Muharrem Sarıkaya
İNGİLTERE’de Covid-19’un etkisi aynı ancak bulaşma hızı yüksek mutasyonuna rastlanınca uçuşlar durdurulmuştu.
Sondan önceki Bilim Kurulu toplantısı sonrası Bakan Koca da Türkiye’de benzer mutand virüse rastlanmadığını, İngiltere ile uçuşların durdurulduğunu bildirmişti.
Bu kapsamda yurt dışından gelen tüm yolcular için PCR testi yapılma zorunluluğu da getirilmişti.
Aradan bir hafta geçmeden İngiltere’den gelen 15 yolcuda İngiltere’deki mutand virüse rastlandığını önceki akşam Bakan Koca açıkladı.
Uçuşlar durmuş, gelenlere de PCR testi yapılma zorunluluğu getirilmiş olmasına rağmen 15 kişi nasıl tespit edildi?
UÇAKLA GELİŞ DEVAM ETMİŞ...
İki gündür konuştuğum Bilim Kurulu üyesi ve Bakanlık yetkilerinin aktardığına göre İngiltere ile uçuşlar öyle tam durmamış.
Önceden biletlerini alanlar ve yurda dönmek isteyenler için THY tahliye uçuşu adı altında devam etmiş...
Alışıldığı gibi bir yolunu bulan Türk aklı, Katar ile İngiltere arasındaki uçuşların devam ettiğini görünce, önce Doha’ya oradan da İstanbul’a gelmenin bir yolunu bulmuş.
Ancak hepsine de PCR testi zorunluluğu getirildiği için bir sorun olmamış.
EN AZ 10 GÜN ÖNCE GELENLER
İşte o 15 kişi de ilk anda tahliye edilen yolcular arasından çıkmış.
Bunu duyunca konunun bilim tarafında olanlara, “Aradan 10 günden fazla zaman geçti, neden şimdi tespit edildi?” sorusunu yöneltince şu yanıtı aldım:
“Bunlar bugüne ait olanlar değil. En az 10 gün önceye ait olabilir. Çünkü PCR testi pozitif olanlardan bir de virüsün mutantına yönelik GENOM testi, yani genetik testini yapıyoruz. Bu testin süresi en az 10 gün alabiliyor. İngiltere’den bize virüsün genetiğine ilişkin veriler yollandı. Onlar elimizde mevcut. Ona baktığımızda bu sonuçları alabildik.”
Bu durum gelecekte başkalarına da rastlanabileceği anlamına mı geliyor?
Halk Sağlığı uzmanı, Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Levent Akın, bunu bilmenin zor olduğunu belirtti.
Yapılan testler sonucuna göre bunun söylenebileceğinin altını çizdi.
Bu arada Türkiye’de de bazı mutasyonlara rastlandığını ancak bunların etkisiz olduğunu, İngiltere’deki gibi kaygı yükselten mutand olmadığını bildirdi.
NEDEN 14’TEN 28 GÜNE ÇIKARILDI?
Bu aşamada Prof. Dr. Akın ile birlikte aşı çalışmalarının koordinasyonunu yürüten ekipten Prof. Dr. Serhat Ünal’a bir başka soruyu yönelttim.
Aşı çalışmaları başladığında gönüllü denek olanlara ikinci doz aşı 14 gün sonra yapıldı.
Ancak Bakan Koca son Bilim Kurulu toplantısı sonrası iki doz aşı arasındaki sürenin 28 gün olacağını bildirdi.
Faz-3 çalışmaları sırasında neredeyse bütün ülkelerde 14 gün olarak uygulanan süre neden bir o kadar, 14 gün daha arttırıldı?
Prof. Dr. Akın, “Bir başka şekilde uygulayanlar da var...” var diye söze girdi, Belçika’nın ülkenin tamamına ilk doz yapılıp tamamlandıktan sonra ikinci doza geçileceğini açıkladığını anımsattı.
Aslında bu konu sadece Belçika’da değil, son günlerde İngiltere’de de gündemde...
BioNTech’in geliştirdiği aşının tek dozu madem %65 koruma sağlıyorsa bu durumda tek doz yapalım, toplumun daha geniş kesimlerini korumuş oluruz bakışı şu aşamada ciddi tartışma konusu...
ÜÇ HAFTA TARTIŞMA SONRASI
Prof. Dr. Akın 28 güne çıkarılması konusunu Bilim Kurulu’nda 3 toplantı tartıştıklarını, sonuçta antikor seviyesinin 28 günde daha yukarı çıktığı görüldüğü için süreyi bu kadar geriye çektiklerini bildirdi.
Aktardığına göre Aile Sağlık Merkezlerinde aşının yapılmasına muhtemelen 15 Ocak tarihi sonrası başlanacak.
Çünkü bu süre içinde gelen 3 milyon aşıdan alınan örnekler incelemeye tabi tutuluyor.
Onay alınması için de en az 14 gün süreye ihtiyaç duyulduğunu belirten Prof. Dr. Levent Akın, bu kapsamda ikinci doz aşının yapılmasının da Şubat ortalarına denk geleceğini, bu sürede Çin ile yapılan anlaşma gereği daha fazla sayıda aşıya da ulaşılmış olunacağına vurgu yaptı.
KORUMA TEK DOZDA %87, İKİNCİ DOZLA %93’E ÇIKTI
Aşı çalışmalarını baştan beri ülke genelinde takip eden Prof. Dr. Serhat Ünal aşı çalışmaları devam ederken yapılan acil kullanım onayı kapsamında yapılan değerlendirme sonucunda aşı olanlardaki koruma seviyesinin gittikçe arttığına tanıklık ettiklerini söyledi.
YÜZDE 86-87 SEVİYESİNDE
Gönüllülere aşı yapılmaya devam ettiği için değerlerin sürekli değiştiğini anımsatan Prof. Dr. Ünal, son değerlendirme kapsamında aşının koruma gücünün %93’e çıktığını belirtti.
Bunun ilk 14 gündeki korumasının da %86-87 seviyesinde olduğuna vurgu yaptı.
Ancak sağlık çalışanlarının korunmasının çok daha önemli olduğunu, riski en yüksek olan bu kesim ile 65 yaş üstüne aşının hemen uygulanmasında fayda gördüğünün de altını çizdi.
ANTİKÖR SEVİYESİ 28’DE YÜKSELİYOR
Prof. Dr. Serhan Ünal, buna karşın aşının ilk dozunun yapılmasından 28 gün geçtiğinde bedendeki antikor seviyesinin 4 güne göre çok daha yüksek olduğunun görüldüğünü belirtti.
Hatta aşıya daha fazla sayıda ulaşılması halinde sağlık personelinin belirli bir süre sonra üçüncü doz aşı yapılmasının yararlı olacağını da belirtti.
Prof. Dr. Ünal’ın sözleri aslında son dönem başta İngiltere ve Belçika olmak üzere bir çok batılı ülkede tartışılıyor.
Yukarıda da belirttiğim gibi soru çok açık:
“Aşı tak doz yapılınca %65, ikinci dozla %96 koruma sağlıyor. Daha çok kişiye tek doz ile daha az koruma mı, yoksa daha az kişiye iki dozla daha çok koruma mı?”
İngiltere ikinci yola doğru gidiyor...
GÜNDE KAÇ KİŞİ AŞILANACAK?
Bu aşamada Halk Sağlığı uzmanı olması dolayısıyla Prof. Akın’a bir günde kaç kişiye aşı yapılabileceğini sordum.
Aktardığına göre, Türkiye’nin aşı yapma kapasitesi zorlandığında 2 milyona kadar çıkabiliyormuş.
Ancak aşı olacakların sosyal mesafesi de dikkate alındığında bu sayıya çıkmanın olanaksızlığına Prof. Dr. Akın da vurgu yaptı ve ortalama bir ile 1.5 milyon kişiye yapılabileceğini bildirdi.
Bunun için planlama da yapılmış.
Normalde bir aşının yapılması ortalama 3,5 dakika almış.
Aşı olanların herhangi bir alerji veya olumsuz semptoma karşı gözlem altında tutulmaları gerektiği için yarım saat kadar da beklemeleri gerekiyor.
EL SUYUYLA DEĞİRMEN DÖNMEZ
Prof. Dr. Akın’ın hesabına göre bu durumda aşı merkezlerinde iki saat içinde 6 kişi beklemeye başlar.
O nedenle aşının her kişiye 10 dakika ara ile yapılması planlanmış bunun yığılmanın önüne geçmek için en iyi yöntem olduğu kararına varılmış.
Bu durumda gelecek olanlar da dikkate alındığında aşıdan hiç bir fire verilmez ise Mart sonuna kadar 25 milyonun aşılanması olası.
Ancak Almanya’da görüldüğü gibi bazı sorunlarla karşılaşılması da muhtemel...
Bir de Çin’de hafiften kendini gösteren salgının yeniden yükselmesi nedeniyle gelmesinde sorunla karşılaşılması da eklenirse, en iyi umut yine kendi üreteceğimiz aşıda görülüyor...
Umarım Prof. Dr. Özdağrendeli'nin Erciyes Üniversitesi'ndeki aşı çalışmasının Faz-2 çalışmasına bu ay ortasında başlanabilir.
Aşıyı üretecek fabrikanın GMP belgesi ve denek olacakların sağlık taraması bu süre içinde sonuçlanır ve Nisan’da Faz-3 aşamasına geçilir...
Yoksa dünyanın aşıya bu denli çok ihtiyaç duyduğu bir süreçte sıkıntılar daha da artar...
Atalarımızın dediği gibi, “(başkasının) el suyuyla değirmen dönmez...”
Yazarlar
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.08.2021
26.07.2021
21.07.2021
13.07.2021
28.06.2021
15.05.2021
12.05.2021
11.05.2021
3.05.2021
28.04.2021