Oya BAYDAR
CİA’den MİT’e, MOSSAD’dan El Muhaberat’a, KGB’den Stasi’ye devletlerin, iktidarların istihbarat teşkilatları, işin doğası gereği her türlü suçun işlendiği, içerde dışarda her türlü komplonun tezgâhlandığı, hukuk dışılığın meşru görüldüğü karanlık yapılardır. Başındakilere haklı olarak biraz korku biraz kuşku ile bakılır, kurumun çalışanları halkın gözünde ve dilinde ajandır. Muhbirlikte, ajanlıkta sıradan vatandaşın kolay kabullenemeyeceği bir ahlâk zaafı, en azından kötücüllük algısı vardır. Bu yüzden de bütün istihbarat örgütleri kendilerini ülkenin, vatanın, devletin yüce çıkarlarının teminatı olarak gösterir; kimi zaman cinayetlere, darbelere uzanan edimlerini millî çıkarlar kalkanının arkasına saklarlar.
Bütün bunları bilirim de, yine de kişilerin insan yanını, zaaflarını, hırslarını, kötülüklerini, iyiliklerini, acılarını, sevinçlerini görmeden, düşünmeden edemem: ister karanlık bir istihbarat kuruluşunun, ister gaddar bir terör örgütünün, isterse de bir faşist diktatörlüğün başında olsun…
Hakan Fidan, AKP’den milletvekili seçilmek için MİT müsteşarlığından istifa ettiğinde, hele de istifasını yorgunluğuyla gerekçelendirdiğinde tanımadığım bu insan üzerine de düşünmüştüm: Bu karara nasıl, neden vardığını, gerçekten yorgun olup olmadığını, kendisiyle hesaplaşıp hesaplaşmadığını… Son dört yılın kasırgaları arasında, (Kürt sorunu, çözüm süreci, Suriye ve Ortadoğu bataklığı, Cemaat yapılanması, 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonları, daha bilmediğimiz neler neler) MİT gibi bir kuruluşun başında, Erdoğan gibi birinin emrinde çalışmak -yorulmak ne kelime- insanı tüketir, hayatından bezdirir.
Fidan AKP’ye alkışlarla katılırken, Başbakan Davutoğlu’ndan gülücüklü iltifatlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan kaşı kalkık teessüfler alırken yorgunluğun, bezginliğin, attığı adımı sürdürüp sürdüremeyeceği ikirciminin bütün izleri okunuyordu yüzünde ve vücut dilinde. Bir yandan, “Oh kurtuldum! Şimdi bakanlığa kadar gidebilecek parlak bir siyasî kariyerin başındayım” ferahlaması, öte yandan belirgin bir tedirginlik…
Erdoğan’ın, Fidan üzerinden Davutoğlu’na haddini bildirme oyunu
Hakan Fidan’ı kendi yolunda gitmeye bırakmadılar; gün gelip devran döndüğünde (burası Türkiye!) herbiri kapsamlı soruşturma kovuşturma konusu olabilecek çeşitli MİT operasyonlarından sıyrılmasına, yenilerinin sorumluluğundan kaçmasına Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Yağma yok!” dedi Erdoğan’ın, “Fidan’a kırgınım, görevinden bana rağmen ayrılmıştır, kırgınlığım sürüyor” mealinde kamuoyunun önünde söylenmiş sözleri; daha önceki “Ona güveniyordum, sırdaşımdı” sözleriyle birleştirildiğinde aslında duygusal bir açıklama değil, örtük bir tehditti. Kendi amaç ve iktidarı uğruna herkesi, her şeyi harcamaktan çekinmeyen, aşırı özgüvene sahip bir karakterin, MİT’in başında bile olsa bir devlet memurunun istifasını böylesine sorun yapması, işin alınganlıktan ibaret olmadığını gösteriyordu.
Tayyip Erdoğan, Hakan Fidan’a diz çöktürme hamlesiyle bir taşla iki kuş vurdu: Davutoğlu’nun; son günlerde atmayı denediği ürkek kişilik gösterme adımlarını Başbakan’ı küçük düşürme pahasına baştan engelledi: “Çizmeyi aşma, burada otorite benim, sen sadece memurumsun, bir daha benim istemediğim hiçbir işe yeltenme” dedi. Bunu da, kendi tabiriyle çok açık ve net olarak, yani kabaca yaptı. Mesaj aslında bütün topluma, hepimizeydi: “Kimi patron olduğunu görün, şaşırmayın!” mesajı. İkinci ve daha önemli kuş, Hakan Fidan üzerindeki otoritesini göstermesiydi. Fidan’ın kanatlarını kırdı, ortak sırlarıyla birlikte uçmasını, daha ilk havalanma denemesinde engelledi.
Sırlar, karanlığa gömülmesi gerekecek kadar vahimse…
Ben en çok bu sırdaşlık meselesine takıldım. En başta söylemeye çalıştığım gibi, bütün istihbarat örgütleri gizli, karanlık işlerin döndüğü yerlerdir. Bunu en iyi, örgütlerin başlarındakiler bilir. Sırlar, devletin sırlarıdır. Böyle olması bile yeterince kötüdür ama istihbaratın başındaki kişinin/kişilerin paylaştığı sırlar bir gruba, çeteleşmiş bir odağa, hele de bir kişiye aitse ve o kişi bu sırların paylaşılmasından çekiniyorsa, o zaman durum iyice vahim demektir.
Zamanın Başbakanı Tayyip Erdoğan ile MİT Müsteşarı’nın paylaştıkları sırların bazıları hiç de sır değil. Roboski’den silah dolu TIR’lara, Suriye- Irak’tan başlayıp Azerbaycan’a, Çeçenistan’a, daha kim bilir nerelere uzanan irili ufaklı operasyonlar, dört adam yollayıp birkaç füze attırma planları, Kürt sorununda Hükümet’in elini güçlendirecek müdahaleler, vb. işin tabiatında bulunan, bildiğimiz, tahmin ettiğimiz “sırlar”. Peki bundan ibaret mi?
“Paralel yapı darbesi” bahane edilerek ülkede ne hukuk ne yargı bırakan bir algı operasyonu eşliğinde yürütülen, özünde 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarının (ki görünüşe göre ortaya dökülenler sadece buz dağının su üstündeki kısmıydı) kapatılmasını amaçlayan bir sürece bağlı sırlar olmasın Cumhurbaşkanı’nı asıl rahatsız eden? Bir de çözüm süreci var: Bütün barış ve çözüm çığırtkanlığına, Hükümet tarafından gelen her şeyin mükemmel yürüdüğü açıklamalarına rağmen, bir türlü somut adım atılamayan, hep oyalamada tutulan çözüm süreci…
Hakan Fidan’ı asıl yoran, bunaltan: onun boynuna asılıyken tokmağı Erdoğan’ın tuttuğu ve hep kendi kafasına, kendi çıkarlarının notasına göre vurduğu davul mu yoksa?
Hakan Fidan neden artık güvenilmez kişidir?
MİT müsteşarı Hakan Fidan’ın; duruşuyla, ağırbaşlı susuşuyla, Kürt meselesine yaklaşımı ve çözüm sürecindeki rolüyle, beğenelim beğenmeyelim, güvenilir bir imajı vardı. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın şemsiyesi altında da olsa, AKP’nin memuru değil bir devlet kurumunun başındaki üst düzey bürokrattı. İstifa edip AKP’den milletvekili aday adayı olduğunda bu niteliğini kaybetti, resmen AKP’li oldu. Buraya kadar mesele yok. Ama ne zaman ki Başbakan Davutoğlu’na rağmen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın baskısına boyun eğerek adaylıktan çekildi ve ne zaman ki aynı gün yeniden MİT müsteşarlığına atandı, işte o zaman işler değişti.
Şekil şartı peşinde değilim, Fidan her zaman AKP’ye yakındı ama adaylık ve üyelik yakınlığı aşar, kişinin siyasal yerini resmen belirler. Daha ötesi ve en önemlisi: Hakan Fidan yasalara ve Anayasaya göre bağlı bulunduğu Başbakan’ı değil Tayyip Erdoğan’ı kâle almış, daha açık söylersem Başbakan’ı atlayıp Tayyip Erdoğan’a biat etmiştir. O artık devletin, hükümetin değil Erdoğan’ın MİT müsteşarıdır. Bugün, kendisini ne kadar yıpratacağını, kişiliğinden ve güvenilirliğinden ne çok şey kaybedeceğini bile bile Erdoğan dayattığı için adaylıktan çekilen bir bürokratın, yarın öbürgün Erdoğan’ın hukuk ve siyaset dışı olabileceğini bildiğimiz pervasız dayatmalarına hayır demesini bekleyemeyiz. İradesini, sırlarını paylaştığı başka birine rehin ve terk etmiş bir MİT müsteşarına nasıl güvenebiliriz?
Önümüzde çözüm süreci ve seçim gibi yakıcı eşikler olduğu şu günlerde, yetkileri fevkalade artırılmış MİT’in başındaki şahsın bu koşullarda bağımsız, tarafsız, yasal hareket edebileceğine nasıl inanabiliriz?
Kapıkullarını hizmetlerine alıp vezir edenler, çıkarları öyle gerektiriyorsa rezil de edebilirler. Hakan’ın kişi olarak da, MİT müsteşarı olarak da prestiji sarsılmış, karizması bizzat onu yücelten Tayyip Erdoğan tarafından çizilmiştir. Teselli olarak, yıllardır işin içindeki ve başındaki Fidan’ın Kürt barışına, çözüm sürecine katkıda bulunabileceği düşünülebilir. Ama orada da tokmak yine Erdoğan ve kurmaylarının elinde olacaktır. Amaç bu olsaydı, Hükümet adına baş müzakereci olarak katılabilirdi sürece.
Son söz: Hakan Fidan istihbaratçı ve MİT’çi olarak bu işleri benden binlerce defa daha iyi bilir, ama pis kokular taşıyan bunca özel sırra vakıf birinin kendine mukayyed olmasında da yarar var. Benim üstüme vazife değil, ama dedim ya, siyasetten önce insana bakan, insanı gören yanım rahat bırakmıyor, huyum kurusun.
.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024