Mustafa Karaalioğlu
Ekonomide kriz üzerine yapılan konuşmalarda, analizlerde ve tahminlerde altına imza atılacak birinci cümle “Türkiye’nin çözülemeyecek sorunu olmadığı”tespitidir. İstenirse ve gerekenler yapılırsa bugün içine düşüğümüz duruma ve benzer risklere mahkum olmayız. Ya da her an başımıza bir sıkıntı gelebileceği stresinden kurtuluruz. Tespit kesinlikle doğrudur…
Buradan anlaşılacak şey nedir peki?
Türkiye isterse dünyanın teknoloji devi yahut da finans zengini olabilir mi? Ya da dünyanın finans güçlerinden biri olabilir mi? Veya bölgenin finansal rezerv merkezi?
İstersek her sorunu çözeriz demek bunlar da değildir elbette. “İstemek” sadece gerçekçi olanı istemek ve buna göre planlama yapmak demektir. Sanayi üretimi, dijital kapasitesi, patent sayısı, doğal kaynakları ve eğitim kalitesi belli bir ülkenin hedefleri de buna uygun olmalıdır. Dün açıklanan ekonomik plan da esasında bu gerçeği kabul eden ve yüksek büyüme yerine gereken büyümeyi garanti etmeye çalışan, mütevazı bir hedefler programıdır. Geçmişe kıyasla daha düşük büyümeye odaklanan, tabiatı gereği işsizliği göze alan ve neticede enflasyonu kontrol altına almayı hedefleyen bir program. Büyüme, işsizlik, ve enflasyondaki iddiasız sayılabilecek hedefleri gerçekleşecek olursa bile Türkiye için başarı olarak kabul edilmelidir. Gerçeği kabul eden bir yaklaşımın varlığı hissediliyor.
***
Başa dönelim… Türkiye’nin çözülemeyecek sorunu olduğu tezi neden ve hangi şartlarda doğrudur, buna bakalım. Bakalım ki hem içinde bulunduğumuz sıkıntı ve hem de yakın gelecek için yapılabilecekleri değerlendirebilelim.
Sorunları gayet tabii çözülür çünkü Türkiye zaten bu yolu daha önce başarıyla geçti. Nasıl yapılacağını çok iyi biliyor. Dün söylendiği gibi, herkes ekonominin 2002-2013 arasında yazdığı öykünün başarısını takdir ediyor. 11 yıllık bu süre, Türkiye’nin demokratikleşme yolunda hızlı adımlar attığı, hukuk zemininin güçlendirdiği, dünyayla aynı dili konuştuğu ve serbest piyasa ekonomisi konusunda şüphe uyandırmadığı bir dönemi ifade eder. Aynı zamanda Avrupa Birliği sürecinde aktif olunan, uluslararası sistemde ağırlık kazanılan bir dönemdir. Aralıksız bir istikrar döneminin meyveleri akıllıca toplanmış, istişare ve ortak akıl başarılı şekilde işletilmiştir. Daha fazla elin taşın altına girdiği, daha fazla aklın ve fikrin sisteme katıldığı bir politik bütünlük tesis edilmiştir. İşler böyle yürütülünce başarı gelir ve isterseniz dünya size karşı olsun ya da dış güçler karanlık planlar yapsın hiçbir işe yaramaz. Nitekim 2002,2003,2004,2005 hatta 2010 Türkiye’si bugünkünden daha zayıftı ve karanlık plan yapmak isteyenler için daha müsaitti… Ama doğrular yapıldığı için o dönemde başımıza bir sıkıntı geldiğinde, aklımıza dış güçler gelmiyordu.
Unutmayalım, ekonomi yönetimi sadece ekonomi yönetimi değildir… Ekonomide atılacak her adımın hukuk ve demokrasi ortamıyla, dünyayla ilişkilerle doğrudan bağlantısı vardır. Sadece ekonomi bakanlıkları ve ekonomiyle ilgili kurumların koordinasyonu değil, gündelik hayata tekabül eden bütün ünitelerin uyumu sağlanırsa ekonomi de istikametini bulur.
Bu kadar tecrübeye sahip bir ülkenin de gerekin yapmaması, doğru olandan kaçınması mümkün değildir.
Yazarlar
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
2.08.2025
21.07.2025
17.07.2025
14.07.2025
13.07.2025
26.06.2025
23.06.2025
21.06.2025
8.06.2025