Nevzat CİNGİRT

Bazı Şeylerin Zaman Aşımı Yoktur…
20.12.2025
17

Bazı tarihler vardır…

Takvim yaprağında sıradan bir gün gibi durur ama insanın yüreğinde derin bir iz bırakır.

Silinmez.

Unutulmaz.

20 Aralık 2024 Cuma…

Düzce yerel basın tarihine kazınmış günlerden biridir.

Geçen yıl tam da bu günlerde,

yalnızca gazetecilik yaptığımız için,

sadece kamuoyunu bilgilendirdiğimiz için

kapımıza mühür vuruldu.

Bir binaya değil yalnızca…

Bir emeğe,

bir meslek onuruna,

bir kaleme…

Günlerce sokakta gazetecilik yaptık.

Parklarda, çay ocaklarının önünde…

Soğukta, ayakta,

bazen sessiz bakışların gölgesinde.

Ama başımız dikti…

Çünkü meslek onurumuzu ayaklar altına aldırmamaya kararlıydık.

Yanı başımızda dost bildiklerimizin sessizliği içimizi burksa da,

memleketin dört bir yanından gelen dayanışma mesajları içimizi ısıttı.

O günlerde bir kez daha anladık ki;

gazetecilik yalnızca haber yazmak değildir,

aynı zamanda yalnız bırakılmamaktır.

Neden bunları hatırlatıyorum?

Çünkü bundan tam bir yıl önce,

20 Aralık 2024 Cuma günü,

Düzce Belediyesi zabıta ekipleri,

Belediye Başkanı Faruk Özlü’nün talimatıyla

Oxijen Medya’nın kapısına

“çalışma ruhsatı yok” gerekçesiyle mühür vurdu.

Kâğıt üzerinde bakıldığında,

sıradan bir idari işlem gibi sunuldu.

Oysa gerçek bambaşkaydı.

Bu mesele, basit bir ruhsat tartışmasının çok ötesindeydi.

Oxijen Medya;

Düzce’de 3,

Sakarya’da 1,

Kocaeli’de 2 günlük gazete,

7 haber sitesi ile,

bir internet televizyonunu bünyesinde barındıran

ve onlarca çalışanı olan büyük bir medya grubu..

Ve bu kararın hemen öncesinde,

kamuoyunu yakından ilgilendiren bir ihaleye dair

usulsüzlük iddialarını haberleştirmiştik.

İşte tam da bu yüzden şu soruyu sormak zorundayız:

Bu mühür bir binaya mı vuruldu,

yoksa halkın haber alma hakkına mı?

Üstelik ortada son derece açık bir hukuki gerçek vardı.

Gazetelerin ve süreli yayınların çalışma usulleri,

belediyelerin değil;

Basın Savcılığı’nın ve yargının yetki alanında olmasına rağmen.

5187 sayılı Basın Kanunu’nda açıkça yazmasına rağmen…

“Basın faaliyetleri, idari makamların keyfi tasarrufuna bırakılamaz.

Belediyelerin,

‘ruhsat yok’ iddiasıyla

bir basın kuruluşunu mühürleme yetkisi yoktur.”

Bu, yalnızca basın özgürlüğüne değil,

aynı zamanda yetki sınırlarına da açık bir müdahaleydi.

Evet…

Kendilerini hukukun üstünde görenler

o gün kapımızı mühürledi.

Peki pes ettik mi?

Hayır.

Günlerce sokakta mesleğimizi icra ettik.

Parklarda bekledik.

Ta ki mahkemenin yürütmeyi durdurma kararı verdiği

ve mührün söküldüğü güne kadar.

Peki, bunu yapanların eline ne geçti?

Ne kazandılar?

Biz kalemimizi bıraktık mı?

Mürekkebimiz kurudu mu?

Hayır.

Gördüğümüzü yazmaya,

sormaya,

soruşturmaya devam ettik.

Yapanlar, yaptıklarıyla kaldı.

Evet, bazı şeylerin zaman aşımı yoktur…

Siz unutsanız tarih unutmaz;

tarih unutsa Allah unutmaz.

Bizim hikâyemiz de tam olarak böyle bir hikâye.

Hani derler ya;

“Kurt geçirdiği kışı unutur ama yediği ayazı unutmaz.”

Biz o ayazı unutmadık.

Unutursak kalbimiz kurusun.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar