Murat AKSOY
Bir önceki yazıda, Türkiye'de siyasi partilerin ideolojik farklılıklarına değinmiş ve siyasi yelpazedeki yerlerinin ne olduğunu analiz etmeye çalışmıştım.
Hatırlatmam gerekirse;
i) Batı'da partileri konumlamada işlevsel olan "sağ-sol" ayrımının Türkiye'de işlevsel olmadığını,
ii) Türkiye için "statüko-değişim" ekseninin daha açıklayıcı olduğunu,
iii) 2000'li yıllara kadar Türkiye'de toplumu, toplumsal talepleri temsil eden kurumsallaşmış parti/ler olmadığı için "Siyaset"in de olmadığını,
iv) Türkiye'nin siyaset ile büyük ölçüde AK Parti ile tanıştığını ve AK Parti'nin de makro düzeyde sürdürdüğü politikalar ile değişimci olduğunu,
v) Siyasi partilerin siyasal konumlarının farklılaşmasının ancak onların "değişim" tarafına geçmeleri ile yani toplumu referans alan siyaseti savundukları zaman gerçekleşeceğini,
vi) AK Parti'ye siyaseten rakip olmanın ilk şartının ise onunla aynı düzleme yani statüko-değişim aksında değişimci olmakla başlayabileceğini ve
vii) AK Parti'nin son zamanlardaki açıklamalarının muhafazakâr/sağ parti söylemi olduğunu ve bu söylemin ancak sağ-sol aksında anlaşılabileceğini ifade etmeye çalıştım.
Bu yazı üzerine her zaman olduğu gibi gelen eleştiriler, "Neden AK Parti'yi hiç eleştirmiyorsun" ve "CHP'den ne istiyorsun?" ekseninde oldu.
Siyaseten kendimi solda, demokrat olarak tanımlayan biri olarak kendini muhafazakâr-demokrat tanımlayan AK Parti'yi ancak siyaseten eleştirebilirim ve son yazımda kürtaj, sezaryen konularında farklı yerde durduğumu yazdım. Ve bu konularda kısıtlayıcı bir düzenlemenin de otoriter zihniyete denk geleceğini yazdım.
O yazıda özel olarak CHP'yi eleştirmedim. Ama bugün Türkiye'nin yaşadıklarında, CHP'nin sadece geçmişi ile değil son iki yıllık Kılıçdaroğlu yönetimi ile de büyük bir sorumluluğunun olduğunu düşünüyorum.
Eğer Türkiye'de siyaset normalleşecekse bunda artık AK Parti'den çok diğer partilerin daha çok sorumluluğu olacağı için özellikle bu partilerden CHP'yi eleştiriyorum.
CHP YA DÖNÜŞMELİ YA DA KAPANMALI
Hatta daha açık söyleyeyim; CHP'nin bugün yapması gereken özeleştiri ve geçmişe mesafe alma konularında bir adım atmadıkça, CHP'nin kapanmasının ya da marjinalleşmesinin Türkiye'nin normalleşmesinin olmazsa olmazı görüyorum.
CHP'nin tarihselliği (yaşı) ve örgütlülüğü, soldaki alternatif arayışlarının en büyük handikapıdır. Çevremde pek çok insan biliyorum ki, yeni parti yerine hala "Acaba CHP dönüşür mü?" diye en ufak bir kıpırdanmada yelkeni CHP'ye açıyor. Yakın geçmişte alternatif arayış olan "10 Aralık Hareketi" bugün Kılıçdaroğlu CHP'sinde.
Gündelik tartışmalara bakıldığında AK Parti'ye yönelk bu kadar eleştiriye rağmen bunun anketlere yansımaması, CHP'nin AK Parti karşısında siyasal bir güç, bir muhalafet partisi olamamasının temel sebebi iki partinin farklı siyasal düzlemde siyaset yapmalarıdır. Bu temel fark ortadan kalkmadığı sürece CHP'nin (ve ya başka partilerin) AK Parti'ye siyaseten rakip olmaları, onu sandıkta yenebilmeleri mümkün değildir.
AK Parti siyasetin meşruiyetini toplumdan alırken, CHP, hala bu meşruiyeti devlette, devletin bekasından alıyor. Yani CHP'nin hala eski Türkiye'nin statükosundan yanadır.
Oysa AK Parti makro düzeyde değişimi temsil ettiği ölçüde mikro düzeyde sağ-sol ekseninde siyaset yapmaktadır.
Bugün CHP, AK Parti karşısında ciddi muhalif görüşleri ifade ediyor. Kürt sorununu çözme konusunda siyaset geliştiriyor, sendikal hakları savunuyor, temel hak ve özgürlüklerden dem vuruyor. Ama bunların hiç biri CHP'yi siyaseten AK Parti'ye rakip yapmaya yetmiyor. Çünkü bu politikaları savunan parti, en temelde meşruiyetini toplumdan değil, devlette arıyor. Devletin partisi olmayı erdem sayıyor.
CHP'nin bugün yapması gereken tek şey var; kendisini statükodan değişme taşıyacak fikirsel bir yenilenme. Bunun iki yolu var, geçmişe mesafe alan özeleştirel yaklaşım ve reddi miras. CHP'nin temel meselesi kısa vadede Kürt sorunu, özgürlükler vs. değil bu olmalı.
Toplumu/bireyi referans almayan bir siyasi parti ne kadar özgürlükleri savunsa da, Kürt sorununun çözümünde iddialı öneriler hazırlasa da; devleti savunduğu, statükodan yana olduğu sürece hem inadırıcı olmaz hem de toplum tarafından ciddiye alınmaz. Başbakan CHP'ye boşuna teşekkür ediyor sanmayın.
Kısaca CHP'nin ilk işi kendini masanın üstüne koymak ve kendine mesafe almak olmalıdır.
Bu çaba elbette maliyeti olan ve yapıldığında da partiyi küçültebilecek (ama sonra büyütecek) bir süreç olduğu aşikardır. Ama bu, aynı zamanda AK Parti'ye rakip olmanın da tek yoludur.
Şimdi bir daha düşünün; bu şartlarda AK Parti'yi eleştirmek siyaseten ne kadar anlamlı?
Not: Birkaç gündür başta sosyal medyada olmak üzere Ali Akel'in gazeteyle yollarının ayrılmasından kendine "kahramanlık" çıkaran ve Yeni Şafak'ı anti-demokratik bulanları hayretle izliyorum. Yeni Şafak'ı sadece son olayla anan ve görmek istedikleri yere koyanlar büyük bir yanılgı içindeler. Çünkü Yeni Şafak herkesin düşüncesini özgürce yazabildiği, Türkiye'nin zor zamanlarında dik durmuş, işten atılan pek çok yazara köşe açmış, sahipleri zor zamanlarda en küçüğünden en büyüğüne işkenceden geçmiş bir gazete.
Farklı kimliğime rağmen parçası olduğum, demokrasi ortak paydasında buluştuğum ve "Türkiye gibi" gördüğüm Yeni Şafak'ta olmaktan mutluyum.
Elbette Ali Akel'in bir an önce gazetemize geri dönmesini arzu ediyorum. Kendi gazetelerinde ulaştırmasından muhabirine, editöründen yazarına işten çıkarmalar karşısında susanların bugün hem Akel'i hem de Yeni Şafak'ı kullanmalarına tahammül edemiyorum.
Bu konuda ahkam kesenler şunu unutmasın; Herkesin defteri ayrı ayrı tutuluyor. twitter:@murataksoy
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.02.2019
23.11.2018
20.11.2018
16.11.2018
13.11.2018
10.11.2018
6.01.2018
3.01.2018
30.10.2018
26.10.2018