Oya BAYDAR
Herkesin bildiği, kimilerinin bilip de görmezden geldiği, düşünmemeyi yeğlediği manzaranın özeti şöyle:
Ülkenin güneydoğusunda, düşük yoğunluklu falan değil, bal gibi sıcak savaş yaşanıyor. Bölücü terör örgütü ile mücadele adı altında Kürt halkına bir kez daha cehennem yaşatılıyor. Bölge kan revan içinde, yakılıp yıkılıyor. Besle kargayı oysun gözünü misali, IŞİD Kilis’te ilan edilmemiş bir savaş sürdürüyor. Halk Kürdüyle, Türküyle memleketini, yerini, ocağını terk edip per perişan kendi ülkesinde mülteci oluyor. İnsanlar, onar onar, yüzer yüzer ölüyor. Şehit haberleri sıradanlaştı, manşetlerden düştü, televizyonlarda ilk haber bile değil. Kürtlerin şehitlerinin ise adları yok, TSK bültenlerinde “adet”le sayılıyorlar. Son altı ayın bilançosu: asker, polis, özel harekatçı, çoluk çocuk sivil, silahlı Kürt eylemci, en az 6 bin can kaybı, bunun birkaç katı yaralı, yıkılan hayatlar, yetim çocuklar, acılı aileler...
Türkiye sadece Batı’da değil Doğu’da, Ortadoğu’da da kuşkuyla yaklaşılan, güvenilmeyen, ne yapacağı belli olmayan bir ülke durumunda. Baştakiler kof bir hamaset söylemiyle halkı idare ettiklerini sanırken, Türkiye her geçen gün biraz daha yalnızlaşıp kendi içine, karanlıklara çekiliyor.
Ülke hızla Batı dünyasından, AB’den kopup rotayı Ortadoğu Arap dünyasına kırarken (oralardan da pek yüz bulamazken) eğitim, bilim, kültür, sanat, yaşam kalitesi, mutluluk endeksi kategorlerinde uygar ülkeler liginde ikinci kümeden üçüncü kümeye doğru yuvarlanıyor. Bunun anlamı ise, en az iki kuşağın geleceğinin çalınmış olması.
Diktatörlük bile değil, Osmanlı sultanlarına özenen (ki onları bile bağlayan bir devlet geleneği, kurallar ve teamüller vardı) keyfî bir mutlakiyetçilik ülkeyi kurtaracak rejim olarak sunuluyor. Kör topal demokrasinin son kırıntıları da süpürülmeye çalışılıyor. Anayasal parlamenter sistem rafa kaldırılmış durumda, siyasal yaşam kâbiliyetsiz aktörlerin oynadığı kötü bir tiyatrodan ibaret.
Hepsinden daha vahimi, derin bir değer bunalımı, vicdan kararması, ahlâk aşınması, vahşet, habaset (kötücüllük) en tepeden başlayarak kitlelerin ruhunu sarıyor. Herkes islim üzerinde, birbirinin boğazına yapışacak halde. Meclis’ten sokağa, gazete köşelerinden siyasete kadar her yerde insanlar birbirlerine kin ve nefret kusuyorlar. Hasmı yok etmek için yalan, dolan, saldırı, cinayet her şey mubah ve suç muktedirlerin koruması altında.
Daha dibe vurmadık
Bu tabloya bakınca “Dibe vurduk!” yargısı, toplumun geniş kesimlerinde hızla yayılıyor. Ülkenin son 50-60 yılının tanığı olan; askerî darbeleri, sıkıyönetimleri, olağanüstü hal dönemlerini yaşamış bencileyin kişiler, ‘böylesini hiç görmemiştik’ noktasında buluşuyorlar. En önemlisi; umutları tüketen alternatifsizlik, ufukta ışık görünmemesi; bu vahim gidişatın aktörlerini siyaset sahnesinden silmeyi başaracak, toplumun ve ülkenin biraz olsun iyileşmesini, normalleşmesini sağlayacak siyasal güç eksikliği. Dibe vurduk, diye feryad ediyoruz çaresizce. Beteri olmaz artık, diyerek dibe vurmuş olmaktan medet umuyor kimilerimiz.
Söylemeye dilim varmıyor ama beteri olur ve olacak. Dip, sandığımızdan daha derinlerde. Önümüzdeki günlerde Kürt halkına yönelen şiddet ve zulüm artacak, daha fazla kan dökülecek. Kürt silahlı hareketinin vahim hataları, gerçekçi değerlendirmelerden uzaklığı (mesela terör eylemleriyle Erdoğan’ı yıpratacağını, düşüreceğini sanması ki her terör eyleminde, her şehitte Erdoğan güç kazanıyor), savaşı askerî alandan sivil alanlara kaydırması, devlet terörüne terör eylemleriyle karşılık vererek Erdoğan iktidarının savaşçı zulmünü kitlelerin gözünde meşrulaştırması, HDP’de somutlanan sivil siyasete çelme takması, ülkenin dibe sürüklenmesine ivme kazandırıyor, kazandıracak. Ölüm, yıkım, savaş, kan bölge sınırlarını aşacak. Bilinçli bir provokasyon olan, Kürt hareketini siyasî zeminden uzaklaştırmayı amaçlayan dokunulmazlıkların kaldırılmasının sonuçları, sadece HDP yi değil bütünüyle siyaseti vuracak.
Beslediği karga (IŞİD) Kilis’te göz oymaya başlayınca, Erdoğan saplantı haline getirdiği Suriye’ye yürüme çılgınlığının bahanesine kavuştu. Reis’in bugünlerde çok ihtiyacı olan kahraman başkomutan görünümü için şu veya bu şekilde sınırötesi operasyonlara girişilecek. Bu adımların uluslararası planda vahim sonuçları olacak.
Şu anda gözlerden saklanan ekonomik riskler; savaşın yol açtığı muazzam harcamaların, turizm gelirlerindeki yüzde 60’lara varan düşüşün, pazar kayıplarının, verimsiz çılgın projelerin maliyetinin etkisiyle, ekonomi dünyası için çok önemli olan istikrar ve güvenin aşınmasıyla, bugünden hesaplanamayacak boyutlarda artacak.
Bu iktidar döneminde bilerek, isteyerek derinleştirilen toplumsal fay hatları, açık çatışmalara dönüşebilecek. Siyasî çoğulculuk yok edilirken yurttaşlar arasındaki cepheleşme derinleşecek, zaten pamuk ipliğine bağlı toplumsal barışın ruhuna fatiha okunacak.
En önemlisi ve giderilmesi en güç olanı: toplumu saran vicdansızlık, ötekine kin ve nefret, insanî değer yitimi, kültürel ve ahlakî aşınma derinleşecek.
Yani henüz dibe vurmadık, dip çok daha derinde ve oraya varmadan yolda boğulma tehlikesi var.
Kof umuda kapılmayalım
Belki benim kötümserliğim ama kısa vadede toparlanma umudu olduğunu düşünmüyorum. Sahip olduğu yüzde 50’lik oy potansiyeline rağmen Erdoğan kıstırılmışlığının farkında. Dış dünyada olduğu kadar siyasî planda içerde de giderek yalnızlaşıyor, daha doğrusu kendini yalnızlaştırıyor. Erdoğan; iktidar ortağı Cemaat’ten başlayarak AKP’nin Gül gibi, Arınç gibi kurucu babalarına, oradan Davutoğlu türünden sadık kullarına kadar herkesi ezip geçiyor. Tayyip Bey’in kişilik özellikleri ve çevresini kuşatanların siyasî cehalet ve basiretsizlikleri hesaba katılırsa, bu kadronun kendini ve geleceğini emniyete almak için yapmayacağı, başvurmayacağı antidemokratik yöntem, baskı, hukuksuzluk yok.
Kimileri, çaresizlik içinde AKP’deki çalkantılardan, bu partinin bölünmesinden medet umuyor. Türkiye’yi adım adım bugünlere getiren politikalardan Tayyip Erdoğan’la birlikte başta Davutoğlu’nun, Arınç ve benzerlerinin sorumlu olduğu unutuluyor. Kof umutlara kapılmayalım; ülkenin bu çıkmazdan kurtulmasının yolu bizi bugünlere getirenlerden geçmiyor. Ehveni şer bazen şerlerin en kötüsüdür, unutmayalım.
Daha kötü günler göreceğiz; baştan sona yanlış Kürt siyasetinin ve Suriye stratejisinin zehirli meyvesi olan Kürt savaşı yayılacak, derinleşecek. Ülke siyasetinin dışına itilen Kürt siyaseti ve Kürt halkı arasında, bari ayrılalım da kurtulalım düşüncesi yaygınlaşacak. Bu yolda atılacak adımlar ülkeyi kana ve acıya bularken barışı ve demokrasiyi savunanlar için ülke zindana dönüşecek.
Yine de geleceğimizi ve ülkemizi büsbütün yitirmemek için dibe çekilmeye direnip suyüzüne doğru yüzmeye çabalamak gerekiyor. Dağınık olmakla birlikte; barıştan, çözümden, adaletten, demokrasiden, eşit yurttaşların ortak vatanda birlikte özgür yaşamasından yana olanlar ilk bakışta sanılandan çok daha güçlü ve kalabalık. Çeşitli siyasal-ideolojik kanatlara dağılmış; zaman zaman birbirleriyle ayrıntılarda ters düşen ya da eski hesapların kavgasını sürdüren; Erdoğan iktidarına karşı barış ve demokrasi cephesini kurmak yerine kısır tartışmalara dalıp ağız dalaşı yapmayı devrimcilik sanan, birbirini ötekileştirmekten ve sürekli ayrışmaktan kurtulamayan, kısa ve orta vadeli ortak hedeflere en geniş uzlaşma ve birlikteliklerle varılabileceği gerçeğini göremeyen kesimlerin biraraya gelmelerinden başka çözüm görünmüyor.
En güçlü göründüğü anda en güçsüz olan AKP iktidarını geriletmek ve düşürmek için böyle bir birlik şart. Ama, kısa vadede başarabileceğimizi düşünmüyorum. Bu yüzden de, daha dibe vurmadık, daha çekeceklerimiz var, diyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024