M.Şükrü HANİOĞLU
Geçtiğimiz hafta yayınlanan bir bilimsel araştırma, "bilgisiz" bireylerin, genellikle varsayıldığının aksine, toplumsal demokrasi ve çoğulculuğun sağlanmasında olumlu katkıları olduğunu savunmaktadır. Bu araştırma sonuçlarının Türk siyasetine uyarlanması bize ilginç ipuçları sunabilir
Princeton Üniversitesi'nde gerçekleştirilerek sonuçları geçtiğimiz hafta ünlü bilim dergisi Science'da yayınlanan bir araştırma, grup davranışları ve oy verme kalıpları hakkındaki yaygın kanaatleri ciddî biçimde sorgulamaktadır. Bu araştırma, ortak kararlar alarak birlikte hareket eden balık gruplarının uzlaşma süreçlerini deneyler ve matematik modeller yardımıyla yorumlayarak, insanların siyasî davranış biçimlerini anlama konusunda önemli ipuçları sunmaktadır.
Bilgi ve demokratik uzlaşma
Söz konusu araştırma sonuçları, siyaset bilimcileri ve kuramcıları tarafından fazla sorgulanmadan kabul edilen temel bir tezin yanlış olduğunu iddia etmektedir. Bu ise her ferdi "siyasetle ilgili," "bilgilendirilmiş" bir kitlenin "demokratik uzlaşma" için "ideal" topluluğu oluşturacağı varsayımıdır.
Siyaset bilimcileri belirli bir konu üzerinde ayrıntılı "bilgisi" olmayan ya da ona fazla"ilgi" göstermeyen bireylerin, aynı konuda inanç derecesine ulaşan kanaatler geliştirmiş azınlıklardan kolaylıkla etkilenebileceklerini, bunun da toplumsal demokrasi adına olumsuzlukları beraberinde getireceğini varsaymaktadırlar.
Princeton Üniversitesi profesörlerinden Iain Couzin'in başında olduğu bir araştırma grubunun beraber hareket eden balık grupları üzerinde yaptığı araştırma, bu tezin doğru olmadığını savunmaktadır. Couzin'e göre aşırı görüşleri savunan ve kemikleşmiş kanaatleri grubun diğer üyelerine kabul ettirmeye çalışan "azınlıklar"ortak kararı etkileyebilmektedirler. Ancak konu üzerine "bilgisi" az olan ve tercih yapmakta zorlanan bireyler, "azınlık diktatörlüğü" denilebilecek bu gelişmeyi önlemekte ve toplumda yeniden sayısal çoğunluğun görüşünün egemen olmasını sağlamaktadırlar.
Dolayısıyla araştırma "bilgisiz" insanların "demokratik uzlaşma"nın çoğunluğun istekleri etrafında şekillenmesi konusunda, zannedilenin tersine, olumlu bir rol oynadığını göstermektedir.
Göbeklerini kaşıyanlar katılınca
Couzin liderliğindeki araştırmacılar, uzlaşma ile alınan grup kararlarına topluluk olarak uyma eğilimi gösteren en önemli canlı türlerinden olan notemigonus crysoleucaslar üzerinde yıllar süren bir araştırma gerçekleştirmişler. Sarı renk ile besin arasında ilişki kurma içgüdüsüne sahip bu tatlısu balıkları deneylerde "mavi" ve "sarı" renkli hedeflere yönlendirildiklerinde, söz konusu insiyâk nedeniyle, hep ikincilere gitmişler.
Bununla yetinmeyen araştırmacılar, az sayıda balığa içgüdüsel olarak yönelme eğilimi taşıdıkları sarı hedeflere gitme konusunda özel eğitim de vermişler. Araştırmacılar daha sonra çok sayıda balıktan oluşan bir topluluğu ise mavi hedeflere yönelme konusunda eğitmişler. Bu iki grup, yâni çoğunluktaki "mavi" hedefe gitmeyi öğrenmiş balıklar ile azınlıktaki"sarı" hedefe yönelme eğitimi almış balıklar birleştirilerek tek bir grup haline getirildiklerinde, azınlıkta bulunan grubun görüşünün "topluluğa kabul ettirilmesi" eğiliminin ağırlık kazandığı görülmüş. Buna karşılık söz konusu topluluğa herhangi bir eğitim verilmemiş (bilgisiz) balıklar eklendiğinde, grup yeniden sayısal çoğunluğun tercihi olan hedefe yönelmeye başlamış.
Araştırmacılar bu deneyden hareketle insan topluluklarındaki "uzlaşma" sağlanması ve "ortak karar" alınması süreçlerine de farklı biçimde yaklaşılmasının mümkün olabileceğini savunuyorlar. Kendilerine göre, bir konu üzerinde kuvvetli kanaatler oluşturmamış, "bilgisiz" bireylerin uzlaşma temelli karar alımında, zannedilenin tersine,"demokratikleşme"yi sağlayabileceklerini söyleyebilmek mümkündür.
Bu sonuçların Kenneth Arrow'un çığır açıcı Toplumsal Tercih ve Bireysel Değerler (1951) kitabı ve bazen kendi adıyla anılan "Genel İhtimâliyât Teoremi"nden beri toplumsal ahlâk ve bireysel ihtiyaçlar ile oy verme kalıpları arasındaki ilşkiyi açıklamaya çalışan "toplumsal tercih kuramı"nda bir devrim etkisi yaratacağı şüphesizdir. Nitekim oy verme davranışlarını matematiksel modellerle açıklayan kitaplarıyla tanınan Profesör Donald Saari, bu araştırmanın Amerikan siyasetinde görülen "azınlık egemenliği"nden "çoğulculuk"a geçişi anlama konusunda önemli ipuçları sunduğunu savunmaktadır.
Saari'ye göre Amerikan ara seçimleri ve aday adaylarının belirlendiği parti içi önseçimlerde ufak azınlıklar kendi tercihlerini"konuya ilgisi yüksek" topluluklara kabul ettirmede başarılı olmakta, buna karşılık, konuyla böylesi ihtiraslı bir ilişki geliştirmemiş bireylerin katıldığı genel seçimlerde bu tesir azalmaktadır. Bu tür durumlarda bireyin kişiliği ve şahsî tercihleri "siyasî tavırlar" ın önüne geçerek, araştırmadaki balıklarda gözlendiğine benzer bir değişime yol açabilmektedir.
Göbeklerini kaşıyan Türkler
Couzin'in araştırmasının Türk siyasetine uyarlanması bizi ilginç neticelere ulaştırabilir. Kitleleri "aydınlatmayı" temel hedefi olarak gören Türk literatisinin anlamakta güçlük çektiği gelişmelerden birisi de belirli konularla yakından ilgilenen topluluklar üzerinde fazlasıyla etkili olan "azınlık görüşleri"nin neden genel kitle üzerinde aynı tesiri icra edemediğidir. Meseleye bir misâl yardımıyla yaklaşırsak, söz konusu literati "Cumhuriyet Mitingleri"ne katılan yüzbinleri derinden etkileyebilen tez ve liderlerin neden genel seçimlerde seçmen kitlesinin düşük bir yüzdesi dışında tasvip görmediğini anlamlandıramamaktadır.
Bu alanda toplumumuzda son yıllarda kullanılan "göbeğini kaşıyan adam" tiplemesi durumu anlamamıza yardımcı olabilir. Bu tür, belirli bir siyasî davranışı içselleştirmemiş bireyler, toplumda "azınlık tahakkümünün" oluşmasını önleyen bir tampon vazifesi görerek, "çoğunluk görüşü" üzerine uzlaşılmasının sağlanmasında kilit rol oynamaktadırlar. Günlük konuşma dilinde "halkımızın her zamanki sağduyusu" olarak ifadelendirilen bu işlev ise gerçekte "çoğunluk görüşü"nün, "azınlık zorlamasına karşın," hâkim kılınmasından başka bir şey değildir. Bu açıdan bakıldığında, toplumun fazla "bilgili" olmayan, "militan" vasfı taşımayan ortalama vatandaşları demokratik uzlaşmanın sağlanması alanında önemli bir rol ifa etmektedirler.
Ne yazık ki Couzin'in araştırması azınlık görüşünü dikte etmeye çalışan notemigonus crysoleucasların bunu engelleyen hemcinslerine hangi sıfatları uygun gördükleri hakkında bilgi vermiyor. Ancak toplumumuzdan söz konusu balık gruplarına doğru tersine bir tahlil yapacak olursak, azınlık görüşünü dikte etmeye çalışanların "göbeğini kaşıyan notemigonus crysoleucas" tiplemesini yaratmış olduklarını düşünebiliriz. Bu çerçevede azınlık görüşünü savunan "militan" balıkların, konu hakkında bilgi ve ihtirasları az, yeterince "aydınlatılmamış" hemcinslerini, akvaryumun sıcak köşelerinde yer ve bedava midye vaatleriyle kandırılarak yanlış hedeflere yönelmekle suçladıklarını ve bu nedenle aşağıladıklarını varsaymak da yanlış olmayabilir. Ancak göbeklerini kaşıyan notemigonus crysoleucasların, böylesi töhmetlere marûz kalmalarına karşın, son tahlilde, çoğulculuk ve toplumsal demokrasiye olumlu katkılarda bulunduklarını söyleyemek de anlamlı olabilir.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Unuttuğumuz savaş
19.11.2018 - İstiklâl Marşı’nı okuyarak ırkçılık mı yapıyoruz?
12.11.2018 - Otoriter ritüel ve söylemleri eleştirmek “Türklük” karşıtlığı mıdır?
5.01.2018 - “Temsilî demokrasi” krizinde Türkiye
29.10.2018 - “Millî irade-vesayet” kısır döngüsünü kırmak
22.10.2018 - Avrupa’da ne yükseliyor?
15.10.2018 - Ortadoğu Balkanlaşırken Ortadoğulu da Balkanlılaşıyor mu?
- “Sosyal medya”nın demokratikleştirici etkisi: Gerçekleşmeyen hayal
- “Liberal” düşmanlığının hedefi “liberalizm” mi?
24.09.2018 - Eğitimde reform “hukuk sorunumuz”u çözebilir mi?
16.09.2018
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yurdaer Erşan
Hala üstünlüklerin , daha güçlü olmanın yolunun arandığı bir evrede isek, küreselleşme ne olaki? Güç yarışı ve kavgası dönemi bitmeyecek mi? Bütünlenen bir sistemin unsurları için Vazgeçilmezlik aranabilir belki. Sistemin, yaşanan krizlerle kapısına dayandığı bu yeni evre, insanı, onun yaratıcı gücünü odağına neden alır ki.Sistemin temeli insan, farklılıklarımız ise zenginliğimizin kaynağı değil mi? Hala “öteki” dilimize dolanıyorsa, insan-lık laftaysa, küreselleşme, çember çevirme mi yani?