M.Şükrü HANİOĞLU
Yeni Osmanlılar'dan, diğer bir ifadeyle, on dokuzuncu asır ortalarından beri sürekli biçimde "anayasa" tartışmak ve kaleme almakla yetinmeyerek onu "tüm sosyal dertlerindevâsı" biçiminde fetişleştiren bir toplumun hukukî bir belgeyi "kült" haline getirmemiş olması şaşırtıcı bulunabilir.
Değişik lider ve kurum kültlerinin yaratıldığı söz konusu süreçlerde, Louis Hartz'ın Amerikan toplumu için kullandığı bir kavramsallaştırma olan "anayasa tapınmasıkültü"nün yaratılmamış ya da İkinci Dünya Savaşı sonrası Federal Almanyası'nda olduğu gibi "toplumsal sözleşme"nin siyasetin merkezine yerleştirilmemiş olması ilginçtir.
Bunun nedeni Türkiye'de gündemi "varolan" değil "yapılacak" anayasanın oluşturmasıdır. Anayasalar, yapıldıktan sonra, kült oluşturmak bir yana gündeme "nasıl değiştirilecekleri" tartışmasıyla gelmektedirler. Bu ise "siyaset"in toplum sözleşmesinden ziyade güce dayalı "fiilî durum" tarafından şekillendirilmesinden kaynaklanmaktadır.
Anayasa ve rejim
1876 Kanun-i Esasîsi ne yeniden uygulamaya konulması için mücadele verilen yıllarda ne de onu "İslâmileştiren" 1909 değişiklikleri sonrasında "kutsanmamış," İttihad ve Terakki kurumsal kültünün gölgesinde kalmıştır.
Benzer şekilde 1924 Teşkilât-ı Esasîye Kanunu da güçlü "lider kültü" altında ezilmiş, nizamnâmeler ötesinde statüye sahip olmamıştır.
"Anayasa kültü" oluşturma yolunda en ileri giden girişim olan Türk "sol"unun 1961 Anayasası'nı "sosyal devletin kutsal metni" haline getirme çabası ise toplumda karşılık bulmamıştır.
Dolayısıyla sürekli biçimde gündemde olması ve yenisi yapılarak "tüm sorunlarınçözüleceği"ne inanılmasına karşılık siyasetin belirlenmesi alanında "varolan anayasa" geri planda kalmıştır.
Benzer bir yorum "sistem" için de dile getirilebilir. 1876 Kanun-i Esasîsi'nin sultanın yetkileri ile yürütme-yasama ilişkilerini düzenleyen 7 ve 35'inci maddeleri etrafında İkinci Meşrutiyet döneminin ilk yarısında başlatılan tartışmadan günümüzün "başkanlık" arayışlarına ulaşan bir süreçte "sistem," siyasetin aslî gündem maddelerinden birisi olmuş, onu değiştirerek sorunlarımızı halledeceğimiz varsayılmıştır.
Buna karşılık "anayasa" gibi "varolan sistem" de siyasetin şekillenmesinde ciddî bir rol oynamamıştır.
Fiilî durum
Bunun temel nedeni, "siyaset"in toplumsal sözleşme kuralları ve onlarla belirlenen"sistem"den ziyade "güç" ilişkileri çerçevesinde oluşan "fiilî durum"a dayanmasıdır.
Bu alanda yakın tarihimizdeki en uç örnek şüphesiz II. Abdülhamid idaresidir. Bu rejimde Kanun-i Esasî, kâğıt üzerinde yürürlükte kalmış, metni her sene devlet salnâmelerinin başında verilmiş, buna karşılık uygulamada hiçbir şekilde dikkate alınmamıştır.
Siyasal gücü tekeline alan sultan, devleti Kanun-i Esasî'nin temel maddeleri ile çelişen ve önemli bir çoğunluğu herhangi bir istizan gerçekleşmeksizin, re'sen ısdar olunan iradeler ile yönetmiştir.
Re'sen iradelerin yerini 1913 sonrasında İttihad ve Terakki Cemiyeti'nin neşrettirdiği, önemli bir bölümü Kanun-i Esasî'ye aykırı "kavânin-i muvakkate"nin aldığını söylemek yanlış olmaz.
Benzer şekilde Tek Parti idaresi altında da değişik alanlarda Teşkilât-ı Esasîye Kanunu ile çelişen çok sayıda yasa kabûl edilmiş, çok partili yaşama geçiş sonrasında ise bunların temel yasaya aykırı hükümlerinin ayıklanmasına çalışılmıştır.
1950 sonrasında ise böylesi açık çelişkilerin sergilenmesi yerine "geniş yorumlar" aracılığı ile "zorlama" ve "esnetme" yoluyla fiilî duruma uydurma eğilimi ivme kazanmıştır.
Aynı durum "sistem" için de geçerli olmuştur. 1878 sonrasında kâğıt üzerinde "meşrutî" olan rejim fiilen mutlakiyete dönüşmüş, İttihad ve Terakki Cemiyeti "yok kanun, yap kanun" ilkesi çerçevesinde yönetilen bir de facto parti devleti oluşturmuş, Tek Parti döneminde anayasaya göre varolan parlamenter sistem uygulamada, meb'us listelerinin oluşumu da dahil olmak üzere tüm önemli kararların, "hakim-i mutlak" reisicumhur tarafından alındığı başkanlık rejimine dönüşmüştür. Günümüzde ise Türkiye "fiilen" yarı başkanlık sistemine geçmiş durumdadır.
Bu çerçevede değerlendirildiğinde Türkiye'de siyasetin gündemimizden düşmeyen "anayasa" ve "sistem" değil "güç"ün belirlediği "fiilî durum" tarafından şekillendirildiğinin altı çizilmelidir.
Önceliğimiz ne olmalı?
"Güç" ve onun doğurduğu "fiilî durum"un siyaseti bu ölçüde şekillendirmesinin şüphesiz tarihî ve toplumsal nedenleri vardır. Örneğin, asırlar süren "örfî hukuk" uygulamasının bu alanda önemli bir gelenek oluşturduğu dile getirilebilir. Ancak "güç" temelli "fiilî durum"un egemenliği, kendisini yaratan nedenlerden bağımsız olarak "siyaset"imizin temel sorunudur.
Dolayısıyla gündemimizin öncelikli maddesi "fiilî durum" yerine "toplumsal sözleşme" ve "sistem"in kuralları tarafından şekillendirilen "siyaset"e geçiş olmalıdır.
"Anayasa"nın maddeleri ve "sistem"in adı bunun yanında ikincil öneme sahiptir.
Bu, söz konusu hususların önemsiz olduğu anlamına gelmez. Ancak "siyaset"in bunlar tarafından belirlenmesi ve işletilmesinin "teknik" bir soruna indirgenemeyeceği vurgulanmalıdır.
Diğer bir ifadeyle, siyasetimizin geleneksel kısır döngüsü olan "fiilî durum egemenliği"nin sona erdirilmesi "mükemmel bir anayasa"nın kaleme alınması ya da "sistem"in işleyişinin en ince ayrıntılarına kadar düzenlenmesi ile mümkün olmayacaktır.
Gerçek hayatta "gri alanlar"ı olmayan bir "anayasa" ile kuvvetler arasındaki ilişkilerin tartışmaya neden olmayacak kesinlikte düzenlendiği bir "sistem" yaratmak mümkün değildir.
Dolayısıyla Türkiye'nin yeni anayasanın maddeleri ve tercih edeceği "sistem"in adından önce "fiilî durum"un siyasetin şekillendirilmesinde bunların önüne geçmesinden doğan sorunlarını tartışması gereklidir.
Söz konusu kısır döngü, ancak, "kanun devleti" yerine "hukuk devleti" idealinin siyasetin merkezine yerleştirilmesi, siyasal alanda tekel yaratılmasının engellenmesi, şahıs ve kurum kültleri yerine "toplumsal sözleşme"nin ön plana çıkması ve güçlü demokratik teâmüller yaratılmasıyla gerçekleşebilir.
Bunları gerçekleştirmenin, metin hazırlama ve sistem adı koymaya nazaran çok daha zor olduğu ortadadır. Ancak bunlar yapılmadığı taktirde Türkiye kaleme aldığı anayasanın maddeleri (burada söylenilmeye çalışılan birey merkezli, demos temelli ve özgürlükçü bir toplum sözleşmesinin gerekli olmadığı değildir) ve uygulayacağı "sistem"in adından bağımsız olarak "fiilî durum"un siyaseti güç ilişkileri çerçevesinde şekillendirdiği bir toplum olma geleneğini sürdürecektir.
Bunun, kırılması gereken bir kısır döngü olduğu ortadadır.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları













































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.11.2018
12.11.2018
5.01.2018
29.10.2018
22.10.2018
15.10.2018
24.09.2018
16.09.2018