Murat AKSOY
Geçtiğimiz günlerde 2019-2021 dönemini kapsayan eski adıyla Orta Vadeli Program (OVP), yeni adıyla Yeni Ekonomik Programı (YEP) onaylandı.
Onaylanan yeni programda dikkat çeken iki bütçe var. Biri yüzde 34.3 bütçe artışı ile Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB), diğeri ise bütçesi yüzde 56 azalan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı.
DİB’in, 7.7 milyar olan 2018 bütçesi, 2019 için 10.4 milyar, 2020 yılında 11.9 milyar ve 2021 yılında da 13.1 milyar liraya yükseldi.
DİB bütçesiyle, içinde bakanlıkların da olduğu 29 genel bütçeli idareden daha büyük.
ARTIŞ PERSONEL ALIMI İÇİN Mİ?
Burada ilginç ayrıntı ise bütçe verilerinde. Buna göre göre DİB’in önümüzdeki yıl ödeneklerdeki en büyük artış personel harcamalarında olacak.
Genel bütçede personel giderlerinin 2019'da yüzde 17 artması planlanırken; DİB’in personel bütçesi yüzde 36.5 artarak 6.2 milyardan 8.5 milyara çıkıyor. Bu artış, akla ya DİB’in personel sayısının artacağını ya da maaşların ciddi biçimde artacağını getiriyor. İlkinin daha olası olduğunu not edelim.
DİB’nın bütçesi böylesine yüksek oranda artarken bazı bakanlıkların bütçelerinde yarıya yakın azalma oldu. Bütçesi en çok azalan iki bakanlıktan birisi Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı.
TERCİH BİLİMDEN YANA DEĞİL
Türkiye’nin içinden geçtiği ekonomik krizi ve katma değer üreten ürünlerin azlığını düşündüğümüzde; bu alanda öncülük yapması gereken ilgili bakanlığın bütçesinin artmasını beklerken yüzde 56 gibi yüksek orandan azalması kuşkusuz düşündürücü.
DİB bütçesi 7.7 milyardan 10.4 milyara çıkarken; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın bütçesi 5.7 milyardan 2.5 milyara düşürüldü.
Kısaca bize söylenen şu, başımıza yeni “icat” çıkarmayın.
Oysa Türkiye’nin ekonomik olarak hedeflediği üst lige çıkması bilimden, teknolojiden yani yeni icat/lar/dan geçiyor.
Bütçe rakamları bize tercih edilenin bilim ve teknoloji olmadığını söylüyor.
HEM BÜYÜDÜ HEM DE GÖRÜNÜR OLDU
O zaman şu soruyu soralım; neden bilime, teknolojiye ayrılan bütçe azalırken, diyanete ayrılan bütçe artıyor?
Varlığı ile eskiden bu yana, devletin farklı toplumsal kesimlere eşit mesafede durması olan “laikliğin” önünde en büyük kurumsal engel olan DİB, küçülmek yerine neden giderek büyüyor ve gündelik hayatın her alanında görünür oluyor, toplumsal etki alanını sürekli arttırıyor?
Elbette bunun siyasi bir tercih olduğu açık.
Bu tercihte DİB’nın, siyasi iktidarın hedeflediği ve adım adım uyguladığı toplumsal mühendislik programının en önemli ideolojik aracı olmasının önemli rolü var.
DİB eskiden var olan rolünü, bu kez siyasi iktidarın ‘Yeni Türkiye’sinde gönüllü olarak üstlendi.
YENİ MAKBUL VATANDAŞLIK
Hedeflenen bu toplumsal mühendisliğin temeli, sınırlarının yine iktidar bloku tarafından çizildiği yeni bir “kamusal alan” ve “makbul vatandaş” tanımından geçiyor.
Bu yeni kamusal alan, siyasetten sanata, bürokrasiden kültüre, ekonomiden edebiyata gündelik hayatın her alanına kimlerin girebileceğinin yani kimlerin makbul vatandaş olduğunun da sınırının çizilmesi anlamına geliyor.
Bu toplumsal projenin makul vatandaşları, büyük ölçüde partililiği “üst kimlik” olarak kabul edenlerden oluşuyor.
Bunun içindir ki, tüm farklılıklar “ötekileştiriliyor”.
Böylece karşımıza yeni makbul vatandaşların “her şey olabildiği”, ötekileştirilenlerin ise “hiç bir şey olamadığı” yeni bir Türkiye çıkıyor.
İSLAMIN DEVLETLEŞTİRİLEMESİ
İşte DİB, bu toplumsal projenin en önemli ideolojik taşıyıcı aracıdır. İktidar, “doğru din yorumunu”, kendilerine yakın fetva makamlarından alırken, bu fetvaları DİB üzerinden sistematik hale getirip topluma empoze etmektedir.
Dinin “doğru yorumunun” devlet tekeline alınmakla kalmayıp, özel alanda topluma empoze edilmesi, sivil nosyonunun yok olup İslam’ın devletleştirilmesi tehlikesini de yaratmaktadır.
Bütçesi, personeli, kamusal görünürlüğü ve etkisi sürekli artan DİB’nın devlet açısından temel fonksiyonu tam da bu.
Siyasi iktidar toplumsal meşruiyetini her alanda var ettiği “organik” kişi ve kurumlarla sürdürüyor. DİB de bu “organik” kurumların en önemlilerinden biri.
Bu yüzden DİB, başında kim olursa olsun dini bir kurumu değil siyasi bir ideolojiyi temsil etmektedir.
Bilime değil diyanete bütçe verilmesinin temel nedenlerinden birisi de kuşkusuz budur.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.02.2019
23.11.2018
20.11.2018
16.11.2018
13.11.2018
10.11.2018
6.01.2018
3.01.2018
30.10.2018
26.10.2018