Murat AKSOY

Erdoğan’ın başkanlık yolunda 4 hedefi
6.02.2016
1315

 AKP’de uzun süredir alttan alta devam eden Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu arasındaki gerilim önceki gün sona erdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi iradesiyle AKP Genel Başkanı olarak tayin edilen Davutoğlu, yine aynı iradenin isteğiyle görevi 22 Mayıs’ta devredecek.

Bunun Cumhurbaşkanı eliyle “sivil darbe” olduğu açıktır.

Oysa Davutoğlu, göreve geldiğinden bu yana kendinden emin biçimde “başkanlık” ve “başbakancılık” oynadı. Bütün bu süreçte son sözü hep Cumhurbaşkanı Erdoğan söyledi.

Sadece bu tablo bile, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’nin  “cumhurbaşkanı”ndan çok AKP ve AKP’lilerin cumhurbaşkanı olduğunu gösteriyor.

Davutoğlu’nun genel başkanlık ve başbakanlık sürecinde pek çok konuda görüş ayrılığına rağmen daima Erdoğan’a uyum gösterdi.

Çünkü Davutoğlu aday gösterildiği günden bu yana olan/olabilecek her şeyi bilerek, Erdoğan vesayetini kabul ederek önce AKP Genel Başkanı sonra başbakan oldu.

Her şeye rağmen Davutoğlu, genel başkan ve başbakan olarak her fırsatta kendi özgünlüğünü politikalarına, söylemlerine yansıtmak istedi.

Bu yüzden kamuoyuna yansıyan ve yansımayan pek çok konuda Erdoğan ile ters düştü.

Dört bakanın Yüce Divan’a gönderilmesi olmak üzere, yolsuzluklar, şeffaflık yasası, ekonomi yönetimi, AB ve dünya ile ilişkiler bağlamında düşünce ve ifade özgürlüğü, Can Dündar ve Erdem Gül ile akademisyenlerin tutuklu yargılanmaması ve en önemlisi de Kürt sorununun çözümü ve terör tanımı konularında Erdoğan’dan farklı yerde durdu.

Dış politika konusunda aynı yerde durdular.

Ancak ikili arasındaki esas kopuş “başkanlık” konusunda oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 Kasım 2015 seçiminden sonra başkanlık konusunda takvimi hızlandırmak konusunda ısrarcı oldu. Davutoğlu ise buna mesafeli durdu.

Örneğin, Meclis’te oluşturulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu (AUK) Erdoğan açısından zaman kaybı ama tüketilmesi gereken bir aşamaydı.

CHP, Uzlaşma Komisyonu’ndan çekilince buna en çok sevinen Erdoğan olmuştur.

Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanı olan hukukçu Mehmet Uçum başkanlığında oluşturan komisyon, başkanlık ekseninde bir anayasa yazdığı kulislerde biliniyor.

Erdoğan’ın başkanlıktaki bu ısrarının tek nedeni, siyaseten hiç bir siyasi risk almamasıdır. Bunun için partide de tek belirleyen olmak istemektedir.

Bugün, Davutoğlu gibi aynı gelenekten gelen birine bile tahammülü olmayan bir arzu ve hırsla karşı karşıyayız.

Nihai hedef dokunulmazlık
Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlık hayali yolunda bugün dört hedefi var.

1. Kendisine tam biat edecek bir emanetçi –ki bunun için en güçlü aday Bekir Bozdağ olacak- seçmek

2. MHP’deki kongrenin gerçekleşmemesi ve Bahçeli’nin görevde kalmasını sağlamak.

3. Dokunulmazlıkların kaldırılması ve HDP Eş Başkanları başta olmak üzere bazı CHP’li milletvekilleri hukuk karşısına çıkarmak.

4. Sonuncu olarak sonbaharda –muhtemelen Ekim ayında- erken/baskın seçim yapmak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın erken/baskın seçimden beklentisi, hem MHP hem de HDP’nin baraj altında kalarak AKP ve CHP’den oluşan iki partili bir Meclis kompozisyonudur.

Son hedefi ise hazırlattığı başkanlık eksenli anayasanın iki partili Meclis’te AKP oyları ile kabul edilmesidir.

Unutmayalım ki, başkanlık, Erdoğan için sadece bir siyasi sistem değil kendisi için ebedi dokunulmazlık kazanmaktır.

Ve Erdoğan’ın nihai hedefi de budur.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar