M.Şükrü HANİOĞLU
Günümüzde ortalama birey için sıradan bir tarih olan 23 Temmuz (genellikle Rumî takvimdeki karşılığı "10 Temmuz" olarak anılan) 1908'den imparatorluğun sonuna değin millî bayram olarak kutlanmıştı.
Erken Cumhuriyet döneminde "en önemli" olma özelliğini kaybetmesine karşılık anılması sürdürülen bu gün, daha sonra "unutturulmaya çalışılan" 1919 öncesi tarihimizin parçası haline gelmiş ve bir kenara bırakılmıştı. Buna karşılık "İnkılâb-ı Azîm" olarak adlandırılan "10 Temmuz"un modern tarihimizin Tanzimat sonrasındaki en önemli kırılma noktası olduğu ve günümüz siyasetine ulaşanneticeler doğurduğu şüphesizdir.
Hürriyet, anayasa, sistem
"İnkılâb-ı Azîm"i gerçekleştiren Terakki ve İttihad Cemiyeti eylemini "Hürriyetin İlânı" olarak kavramsallaştırmayı uygun görmüştü. Bu, toplumun "özgürlükler"e bakış açısına tercüman olan bir tercihtir. Düşünsel arka planı "hürriyet"in bir "eylem" ile sağlanabileceği olan söz konusu yaklaşım, 10 Temmuz'un, Fransız İhtilâli'nin "hürriyet, müsâvât, uhuvvet" ilkelerine "adalet"i de ekleyerek oluşturduğu dörtlü sloganının hayata geçirilmesinde karşılaşılabilecek kapsamlısorunları fazlasıyla küçümsüyordu.
Zaman içinde tecrübe edildiği gibi bu sloganın vaat ettiği "özgürlük" temelli, eşitlikçi ve hukuk devletinin hayata geçirildiği toplum "ilân" ile "yukarıdan aşağıya" yaratılamıyordu.
Modern siyasetimizin başlangıç tarihi olan 1908 sonrasından günümüze ulaşan süreç "hürriyet"i "yeniden ilân" için gerçekleştirilen ve bâzıları başarılı olan çok sayıda darbe girişimi, "gümüş kurşun" etkisi yapacağı düşünülen yeni anayasalar hazırlama ve sorunlara neden olduğu düşünülen "siyasal sistem"lerin değiştirilmesi ile geçmiştir.
Ancak, 110 yıllık süreçte, birincisi 1908-1912 arasında yaşanan kısa süreli "özgürlük teneffüsleri" dışında sıkıyönetimler, Takrir-i Sükûn'un zirvesini oluşturduğu olağanüstü hâl yasaları uygulanmış, divan-ı harb-i örfîler, İstiklâl Mahkemeleri, DGM'ler, Yassıada Adalet Divanı benzeri "özel" mahkemelerin "siyasal" yargılamaları yaşanmıştır.
Her seferinde yaşanılan darbe girişiminin "son," başarılı "inkılâb"ın "milât" olduğu, zorunlu ve geçici olağanüstü hâl uygulamalarının sonlanması sonrasında özgürlüklerin daha güçlü biçimde hayata geçirileceği, hukuk devletinin bir adım ötede olduğunun düşünülmesine karşılık "otoriter siyaset üretme" sarmalından çıkabilmemiz mümkün olamamıştır.
Benzer şekilde 1909'da kabine hükûmetinden yasama-yürütme ayrılığı ve dengesi temelli parlamenter rejime, 1920-24 arasında kuvvetler birliğine dayalı konvansiyonel sisteme, Erken Cumhuriyet döneminde fiilî başkanlığa, 1950 sonrasında yeniden parlamentarizme, 1961'den itibaren yasama ve yürütmenin kurumsal ve jüristokratik denetimle sınırlandırıldığı vesayet uygulamasına, 1982 akabinde fiilî yarı başkanlığa geçiş de sürekli biçimde yeniden "ilân" edilen "hürriyet"i hayata geçirememiştir.
Bunun yanı sıra 1909 değişimleri ile yeni bir toplum sözleşmesine dönüşen "1876 Kanun-i Esasî"si, 1921 Teşkilât-ı Esasîye Kanunu, 1924, 1961 ve 1982 anayasaları ve bu metinler üzerinde gerçekleştirilen sayısız değişiklik de "özgürlük"ü "teneffüs molaları" ötesine taşıyamamıştır.
Dolayısıyla bir asrı aşan süreçte "ilân edilen" "hürriyet"i hayata geçirme alanında yönetenlerin siyasal eğilim, ideolojik tercih ve kişiliklerinden bağımsız olarak toplumsal bir başarısızlık yaşanmıştır. Hürriyetin "ilân" olunduğu 1908 yılında ya da Cumhuriyet döneminin ilk özgür seçimleri ile iktidarın el değiştirdiği 1950 senesinde "demokrasi kalitesi" açısından küresel ölçekte iyi bir yere sahip olan Türkiye bu konumunu koruyamamıştır.
Neden "özgürleşemiyoruz"?
Bu çerçevede değerlendirildiğinde "anayasa" ve "sistem," açık toplum ve liberal demokrasiye dönüşme alanında fazlasıyla önemli olmakla birlikte bunları kendiliğinden sağlayamamaktadır.
Dolayısıyla 1982 Anayasası gibi "devlet merkezli" bir "antianayasa" belgesinin yerini "önceliği bireye veren" özgürlükçü bir toplum sözleşmesinin alması ya da karar alım ve uygulamasını hızlandırılacağı düşünülen "siyasal sistemler"e geçiş "açık toplum" ve "liberal demokrasi" garantisi sunmamaktadır. Özgürlükçü anayasalar kaleme alarak ve sistem değiştirerek liberal demokrasiye dönüşüm mümkün olabilseydi, tüm toplumlar bu tür rejimlerle yönetilirdi.
Liberal demokrasi projesi
Söz konusu hedeflere ulaşabilme alanında "Doğu Despotizmi" benzeri "günah keçileri" yaratmaksızın farklı nedenlerin sorgulanması gereklidir.
Bunların en önemlilerinden birisi "hürriyet" ve "demokrasi"nin siyasetimizin önceliği olmaması ve muhalefet söylemi ötesine geçememesidir.
1908'den beri yönetim değişimleri sonrasında yaşanan balayı dönemleri dışında "özgürlük," iktidar projesi değil "muhalefet talebi" olmuştur.
Bu olgu iktidarların ideolojik tercihlerinden bağımsızdır. "İnkılâb-ı Azîm"i hayata geçirerek "hürriyeti ilân ettiği"ni savunan İttihad ve Terakki Cemiyeti'nin eski rejime rahmet okutacak baskıcılığa yönelmesi bu alanda verilebilecek en çarpıcı örnektir. Buna karşılık, İttihad ve Terakki'nin 1908 sonrası süreçte "özgürlükleri öne çıkaran" bir yaklaşımdan "otoriter siyaset"e yönelen tek örgüt olduğunu düşünmek fazlasıyla yanıltıcıdır.
"Özgürlük" söyleminden sadece "iktidar"a gelemeyen "Osmanlı Demokrat Fırkası," "Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası" ve "Serbest Fırka" benzeri muhalefet örgütlenmeleri vazgeçmemişlerdir. Diğer bir ifade ile "özgürlük" defa'atle "ilân edilmiş" ama "iktidar"a gelememiştir. Siyasetin "mega söylemleri," "büyük projeleri," "beka savaşımları" içinde "liberal demokrasi," "hukuk devleti" ve "özgürlükler" "bir sonraki hedefler" olmanın ötesine geçememiştir. Türkiye'nin bir "liberal demokrasi"ye dönüşüm projesine vebunun "iktidara gelmesine" ihtiyacı vardır. "Anayasa" ve "sistem" amaç değil buna ulaşmanın araçları olmalıdır.
110 yıl önce coşkuyla "ilân edilen" ama "doğmayan hürriyet"in hayata geçirilmesi kapsamlı bir "liberal demokrasiye dönüşüm projesi"nin toplumun öncelikli hedefi haline getirilmesi ile mümkün olabilir. Bu ise her şeyden önce özgürlükler temelli bir demokrasinin yukarıdan aşağıya "ilân" değil sivil toplum öncülüğünde çoğulcu yollarla "inşa" edilebileceğinin kabûlünü gerekli kılmaktadır.
1908'de meydanlarda "yaşasın hürriyet" diye haykıran kalabalıklar ve o mekânlarda nutuklar irad eden "kahraman-ı hürriyet"lerin bunu göz ardı etmiş olmaları anlaşılabilir. Buna karşılık günümüzde 110 yıllık bir "başarısızlık" öyküsünün tersine çevrilmesi için gayret gösterilmemesinin özrü bulunmamaktadır...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.11.2018
12.11.2018
5.01.2018
29.10.2018
22.10.2018
15.10.2018
24.09.2018
16.09.2018