Oya BAYDAR
23 Mart Cumartesi günü İstanbul'da bir Vicdan Mahkemesi kuruluyor. Dünyanın vicdanını yitirmekte olduğunun son olarak İsrail'in Gazze'de uyguladığı soykırımla bir kez daha ayan beyan ortaya çıktığı şu günlerde, Filistin'e Özgürlük Platformunun düzenlediği Vicdan Mahkemesi'nde İsrail (halklar değil yönetim, özellikle kanlı Netanyahu iktidarı) yargılanacak. Sadece İsrail değil, Gazze soykırımı için İsrail'e doğrudan veya dolaylı destek veren bütün ülkeler, dünyanın vicdanını yitirmesine, muktedirlerden kaynaklanan vicdan erozyonuna uğramış kitlelerin de vahşileşmesine, kirlenmesine, vicdansızlaşmasına zemin hazırlayan bütün iktidarlar, bütün liderler, bunların yönetimindeki yalan makineleri, güdümlerindeki medya, çevrelerindeki çıkar çemberi… Ve bütün savaşların, soykırımların, yıkımların hem tetikçisi hem de kışkırtıcısı olan dev savaş sanayii, dünyayı güden ve kana bulayan sermaye…
Dünyayı, Sodom ve Gomora misali yok olmaya sürükleyen bu şer güçlerine karşı, dört bir yanda, bütün ülkelerde mücadele veren, direnen insanlar var. Evet, azınlıklar ve bir avuçlar. Evet, azınlığız. Ama azınlıkta olmak her zaman güçsüz olmak anlamına gelmez.
Biliyorum, soruyorlar: Yeryüzünü ele geçirmiş bu koskoca şer aparatına karşı ne yapabilirler? İstanbul'da kurulacak Vicdan Mahkemesi'nin ne gücü var ki? Verilecek mahkûmiyet kararlarının hükmü nedir?
Benzer durumlarda, çaresizlikten, yılgınlıktan, umutsuzluktan kaynaklanan benzer sorular sorulur. Böylece cesaretsizliğin, ilgisizliğin, konforunu bozmama kaygısının, beni sokmayan yılana dokunmayım tırsıklığının, dünyayı ben mi kurtaracağım kaçaklığının yüklediği sorumluluktan kurtulmuş olunur.
Oysa bin yıllar içinde düşünüldüğünde, tarih "Gerçekçi ol, imkânsızı iste" diyebilen, insanlık onurunu savunmayı cesaretle üstlenen azınlıkların izinden gelişmiştir. Uzun vadede onların eseridir.
Vicdan Mahkemeleri, dünyanın vicdanını yitirmesine, insanlık onurunun unutulmasına karşı mücadele edenlerin simgesel yargı merciileridir. 1967'de, çağrısıyla girişimi başlatan filozof Bertrand Russell'ın adıyla anılan mahkeme, Vietnam'da işlenen savaş suçlarını yargılamıştı. 2003-2005 arasında son karar oturumunu İstanbul'da yapan, katkı vermekten onur duyduğum Irak Dünya Mahkemesi, Irak'ın işgaline yol açan saldırganları ve saldırganlığı yargıladı, mahkûm etti.
Şimdi ise İstanbul'da İsrail iktidarının Gazze soykırımı yargılanacak. Sadece İsrail değil başta en büyük destekçi ABD ve diğerleriyle birlikte.
Yargılanacak, mahkûm edilecek de ne olacak?
Olaylar ve tanıklıklar, tarihin insan tükenmedikçe kapanmayacak kitabında silinmeyecek yazıyla yer alırken, çok daha önemlisi; insan onurunun yitirilmediği, insanlığın vicdanının susmadığı belgelenecek.
Çürüyen toplumun ahlakını yitiren siyaseti
Ülkemize gelirsek; şimdilerde pek çok kişinin tekrarladığı acı ve ürkütücü gerçeği yani toplumsal dokunun çürüdüğünü, insanımızın benzeri görülmemiş bir kötücüllük, değer yitimi, ahlaksızlık girdabında çırpınmakta olduğunu uzun süredir yazıyorum.
Bu çürümenin kendini en açık şekilde ortaya koyduğu alan; siyaset. Kirlenmeye en müsait alan olan siyaset hiçbir zaman mis kokulu gül bahçesi değildi ama böylesine kirlendiğine de şahit olmamıştık. İktidar kanadından başlayarak (balık baştan kokar) siyasete hakim olan yalancılık, dolandırıcılık, sahtekârlık, kuralsızlık, kanunsuzluk, adaletsizlik… Örnekleri saymak bile gerekmiyor çünkü herkes biliyor, her şey büyük bir pervasızlıkla alenen yapılıyor. İktidar mensuplarının gözümüze baka baka ar haya tanımadan söyledikleri yalanlar, rakiplerine kurdukları kumpaslar, (sahte videolar, fotomontaj görüntüler, vb.), seçimleri kazanmak için her şey mubahtır zihniyeti, iktidar gücünü kullanarak seçim yasalarının ve yasaklarının ihlali, siyasî etik tanımazlık… Öte yandan; muhalefetin bir bölümünde izlediğimiz iktidarla rekabet eden ilkesizlik, dünkü ortaklarına bugün kurdukları tuzaklar, seçim kazanmak için "ahlaksız teklifler", kendi seçmenlerini hiçe sayan ittifaklar, siyasî etik zaafı…
Geçmiş dönemlerde görülmemiş oranda seviyesizlik, vasat bile değil, vasat altı kadrolar, dinlemeye izlemeye dayanamadığım kayıkçı dövüşü tartışmalar, belden aşağı vurma alışkanlığı: Türkiye'de siyaset ortamının halihazır görünümü bu.
Bu görünüm, günümüzü kararttığı gibi ülkenin yarınlarına güvenmeyi, umut beslemeyi engelliyor. İmkân bulanların, özellikle gençlerin ülkeden kaçmaya, başka ülkelerde yeni bir hayat kurmaya çalışmalarının nedeni bu güvensizlik ve umutsuzluk. Yitik ahlak, yitik vicdan, yitik ülke, yitik vatan…
Ahlakını yitirmiş siyaset ve onun kadroları aşılmadıkça toplumdaki çürümenin önüne geçmek mümkün değil.
Vicdanını yitirmiş dünyaya karşı, bütün ülkelerde onur ve vicdan mücadelesi verenler, "Bütün ülkelerin vicdanlı, barışçı, iyi insanları! Dünyayı ve insanlık onurunu korumak için birleşin!" belgisi altında buluştuklarında, azınlıklar çoğunluk olacaktır.
Bunun gibi ahlakını ve düzeyini yitirmiş siyasete, siyasetçilere, iktidarlara karşı, ülkenin temiz kalmayı başarmış vicdanlı, hakkaniyetli, iyi insanları aralarındaki ideolojik, etnik, inançsal, kültürel sınırları aşıp buluştuklarında, umut yeniden doğacaktır.
Hayal kuruyorum, değil mi? Evet ama dayanabilmek için imkânsızı istemekten başka çarem yok. Yoksa, ört ki ölem .
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024