M.Şükrü HANİOĞLU
Türkiye’de çoğulculuğun söylem ötesine geçebilmesi için öncelikle onun “ne olduğu”nun kavranması gereklidir
Günümüzde "çoğulcu (pluralist)" olmayan ya da bu kavrama doğrudan "eleştiri yönelten" siyaset kuramcısı bulmak kolay değildir. Buna karşılık "söylem" düzeyinden uzaklaşıldığında söz konusu "kuramcılar"dan önemli bir bölümünün gerçekte "tekçi (monist)" yaklaşımları savunduğu görülebilmektedir.
Benzer bir gözlemi toplumumuz siyaseti için de dile getirmek mümkündür. Söylem düzeyinde "çoğulculuk" karşıtı ana akım siyasal örgütlenmelerinin yokluğuna karşılık onlar tarafından içselleştirilen tasavvurlar "çoğulculuk karşıtı" ve "tekçi" eğilimleri ortaya koymaktadır. Bunun Türkiye siyasetinin yapısal sorunlarından birisi olduğu şüphesizdir.
Felsefeden siyasete
"Tekçilik-çoğulculuk" tartışması felsefenin asırlara yayılan temel tartışmalarından birisidir. Parmenides'in varlığın "ebedî tekliği" vurgusuna karşılık Demokritus benzeri atomcuların "varlıkların farklı unsurlardan oluştuğu" yaklaşımı ile başlayan bu tartışma ilerleyen asırlarda Leibniz çoğulculuğu ve Hegelci tekçiliğe ulaşan kutuplara evrilmiş, ancak ikinci yaklaşımın egemenliği uzun bir süre doğal karşılanmıştır.
William James'in 1909'da verdiği ve daha sonra kitaplaştırılan "Çoğulcu Evren" konferansları, bir anlamda, on dokuzuncu yüzyıl sonlarından itibaren fazlasıyla hırpalanan Hegelci "felsefî tekçilik"e öldürücü darbenin vurulmak üzere olduğunun habercisiydi.
James'in en çarpıcı değerlendirmesi "çoğulculuklar"ın "çeşitliliği" ve bunların her birinin alanını diğer "çoğulculuklar"a karşın savunabileceği idi. Merkezine "rekabet ve çatışma"yı yerleştiren bu değerlendirmenin "siyaset kuramı"na yansımalarının olması kaçınılmazdı. Ancak siyaset alanındaki çoğulculuk vurguları uzun süre Hegelyen "kutsal devlet" yaklaşımına felsefî düzeyde yöneltilen itirazlar olmanın ötesine gidememiştir.
Buna karşılık Isaiah Berlin'in de vurguladığı gibi "çok sayıda ve birbirleriyle sonu gelmeyecek çatışma yaşayan değerler"in var olduğu bir dünyada yaşadığımız 1945 sonrası siyaset kuramcıları tarafından da anlaşılmıştır. Arendt, Aron, Hayek, Popper benzeri düşünürler "modern siyaset"in "çoğulculuk"u göz ardı eden yaklaşımlarla anlaşılmasının imkânsızlığını, Rawls ise özgür kurumlar tarafından yönetilen bir demokrasinin sadece "çoğulculuk" ile mümkün olabileceğini vurgulamış, ona "bir olgu" olarak yaklaşmıştır.
Günümüz gerçekliğinde bu yaklaşımların "söylem" düzeyinde revaç gördüğü ortadadır. Ancak bu yapılırken genellikle önemli bir hataya düşülmektedir. Bu da "çoğulculuğun liberalizm ile eşanlamlı olduğu"nun varsayılmasıdır. Halbuki John Gray'in de vurguladığı gibi liberalizm ve çoğulculuk "rakip" kuramlardır.
Siyasal çoğulculuk, son tahlilde, "ortak yaşamın sürdürülmesini sağlayacak, koşulları değişime açık uzlaşma" yâni "modus vivendi" yaratılmasını hedeflemektedir. Buna ulaşım için liberal kurumlar şüphesiz araçsallaştırılabilir, ancak bunlar "üniversal otorite" iddiasında bulunduğunda "çoğulcu" ve "liberal"ler siyaseti farklı kulvarlarda yapmak zorunda kalmaktadır.
Siyasal çoğulculuk "iyi" ve "toplumsal yarar"ın belirlenmesi alanında araçsallaştırılması önerilebilecek "değerler"in bir hiyerarşiye tabi olmadan yarışmasını gerekli kılmaktadır. Diğer bir ifade ile herhangi bir "değer/iyilik"in diğerlerini de içeren "en üst değer/iyilik (sunnum bonum)" ve "ölçü" haline gelebildiği bir yapıda "siyasal çoğulculuk" mümkün olamamaktadır. Bu tespit yapılırken "değer çoğulculuğu (value pluralism)"nun "relativizm"den farklı olduğunun da altı çizilmelidir.
Türkiye ve çoğulculuk
Bu çerçevede değerlendirildiğinde siyasal çoğulculuğun hayata geçirilmesi kolay olmayan bir ideal olduğu vurgulanmalıdır. Tekçiliğin kesintisiz egemenliğini sürdürdüğü, toplumun büyük çoğunluğu tarafından doğal görüldüğü Türkiye'de bunun çok daha zor olduğu şüphesizdir.
Unutulmaması gerekir ki, William James ve Bertrand Russell değişik açılardan Hegelyen tekçiliğe ağır darbeler vururken, Baha Tevfik benzeri Osmanlı bilimcileri onu materyalist bir kalıba sokmakla yetinen Ernst Haeckel'in "Monizm"ine dört elle sarılmışlardı. Bilimcilik temelli Erken Cumhuriyet ideolojisi ise "siyasal tekçilik" araştırmalarında örnek olay olarak kullanılabilecek bir rejimin düşünsel altyapısını oluşturmuştur. Ancak bu ideolojinin muhaliflerinin de onunki kadar "tekçi" tasavvurlara sahip oldukları vurgulanmalıdır.
Günümüzde de bu alanda önemli bir değişikliğin olmadığı ortadadır. Çoğulculuğun "siyasal doğruluk" ve "zamanın ruhuna uyma" gerekçeleriyle "söylem" düzeyinde dile getirildiği, hedef haline sokulduğu toplumumuzda onun içeriğinin yeterince kavranamadığı açıktır.
Türkiye'de siyasal çoğulculuk tartışılırken bu kavramın "felsefî kökeni" ve "değerler"e yaklaşımı genellikle göz ardı edilmekte ve ona "olgu" değil "diğerlerinin varlığına müsaade eden bir liberalizm biçimi" olarak yaklaşılmaktadır.
Bu fazlasıyla sorunlu bir kavramsallaştırmadır. Siyasal çoğulculuk, "tekçilik" karşıtı, değerler hiyerarşisi ile bir "değer"in diğerlerinin ölçümünde kullanılmasını reddeden, "iyi" ve "toplum çıkarı" konusunda eşitlerin mücadelesi aracılığıyla yaratılacak bir "ortak yaşam uzlaşması"dır.
Hegel'i bilmeksizin Hegelyen tekçiliği benimsemiş bir geleneğin mirasçısı olan Türkiye, Popper okumaları dışında "çoğulculuk" tartışmalarının uzağında kalmıştır. Daha da önemlisi günümüzde "siyaset"in "çoğulculuk" ile olan ilişkisi konusunda on dokuzuncu asır yaklaşımlarının benimsenmiş ve derin bir "tekçilik"in içselleştirilmiş olmasıdır.
Söylem ve tasavvur farklılıklarına karşılık Türk siyaseti bir bütün olarak "tekçi" yaklaşımları yansıtmaktadır. Örneğin, siyasetin iki kutbundan birisinin "çoğunlukçu" diğerinin ise "seçkinci" olması, son tahlilde, onların "tekçi" karakterini fazla etkilememektedir.
Mega söylemlere sahip "dava"ları siyaset olarak kavramsallaştıran bu kutuplar, kutsadıkları (gelenek-Aydınlanma) dışındaki "değer"lerin "iyi" ve "toplumsal yarar"ın belirlenmesinde kullanılmasını şiddetle reddetmekte, çoğulculuğa "farklı ama birbirine üstünlük kurmayan, eşit değerler"in rekabet edebilmesi değil "sözde değerler"e tahammül etme, onları yasaklamama olarak yaklaşmaktadır. Bu ise son derece güçlü bir "tekçilik"in kendisini yeniden üretmesinin zeminini hazırlamaktadır.
Siyasetimizin iki kutbu olan "devletçi modernleşmecilik" ve "kalkınmacı muhafazakârlık"ın "değer çoğulculuğu" ile bağdaştırılması mümkün olmayan "tekçi" tasavvurlara sahip olması ve toplumu kendi değerleri çerçevesinde dönüştürmeyi hedeflemeleri "çoğulculuk"un "diğerlerinin varlığını hoşgörmek"e indirgenmesine yol açmaktadır.
Dolayısıyla ulaşılması oldukça zor bir "ideal" olan "siyasal çoğulculuk"un Türkiye'de kök salabilmesi için uzun bir süre geçmesi gerektiğini belirtmek abartılı olmaz.
Türkiye'de çoğulculuk, seçimlerin neden olacağı iktidar değişimleri ile değil toplumsal tasavvurlardan siyasetin kavramsallaştırılmasına ulaşan bir yelpazede gerçekleşecek dönüşümlerle hayata geçirilebilecektir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.11.2018
12.11.2018
5.01.2018
29.10.2018
22.10.2018
15.10.2018
24.09.2018
16.09.2018