Mustafa Karaalioğlu
Eğer, SDG’nin silahsızlanması ve Suriye Ordusu içinde erimesi çözüm sürecinin olmazsa olmaz bir şartıysa süreç iyi gitmiyor demektir. Çünkü, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın son Şam ziyaretinde yaptığı açıklamaya göre SDG’nin silahsızlanmaya -ya da birliklerini dağıtmaya- niyeti yok. Fidan, daha ilerisini de söyledi… Türkiye kamuoyunun bam teli sayılacak bir noktayı, SDG-İsrail ilişkisini işaret etti. Sözleri şöyle:
"Maalesef, SDG'nin çok fazla ilerleme kaydetmeye niyeti olmadığını görüyoruz. Burada tabii bunun sebepleri üzerinde de konuştuk. Orada SDG'nin belli faaliyetlerini İsrail ile koordinasyon içerisinde götürüyor olması gerçeği, aslında Şam ile yürütülen görüşmelerde de şu anda büyük bir engel teşkil etmektedir."
Bakan’ın bu sözlerini bir yerinde inceleme, tespit ve rapor olarak değerlendirecek olursak, çözüm sürecinin en önemli şartlarından birinin yerine gelmediğini hükmedebiliriz.
Sadece Fidan değil, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler de aynı şartın altını çiziyor. Hatta, çözüm sürecinin en istekli kanadı MHP de uzun süreden sonra SDG şartını dile getirmeye başladı.
Buna rağmen özellikle Hakan Fidan eleştirilerin hedefinde. Çözüm sürecini baltalamakla itham ediliyor. Kendi partisinden (Ensarioğlu) ve DEM’den (Çandar) gelen sert sözlere muhatap oldu. Fidan’ın çözüm sürecine veya bu şekilde yapılacak bir çözüme pek iyimser bakmadığı sır değil ama bunun kendi adına mı yoksa Cumhurbaşkanı namına mı yaptığı merak konusuydu. Bu merakı da AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik giderdi:
“Sayın Cumhurbaşkanımızın devletimizin başı olarak çizdiği dış politika çizgisi hem kabinedeki bütün arkadaşlarımız tarafından, hem de partimiz tarafından aynen takip edilmektedir. Bu çerçevede, SDG konusunda da bakanlarımız ve parti yetkililerimiz arasında herhangi bir görüş ayrılığı yoktur. Dışişleri Bakanımızın açıklamaları da Sayın Cumhurbaşkanımızın iradesinin neticesidir. Milli Savunma Bakanımızın ifadeleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı’nın yürüttüğü faaliyetler de aynı iradenin ve aynı çerçevenin içerisindedir. Sonuç olarak, hepimiz aynı entegre stratejinin farklı alanlardaki faaliyetlerini icra ediyoruz.”
Mesele anlaşıldı... Şahinler de güvercinler de Cumhurbaşkanı’nın bilgisi dahilinde icra-i siyaset ediyormuş. Fidan’ın omuzundaki yük de kalkmıştır artık.
Buraya kadar yine de durum izah edilebilir ancak, “entegre strateji” lafı bir hayli sorunludur. Türkiye’nin tartışmasız en önemli ve en can yakıcı meselesinde “iyi polis/kötü polis stratejisi” izleniyorsa bu endişe vericidir. Ya çözüm iradesi zayıftır ya da bu kadar tecrübeden sonra hala nasıl çözüm yapacağımızı bilmiyoruz demektir. Bir yandan çözüm sürecinin önemi ve gereğini tekrarlamak, öte yandan da Suriye dosyasındaki sıkıntıları arka plan ve diplomatik yollar yerine kamuoyunda sürece dair şüphe uyandıracak tarzda dile getirmek iyi bir strateji değildir. Çözüm sürecinin en kritik eşiği toplumun sürece dair iyi hisler beslemesidir. Böyle yapmak iyi hisleri değil endişeyi artırır. Zira 2015’te başarısızlıkla biten süreçten zihinlerde kalan tortu da böyle bir şeydi, unutmayalım.
Bu kez artık çok fazla mesafe alınmış durumdadır. Çözüm süreci başarıyla tamamlanmak zorundadır. Elbette “Ne pahasına olursa olsun” değil ama “ne kadar mesai gerekiyorsa gereksin” başarmak zorundayız. SDG ya da başka faktörler problem olabilir. Bunun üstesinden gelmenin yolu açıktan şikayetçi olmak değildir. PKK’yı da SDG’yi de müzakere hattında tutmak Türkiye’nin görevidir. Çünkü terörü geride bırakmak ve Kürt meselesinin halletmek herkesten önce bizim için gereklidir.
“Entegre strateji” her neyse bunun daha dinamik ve kamuoyunu motive edici taraflarını görelim artık.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYastık altında 705 milyar dolar 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİIŞİD tehdidi SDG'yi kıymete bindirir mi? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci milletin hakemliğinde yürür mü? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciGelir bozukluğunda görülmeyen iki ayrıntı 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanDindar nesil hikayemiz ya da sosyolojinin yeni haritaları 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAUmut Hakkı’nı Savunmak, Barışı Savunmaktır... 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURBizi esas ilgilendiren çarpık ilişkiler… 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKİsrail ve Kürtler: Mümkün mü? 24.12.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2025
20.12.2025
13.12.2025
8.12.2025
1.12.2025
27.11.2025
24.11.2025
22.11.2025
17.11.2025
15.11.2025