Orhan MİROĞLU
Kolombiya’da demokrasinin gelişmesi, yarım asırdan fazla bir zamandır, derin bir kurumsallaşma/merkezileşme sorunu yaşıyor olsa da, 1950’li yıllardan bu yana, ülkede serbest seçimler yapılıyor ve iktidar gah muhafazakar gah liberal parti arasında el değiştiriyor.
Ama Kolombiya’da iktidar talebi olan silahlı gerilla grupları da var ve bu gruplar, altmış yıldır, Kolombiya’nın bazı bölgelerini kasıp kavuruyor, adam kaçırıyor, haraç alıyor, fidye istiyor, uyuşturucu trafiğini yönetiyor ve iktidar olduğu bölgelerde halka göz açtırmıyor.
Kendinizi korumak ve nispeten rahat yaşayabilmek için bu gruplara ‘vakuna-aşı’ anlamına gelen bir haraç ödemeniz gerekiyor.
Kolombiya’da gerillacılık oyununun hala sonuna gelinmiş değil.
Bu ülkede şiddet, zamanla karşı şiddeti doğurdu. Gerilla gruplarına karşı koyan ise sanıldığı gibi her zaman devlet eliyle örgütlenmiş militer gruplar veya kontr-gerilla grupları değildi.
Şiddet ve baskı, halk arasında öfkeyi büyütüp, bıçak kemiğe dayandığında, ve gerilla örgütleri zalime karşı mücadele eden değil, zalimleşen örgütler haline geldiğinde, halk kendini korumak için, çeşitli çarelere başvuruyordu.
Hikayemiz bu çarelerden birine dairdir ve çok ta öğreticidir.
Kolombiya Devrimci Silahlı Kuvvetleri( FARC), Amalfi isimli bir kentte yaşayan ve mandıracılıkla uğraşan Jesus Castano’yu kaçırdı ve serbest bırakma karşılığında, Kolombiya kırsalında küçük bir servet demek olan 7500 dolar fidye istedi.
Castano’nun ailesi, çiftliği ipotek ederek bu parayı temin etti ve fidyeyi ödedi, ama Jesus Castano’yu kurtaramadı. Oğulları babalarının cesedini, bir ağaca zincirlenmiş halde buldular. Castano’nun oğulları Carlos, Fidel ve Vicentin, babalarının katillerinin peşine düşmek ve FARC’tan hesap sormak için Los Tanqueros adında bir milis grubu kurdular. Bu milis gücü büyüdükçe büyüdü, ve zamanla, FARC’ın, her türlü zarar verdiği insanların sığındığı, silahlanarak saflarında savaştığı güçlü bir örgüte dönüştü.
1997 ye gelindiğinde Castano kardeşlerin liderliğindeki milisler, Kolombiya Birleşik Savunma Kuvvetleri (AUC) adında bir milis örgütü kurmuştular. AUC, ülkenin geniş kesimlerine yayıldı. 2001 de AUC’ nin emrinde 30 bin kişi vardı. AUC o kadar güçlendi ki siyasete yönelmek için stratejik bir karar aldı. Bünyesindeki gruplar toplanıp, ülkeyi yeniden inşa etme çağrısında bulundular ve ortak bir belgeye imza atıp, seçimlere katılacaklarını ilan ettiler.
2002 seçimlerinde Kongrenin yüzde 35’ i, savunma gruplarının kontrol ettiği eyaletlerdeki bölgelerden seçildi.
Savunma gruplarının liderlerinden biri, ‘Bu eyaletlerde vergileri toplayan bizdik, adaleti biz sağlıyorduk, ordu ve bölgenin kontrolü bize aitti, ve siyasete girmek isteyen herkes, oradaki siyasal temsilcilerimiz üstünden gelmek zorundaydı.’ Diyordu.
Siyaset ve toplum üzerinde bu boyutta bir milis hakimiyetinin ekonomik kurumlar ve kamu düzeni üzerindeki etkisini tasavvur etmek zor değildir. AUC’nin yayılması barışçıl bir hadise değildi.Gerçi FARC’la şiddetli bir savaş yürüttüler, ama bu savaşlar, yüz binlerce insanı korkutup yerlerinden etti.
Norveç Mülteci İzleme Konseyine göre, bu iç çatışmalar nedeniyle, Kolombiya nüfusunun 4,5 milyonu göçe zorlanmıştı.
Bu hikaye, aslında ufak tefek değişikliklerle bir Türkiye hikayesi.
Geçmişi bırakalım bir yana, PKK’nin bugün hendek kazdığı il ve ilçelerdeki nüfusun %15’i göçe zorlandı ve yerinden edildi.
Tabi ki, PKK’ye karşı örgütlenmiş bir milis gücü olmadı hiçbir zaman, iyi ki de olmadı. Devlet, 1984 Eruh-Şemdinli baskınından sonra, koruculardan yararlandı, ama PKK’ya karşı mücadelede ‘ikinci bir ortağa’ izin vermedi. Verseydi felaketin boyutları herhalde ikiye katlanır,Türkiye demokrasisi, Kolombiya demokrasisine benzerdi.
Kolombiya’da FARC’la mücadele eden milis güçleri, Belediyelerin gelirlerinin yüzde ellisine el koyuyor, belediyelerin ihalelerinden % 10 pay alıyordu.
Bu ekonomik ve siyasi işleyiş Türkiye’nin bir bölgesinde ve özellikle belediyelerde, yıllardır hüküm sürüyor. Ama kendi kendine örgütlenen milis güçleri eliyle değil, PKK eliyle sürüyor.
Acaba bölge ekonomisinin bu işleyişten kaynaklanan zarar-ziyanı nedir, belediyelere aktarılan kaynaklar halka hizmet olarak yerini buldu mu, araştırılmaya değer doğrusu.
Şehirlerdeki kuşatmalar sona erdiğinde ve kamu düzeni/güvenliği sağlandığında, merkezi işleyişi ve yerel yönetimler yasasını yeniden düşünmek gerekecek.
PKK’nin hakimiyet alanı haline gelen bir bölgede, yerelde demokrasiyi geliştirmenin ve adil bir ekonomik işleyişi hakim kılmanın mümkün olmadığını sanırım yeteri kadar tecrübe etmiş olduk..
Not: Yazı için, Daron Acemoğlu ve James A. Robinson’un kaleme aldığı ‘Ulusların Düşüşü’ (Doğan Yay.) kitabından yararlandım.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.04.2016
13.04.2016
11.04.2016
10.04.2016
8.02.2016
6.02.2016
5.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
30.03.2016