı dönemin antik toplumlar benzeri yüksek birleştirici değerler ya da Hıristiyanlık gibi sınır tanımayan dünya anlayışları üretmediği yolundaki eleştirileri önemliydi. Ancak onun derinlikli tahlilleri, milliyetçilik, faşizm ve sosyalizm benzeri "ayrıştırıcı" ideolojilerin "modernlik"in yarattığı gerçekliğin doğal ürünleri olduğunu gözardı ediyordu.
Modern toplumlar, tabiatları gereği "ayrışır" ve "farklılıkları vurgular"lar. Bu nedenle söz konusu toplumları evrensel ya da yerel değerler etrafında birleştirmek veyahut antik çağ ile bireylerin ezici çoğunluğunun Hıristiyan ya da Müslüman ümmetinin parçası olduklarını düşündükleri dönemlerdeki kapsayıcı aidiyet çatılarını yaratabilmek zordur. Bunun modernlik sonrası çok kültürlü toplumlarda gerçekleştirilebilmesi ise imkânsızdır.
Yakın geçmişte yaşanan bir deneme soyut "ortak değerler" temelli birleştirmelerin zorluğunu ortaya koymuştur. Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun kuruluşundan Avrupa Birliği'ne ulaşan süreçte "ekonomileri" değil "Avrupalılar"ı birleştirecek bir yapıya yönelim eğilimi güç kazandığında, Jan Peter Balkenende benzeri siyasetçiler bunun "Avrupa ortakdeğerleri" etrafında gerçekleştirilmesinin gerekliliğini savunmuşlardı.
Amitai Etzioni'nin düşüncelerinden etkilenen bu siyasetçilerin "Avrupalılar"ı söz konusu "ortak değerler" etrafında birleştirecek anayasa projesi 2005'te Fransa ve Hollanda'da yapılan referandumlar sonrasında rafa kaldırılmıştır. Bu "anayasa"yı ikame için hazırlanan 2007 Lizbon Anlaşması ise "Avrupa Birliği"ni "birlik" içinde tutma alanında yetersiz kalmıştır.
Bu örneğin de gösterdiği gibi günümüzde küçük ölçekli şehirlerden uluslarüstü kuruluşlara uzanan bir yelpazedeki toplumları "ortak değerler" etrafında birleştirmek kâğıt üzerinde gözüktüğünden çok daha zordur.
Farklılık ve bütünlük
Bu, "ortak değerler"in önemsiz ve işlevsiz olduğu anlamına gelmez. Buna karşılıkmodernlik sonrası toplumların karmaşıklık ve çeşitliliğindeki yapıları söz konusu değerleri keşfederek "bir arada tutma"nın kolay olmadığı unutulmamalıdır.
Bu alanda evrensel "değer"leri özgün olanlarla bağdaştırmak ve onların önemini vurgulamak kadar bunların "farklılıklar"ı tehdit etmediği bir yapı içinde şekillendirilmesi ve "farklılık"ın yasal koruma altına alınması gerekmektedir.
Dolayısıyla mesele "ortak değerleri yeniden keşfetmek"e indirgenemez. Böylesi nostalji ağırlıklı, duygusal yaklaşımlara yönelmek yerine, "ortak değerlerin" kendi başına, karmaşık yapı olan Türkiye'yi bir arada tutma alanında yetersiz kaldığını görmemiz, "ortaklık" paradigmasını sorgulamamız ve toplumsal bütünlüğü farklı yollarla sağlamaya çalışmamız gerekmektedir.
Bu bütünlük günümüzde "gelenekler, ortak geçmiş, kültürel ortak paydalar"dan ziyade (burada söylenilmeye çalışılan bunların işlevsiz oldukları değildir) herkesin "farklılığı" ile dahil olabileceği ve "ortaklık"ın bunları tehdit etmeyeceği bir "demos"un inşa edilmesi ile gerçekleştirilebilir.
Konuya bir örnek üzerinden yaklaşacak olursak, ABD'yi bir arada tutan onu oluşturan bireylerin benzerliği, çok sayıda "ortak değeri" paylaşması değil, onların "farklılıkları" ile dahil olabildiği, yasalar ile güvence altına alınan ve evrensel ilkelere dayanan "demos" tasavvurudur.
New York şehrinde yaşayan ortodoks Yahudi, Mississippi'deki Afrika kökenli tarım işçisi, Boston'daki WASP girişimci, kısa süre önce vatandaşlığa geçen İran asıllı göçmen "din," "kültür," "benzer müzik," "ortak geçmiş," "George Washington'a saygı" benzeri "değerler" etrafında değil, "farklılıkları" ile dahil olabildikleri, hukukun koruma şemsiyesi altına aldığı bir "demos" içinde beraber olabilmektedir.
Bu "beraberlik" ise "ortak değerler yeterince hatırlanmadığı"nda değil son aylarda Afrika asıllı Amerikalılara yönelik polis şiddetinin neden olduğu protestoların da ortaya koyduğu gibi "farklılık" sorun haline getirildiği, hukuk gerekli korumayı sağlamadığı zaman tehdit edilmektedir.
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.11.2018
12.11.2018
5.01.2018
29.10.2018
22.10.2018
15.10.2018
24.09.2018
16.09.2018