M.Şükrü HANİOĞLU
Zizek'in genel olarak imparatorluk, özel olarak da Osmanlı çok kültürlülüğünün, çağdaş çok kültürlülükten iyi olduğunu savunması, bize imparatorluğun günümüze taşınması mümkün olmayan bir yapı olduğunu unutturmamalıdır
Çağımızın önemli felsefecilerinden Slavoj Zizek'in geçtiğimiz hafta Radikal gazetesine verdiği mülâkat fazlasıyla ilgi uyandırdı. Liberal çok kültürlülük ve onun temel ilkesi olan "Öteki'nin farklılığına saygı gösterme" yaklaşımını hegemonik bularak eleştiren Zizek, çalışmalarında küresel kapitalizmin "otomatik sömürgecilik sürecini" başlattığını savunmuştur. Kendisine göre bu süreç sonuçta "sadece sömürgelerin var olup, sömürücü devletlerin bulunmadığı" bir yapı yaratacaktır.
Sloven felsefeciye göre sömüren artık ulus-devletler değil küresel şirketlerdir. Bunun sonucunda ise hepimizin sadece Banana Republic'den giyinmekle kalmayarak aynı zamanda "muz cumhuriyetleri"nde yaşamaya başladığı bir yapı şekillenmektedir. Zizek küresel kapitalizminin ideal ideolojisinin de, "yeni ırkçılık"ın maskesi vazifesini gören, çağdaş çok kültürlülük olduğunu ileri sürmektedir.
Sloven felsefeci bu nedenle Hegelyen diyalektik aracılığıyla "pazarlık" ve"uyuşma" temelli günümüz çok kültürlülüğüne karşı çıkarak "ayrılma" ve"çatışma"yı savunmaktadır. Ona göre küresel kapitalizmin ideal ideolojisi olan"çok kültürlülük" çerçevesinde ortak paydalar bulmaya çalışmak yerine ırkçılık ve kapitalizmin hegemonyasına karşı tavır alarak onlarla çatışmak gerekmektedir.
Zizek'in zikrettiğimiz mülâkatında en fazla ilgi uyandıran bölümler ise kendisinin Osmanlı'da var olan "hoşgörü" ve "çok kültürlülüğü" günümüz çok kültürlülüğünden ayırarak, bu alanda "bir şey öğrenmek istiyorsak" söz konusu deneyimden yararlanmamızın gerekliliğini vurguladığı kısımlar olmuştur.
Zizek "Mustafa Kemal Atatürk ve Jön Türkler Batı'yı taklit edip modern bir ulus devlet olmayı istediklerinde, Türkiye höşgörüsüzlükle tanıştı"ifadesiyle geleneksel imparatorluk "hoşgörüsü"nün üstünlüğünü vurgularken,"bugünün perspektifinden bakıldığında"... Avusturya-Macaristan ve Osmanlı imparatorluklarının, "demokratik ve çok kültürlü olma alanında başarılı"olduklarını iddia etmiştir.
İmparatorluk, hoşgörü, çok kültürlülük
Zizek'in analizi üzerine yapılan yorumların temel sorunu, bunların, Sloven felsefecinin geleneksel imparatorluk çok kültürlülüğü ile küresel kapitalizm ideolojisi olarak gördüğü çağdaş çok kültürlülüğü karşılaştırmasının ötesine giderek, zımnen de olsa, bu ikisinin birbirinin alternatifi olduğunu varsaymalarıdır.
Geleneksel imparatorluk çok kültürlülüğü ve hoşgörüsü herşeyden önce hiyerarşik bir karakter taşırdı. Dolayısıyla bu çok kültürlülük, günümüz kozmopolitliği gibi "ortak bir ahlâk" yaratmaya çalışmaz, üstün bir ahlâk ve kültürün yanında daha düşük olarak sınıflandırılan ahlâk ve kültürlerin de yaşamasına izin verirdi. Hiyerarşik yapılar olan imparatorluklar için bunun ideal bir düzenleme olduğu şüphesizdir.
İmparatorluklar "eşitlik" değil, hiyerarşiyi gözeten "adalet" temelli yapılardır. Bu nedenle teb'aları Rus Çarı ya da Tanzimat öncesi Osmanlı Sultanı'ndan "eşit" davranmalarını değil, "âdil" olmalarını beklerlerdi. Dolayısıyla herkes hiyerarşideki yerini bilir, üstündekilerle eşit olmaya çalışmaz, haddini aşarsa cezalandırılır, bu da "adalet"in tecellisi olarak görülürdü. Meselâ geleneksel Osmanlı toplumunda Müslümanlar gibi giyinmeye cür'et eden gayrimüslimler şiddetli cezalara çarptırılırlardı.
Buna karşılık, hiyerarşik ahlâk düzenlemesine dayanan çok kültürlü yapılanmanın tarihî bağlamında oldukça iyi işlediği ve hakim ahlâk ve kültür mensupları dışındakilerce de "âdil" bulunduğu unutulmamalıdır.
Hiyerarşik çok kültürlülük...
Nitekim Zizek'in de belirttiği gibi İstanbul'a (kendisinin savunduğu gibi 19. asırda değil öncesinde) gelen yabancı seyyahlar gördükleri dinî hoşgörüden fazlasıyla etkilenmişlerdir. Burada temel sorun bu tür hiyerarşik çok kültürlülüğün 1789 sonrası gerçekliğine cevap verememiş olmasıdır. "Eşitlik"in yükselen değer haline geldiği, üstünlüğün"hoşgörü"sünün ayrımcılık olarak eleştirildiği yeni düzende, tabiatları gereği hiyerarşik olmak zorunda olan imparatorlukların sadece "adalet" anlayışları değil varlıkları da sorgulanmaya başlanmıştı. Bunun sonucunda ise Zizek'in iddia ettiği gibi Jön Türkler ve Atatürk ile değil ama onlardan yaklaşık olarak bir asır önce başlayan bir "yeniden yapılanma" çabasına girişilmişti.
Ancak hiyerarşisiz bir imparatorluk yaratılması, milliyetçiliğe dayanmayan ulus-devlet inşaı benzeri bir çabaydı. Nitekim Osmanlı örneğinde bir hiyerarşi kaldırılır, gayrimüslimler Müslümanlarla eşitlenirken, onun yerini tedricen bir diğeri, etnik hiyerarşi almıştı. Kendini herhangi bir kuralla sınırlı görmeyen bu yeni hiyerarşinin İttihad ve Terakki iktidarı ve Türk ulus-devletinin inşaı dönemlerinde geleneksel imparatorluk "hoşgörü"sünü fazlasıyla arattığı doğrudur.
İlginçtir ki, imparatorluk hayranlığını kendini komünist felsefeci olarak gören Zizek ile neredeyse aynı ifadeleri kullanarak dile getiren muhafazakâr tarihçi Elie Kedouire, Osmanlı Ermenileri ya da Bağdat Yahudileri benzeri toplumların, imparatorluğun hiyerarşik "hoşgörü" düzeninde, çok daha rahat yaşadıklarına işaret etmişti. Gerçekten de 1915'te pek çok Ermeninin, bir asır önce cizye ödeyen, Müslümanlarınkinden yüksek ev yapamayan büyükbabalarının ne denli mutlu olduklarını düşündüğü şüphesizdir. Ancak sorun imparatorluk ve onun hiyerarşik çok kültürlülüğünün günümüze taşınmasının imkânsız olmasıdır.
Entelektüel sorun...
Zizek'in hiyerarşik imparatorluk çok kültürlülüğünün, küresel kapitalizmin ideolojisi olarak gördüğü günümüz çok kültürlülüğünden daha iyi olduğunu düşünmesi de benzer bir tespittir. Ancak buradan yola çıkarak ne imparatorluk ve onun hiyerarşik çok kültürlülüğünün "hegemonik" olmadığını savunmak, ne de bunun günümüze taşınmasını istemek anlamlı değildir. Günümüzün sorunu eşitlik temelli, kozmopolit karakterli ve değişik özelliklere sahip bireyleri farklı ortak paydalarda birleştirebilen bir çok kültürlülük yaratılmasıdır.
Bunun yaratılmasında genel olarak imparatorluk, özel olarak da Osmanlı çok kültürlülüğünden tarihî bir laboratuvar olarak yararlanılması şüphesiz anlamlıdır. Resmî ideoloji tarafından "üstün bir ırkın" tarihindeki "kara parantez" olarak yorumlanan Osmanlı geçmişini, uzun süre, kendi tarihî bağlamında değerlendiremeyen bir toplumun bunu yaparken imparatorluğu romantikleştirmesi doğaldır. Ama onun günümüze taşınması imkânsız bir yapı olduğunu da unutmamak gereklidir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.11.2018
12.11.2018
5.01.2018
29.10.2018
22.10.2018
15.10.2018
24.09.2018
16.09.2018