Nevzat CİNGİRT

Eski tas eski hamam
30.11.2012
5283

 Düzce Valiliği ile Düzce Üniversitesi 4 Aralık 2012 Salı günü, Düzce Üniversitesi Konferans salonunda “ Düzce’nin Çevre Sorunları ve Çözüm Önerileri Çalıştayı “ düzenliyor.

Düzce Valisi Adnan Yılmaz ile Düzce Üniversitesi Rektörü Şerifoğlu imzalı bir günlük çalıştay programında, hava kirliliğinden solunum yetmezliği hastalıklarına, görüntü kirliliği ve çözüm önerilerinden biyolojik çeşitliliği etkileyen çevresel faktörlere, Melen suyu ve havzanın korunmasından deniz suyu kirliliğine, Efteni Gölü ve çevresinin düzenlenmesinden Düzce’deki HES faaliyetlerine kadar Düzce’nin bugününü ve yarınını derinden etkileyecek Düzce Ovası’nın bir bütün olarak çevre sorunları konuşulacak.

Çalıştayda kimler konuşacak?

Düzce Valiliğine bağlı konuyla ilgili il müdürleri, Düzce Üniversitesinden hocalar…

Bu çalıştayda vatandaş ve onun temsilcileri niye yok? Çalıştayda, vatandaşın her gün yaşadığı çevre sorunlarını dile getirecek, çözüm önerilerinde bulunacak onun temsilcisi olan sivil toplum örgütleri niye yok?

Nerede Düzce Çevre Mühendisleri Odası’nın Temsilcileri, nerede Ziraat Mühendisleri Odası…

Çalıştayda tarım ile ilgili sunum var ama ortada ne Ziraat Odası var, ne üreticiler ne de çiftçiler, herhalde dinleyici olarak davet edilecekler. Unutulmamışlarsa tabi.

Çevre kirliliğinin arıcılık üzerine etkileri konuşulacak ama bundan zarar gören veya görecek olan Düzce Arcılar Birliği yöneticileri ile üretici arıcılar ortada yok.

Peki sayın Vali Adnan Yılmaz ile Sayın Rektör Şerifoğlu imzası ile bir araya gelen devlet bürokratlarıyla üniversite hocaları kendi aralarında ne konuşacaklar!?

Ateş düştüğü yeri yakar misali, HES’in darmadağın ettiği Uğur suyu bölgesi ile Gölyaka Aksu Havzasında yaşayan insanlarımızın sorununu dinlemeden, onlara o kürsüde yer açmadan siz hangi problemi çözecek, kimin yarasına merhem olacaksınız?

Bu konferansı Düzenleyen Düzce Valiliği ve Düzce Üniversitesi, Uğur suyunda devam eden HES inşaatlarından ötürü, Düzce Belediyesi içme suyunun bulunduğu Beyköy Beldesindeki su havzasının tehdit altında olduğunu biliyorlar mı?

Mevcut HES inşaatlarından ötürü en ufak bir yağmurda dahi çamur gibi akan Uğur suyundan gelen Düzce içme suyunun, musluklarımızdan temiz akması için Düzce Belediyesi normalin kaç kat üzerinde kloru suya boşaltmak zorunda kalıyor, bundan haberiniz var mı?

Uğur Suyu Havzasına yapılan HES inşaatlarından ötürü Düzce Ovası’nın temiz su ihtiyacı ciddi bir tehdit altıda. Düzce’nin içme suyu ihtiyacı gelecekte nereden ve nasıl karşılanacak? Buna bir cevabınız ya da çözüm öneriniz var mı?

Üniversiteye birkaç kilometre uzaklıkta bulunan Kozluk, Kemerkasım, Nasırlı bölgesindeki dereleri çöle çeviren ve birkaç yıl içinde o bölgeyi tamamıyla yok edecek çevre felaketi günlerdir yerel gazete sayfalarında ortalığa serilmişken, devlet bürokrasisi ile üniversite bürokrasisi, siz, Hangi sorunu tartışacaksınız?  O çevrede yaşayan vatandaşı ya da onların temsilcilerini dinlemeden o havzanın hangi sorununu çözeceksiniz ya da çözüm önerisinde bulunacaksınız?

Hala devlet merkezli bu tür programlarla kendiniz çalıp kendiniz oynama hastalığından bir türlü kurtulamadınız. Dünyanın hızlı bir bilgi networküne ulaştığı günümüzde sivil toplum kuruluşlarını yok sayarak, halkın doğrudan kendisinin karar alma süreçlerine dahil edilmediği programlarla ancak kendinizi aldatırsınız. 15’er dakikalık power point sunumları ile gerçekten Düzce’nin çevre sorunlarını konuşmuşmuş mu olacaksınız. Daha doğalgaz hizmetinin Düzce nüfusunun yüzde kaçına ulaştığı konusunda ortada ufacık net aydınlatıcı bilgi bile yok.

Değerli okurlarımız,

28 Kasım Çarşamba günü yayınladığımız manşet haberimizde Konuralp Beldesine bağlı Kozluk köyündeki çevre felaketini okurlarımıza ayrıntısı ile aktardık. Manşet haberimizin çıktığı gün Öncü TV aynı olayın üzerine giderek çevre felaketinin geldiği boyutu bir kez daha televizyon aracılığı ile Düzce kamuoyu ile paylaştı. Olaya Düzce Manşet Gazetesi sayfalarında yer verdi…

Ancak, bugüne kadar o bölgedeki çevresel felaketin vahim boyutlara gelmesinde ilgisi bulunan Düzce İl Özel İdaresi başta olmak üzere, devletin hiçbir kurumu felaketin boyutlarıyla ilgili kamuoyunu bilgilendirici açıklamada bulunmadı.

O bölgede faaliyet gösteren taş ocağı, yasanın açık hükümlerine rağmen, bir kaya parçası uğruna su havzasını yerle bir ediyor, ağaçları kökünden söküyor, binlerce ton verimli tarım toprağını dere yataklarına dolduruyor, kilometrelerce uzunluktaki o dere yatağında binlerce yıldır süren doğal- yaban hayat bir kazma darbesiyle bu dünyadan göçüp gönderiliyor ama sorumlular gıkını çıkartmıyor. Bu nasıl bir devlet zihniyetidir?

Bugünlerin moda deyimiyle, Ecdat yadigârı bu topraklar,  birilerinin cebine üç kuruş daha fazla girsin diye acımasızca yok edilmesine kimler, ne pahasına, nasıl göz yumuyor?

Yıllardır bu tür resmi, soğuk ve halktan kopuk program ve törenlerden bir sonuç çıkmadığını görmek için bu millet daha kaç yıl bekleyecek.  Milleti kendinizden uzak tutmakla sorunların çözümüne katkınız ancak sunum slâytları ile sınırlı kalır.Kalıyor... Çağın değişimini ve dönüşüm dinamiklerini hala kavrayamayıp direnenler ise tarih çöplüklerinde yerlerini alır, alıyor. Bizden söylemesi...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar