Oya BAYDAR
ÖSS, ÖSYS, ÖSYM, KPSS, vb., vb... Son zamanlarda öyle sık, öyle hızlı değişiyor ki adlarını, kısaltmalarını yanlış da yazmış olabilirim. Ö’lü, S’li, K’lı, Y’li, M’li ne kadar sınav varsa hepsinin ardarda dizildiği şu aylarda, bir başka sınav daha yapılıyor. Hiç kimsenin notunun parlak olmadığı, hele de siyasilerin döne döne başlarının döndüğü, hoca mı kötü bizler mi bilemem ama, kafalarımızın bir türlü almadığı demokrasi ve özgürlükler dersinden sınava giriyoruz. Birkaç marangoz hatası parlak öğrenci sınavı başarsa da, kimse onları kutlamayacak, sürünün kara koyunu olarak kuşkuyla bakılıp dışlanacaklar. En büyük tepkiyi de kendi sınıflarından/ kendi mahallelerinden alacaklar.
Bu ülkenin siyasî sınıflarının, kanaat önderlerinin, partilerinin, cemaatlerinin, hukukçularının ve yazar çizerlerinin, aydınlarının ve topyekûn halkın seviyesini belirleyecek bir sınavdan: ÖYM’den, yani Özel Yetkili Mahkemeler sınavından söz ediyorum. Yargı reformu paketleri adı altında taksit taksit sunulan, özde değil sözde düzeltmeler getiren, zihniyetleri değil bazı uygulamaları hizaya sokmaya çalışan, şu perişan hukuk sisteminin bir yanına makyaj yaparken, öteki yanını tahrip eden TCK değişiklikleri konuşulurken, ÖYM’lerin hali de gündemde.
Ne Hükümet, ne muhalefet, ne Cemaat/Hizmet, ne de bunlardan birinin arkasında saf tutan siyaset, söz ve yazı erbabı kusura baksın. Az sayıda (ve bireysel çıkış şeklinde) istisna bir yana, hepsi ÖYM sınavından çakmış durumda. Buna karşılık; dün dündür bugün bugündür, bana yarayan yasak iyidir, düşmanıma yarayan özgürlük mide bozar, dodğru ama henüz vakti değil vb. konularının işlendiği çifte standart dersinden, maaşallah herkes tam not almayı başarıyor.
ÖYM’leri dayatanlar şimdi nerede?
Yıllar önce, o zamanlar demokratik değişim peşinde olduğu izlenimini yaratmış olan çiçeği burnunda AKP, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) kimi maddelerini değiştirmeye ve DGM’leri uzmanlık mahkemelerine dönüştürerek kaldırmaya çabalarken karşısında o günlerin koşullarında aşamayacağı bir engel buldu. Bunu, Cumhurbaşkanı Gül, her zamanki karnından mırıldanan üslubuyla, “Ben kaldırılmasından yanaydım ama, gerekli olduğunu söylediler” diyerek dile getiriyor. Kimdi adı değişmiş DGM’lerin gerekli olduğunu söyleyenler, yani dayatanlar? O zaman da biliyorduk, şimdi iyice eminiz: Vesayetçi-devletçi-darbeci asker ve sivil güçler. Bir zahmet, o günlerin arşivlerine, en basitinden gazete haberlerine girilirse, bu güçlerin ve yandaşlarının bir yandan terör öte yandan laiklik elden gidiyor gerekçesi ve darbe şantajıyla; TCK’da ve DGM’ler konusunda demokratik adımları nasıl engelledikleri apaçık görülür. O sırada yapılan değişiklikler can alıcı maddelerin numaralarının değiştirilmesi ve hafif makyaj yapılmasıyla sınırlı kalırken, DGM’ler de ÖYM adını aldı, üstelik süreç içinde yetkileri daha da artırıldı.
Arabaşlıktaki soruyu tekrarlamayacağım. Hepimiz biliyoruz, o günlerde astığım astık kestiğim kestik güçlerine güvenen ve ÖYM’leri bu gücün tahkiminde kullanılacak araç olarak görenler, bugün aynı ÖYM’lerde Silivri’de yargılanıyorlar. Tam bir bumerang etkisi...
DGM’lerden paçayı güç kurtaranlar nerede?
Kürtler, antikemalist-antilaik Müslümanlar, kimi radikaller, bazı liberal aydınlar, vb. DGM’lerden (sonra ÖYM’lerden) paçayı kurtaramadılar. Ama DGM’lerde yargılanıp beraat edenler de oldu. Bunların en önemlilerinden biri Cemaat ya da kendi tercih ettikleri adla Hizmet hareketinin kendi adıyla anıldığı Fethullah Gülen’di. Avukatlarının bugün de ifade özgürlüğü ve hukuk adına örnek olabilecek bir savunmasıyla sıyırtmıştı yargılandığı davadan. Doğan Akın’ın iki gün önceki ses getiren yazısıyla hepimize hatırlattığı bu savunmanın belkemiğini meydana getiren demokratik yargı ilkelerini tekrarlamama hiç gerek yok. Yazı t24’te duruyor, isteyen girip bakar.
Gün geçti, devran değişti. O günlerin mağdurları bugünün muktedirleri oldu. Ve ne görüyoruz? O gün Fethullah Gülen Hoca’nın avukatlarının, müvekkillerini beraat ettiren; basın ve ifade özgürlüğü, demokratik haklar ve hukuk üzerine kurulu savunmalarına, bugün Fethullah Hoca’nın sözcüleri A’dan Z’ye karşı çıkıyor, TCK’nın ilgili maddelerinin değişmesine, hele de ÖYM’lerin bırakın kaldırılmayı yetkilerinin kısıtlanmasına şiddetle karşı çıkıyorlar.
'Benim Darbecim İyidir'den Bugüne
Ergenekon davası ve ilk tutuklamalar başladığı sırada, o günlerde yazmakta olduğum Taraf gazetesinde “Darbe Görmüş Arkadaşlarıma Açık Mektup” başlıklı bir yazım yayınlanmıştı. Darbe teşebbüslerinin, darbecilerin, darbeye ortam hazırlamak üzere kanlı eylemlerden, cinayetlerden kaçınmayan odakların yargılanmasına bunu AKP yapıyor anlayışıyla karşı çıkan sol kesime seslenen bir yazıydı. “Askeri darbe siyasî-ideolojik düşmanımı karşı gerçekleştirilmişse iyidir, desteklerim; bana karşı yapılmışsa kötüdür, suçtur” anlayışına karşı, demokraside çifte standart olamayacağını vurgulamaya; darbeciliğin, diktatörlüğün, kimden gelirse ve kime karşı olursa olsun kabul edilemezliğini anlatmaya çalışan bir yazıydı. Bugün eleştirdiğim zihniyeti şöyle de formüle edebilirim: “Silah bendeyse öldürmek mubahtır, haktır; silah bana doğrultulmuşsa suçtur, günahtır. TCK’nın hukuk devletini zedeleyen maddeleri, ÖYM’lerin adalet duygusunu zedeleyici tasarrufları; bu ülkede hukuğun, adaletin üstünlüğünü sağlamak, demokrasinin ve barışın güvencesi olmak yerine bir kesimin (bir merkezin, bir siyasetin, despot devletçi bir zihniyetin) iktidarını ve gücünü pekiştirmesinin hukuk tanımaz icracısı haline gelmeleri, benim amaçlarıma uygunsa mubahtır”.
Özetle, dün darbeci-vesayetçi kesimin, ulusalcı Kemalist odakların “benim darbecim, benim vasim iyidir, çünkü bana hizmet ediyor” zihniyeti; bugün, “ceza kanunundaki özgürlükleri kısıtlayıcı maddeler değişmemelidir, ÖYM’ler darbeleri, darbecileri hukuksuz da yargılasalar, önlerine geleni tutup yıllar boyunca içeri de atsalar gereklidir, çünkü benim siyasal karşıtlarımı cezalandırıyor” ilkesizliğine ve siyasî etik zaafına dönüşmüştür.
Ya KCK davaları? Ya gençler?
Bu konular tartışılırken içimin götürmediği, öfke duyup çaresiz kaldığım bir nokta daha var. Bugün, askeri darbelere ve vesayete karşı oldukları için ÖYM’leri canhıraş savunanlar arasında aynı siyasî çizgide olmasak da, aynı ideolojiyi paylaşmasak da, daha düne kadar darbelere, vesayete karşı demokratik anlayış ve duruşta buluştuğumuz insanlar bulunuyor. Geçmişte savunduklarını hatırlayınca, özünde demokratik bir toplumdan, kişi hak ve özgürlüklerinden yana olduklarını sanıyorum. Şimdi ÖYM’lerin yetkilerinin azaltılmamasını ve kaldırılmamasını savunurken, aynı olağanüstü yetkili mahkemelerin bu olağanüstü yetkilerini en acımasız şekilde Kürt siyasî hareketine karşı kullandıklarını nasıl olup da unuttuklarını anlayamıyorum. Bu kendine demokrat arkadaşlar KCK davalarının hukuk tarihine geçecek bir hukuksuzluk ve keyfilik silsilesi olduğunun, hukuk ilkeleri söz konusuysa tek bir noktada bile iler tutar tarafları bulunmadığının farkında değiller mi? DGM’ler ve uzantıları olan ÖYM’ler, asker - sivil paşalar içeri atılıp pasifize edildikten sonra, şimdi legal Kürt siyasi hareketini yok etmek üzere devreye sokulmuş durumdalar. Son örneği: Van ve çevre belediye başkanlarının, BDP yöneticilerinin tutuklanmaları. Bu insanlar yıllardır o belediyeleri, o örgütleri yönetiyorlar, şimdi mi illegal terör örgütü üyesi oldular, öyle idilerse şimdi mi aklınız başınıza geldi? Nicedir tutuklu sevgili Büşra Ersan’dan, Ayşe Berktay’dan, tanıdığım, tanımadığım nicelerinden söz bile etmiyorum. ÖYM’leri, hem de demokrasi adına savunanlar, apaçık ortada olan hukuksuzluğa nasıl gözlerini kapıyorlar.
Ya gençler? Pankart açtılar, parasız eğitim istediler, yok yumurta, yok taş attılar, yok gösteriye poşu ile katıldılar diye terör örgütü üyesi sayılıp öyle birkaç ay değil, onlarca yıl hapisle yargılanan ve mahkûm edilen gençler!
Özel yetkili mahkemelerin özel yetkileri bu işe yarıyor işte; devletine, muktedirine, dinine, geleneğine boyun eğmiş, mağduriyetini kabullenip ihsan edilecek haklara çok şükür diyen bir toplum yaratmaya...bilmiyor musunuz?
Ahlâklı Siyaset İlkeli Olur
Bir yandan İstiklâl Mahkemeleri’ni yargılamak isterken öte yandan ÖYM’lerin varlığını ve özel yetkilerini savunursanız sadece tutarsız değil aynı zamanda ilkesiz de olursunuz. Ahlâklı siyaset demokratik ilkeler üzerine kuruludur ve o ilkeler kimin iktidarda olduğuna, kimin muktedir, kimin mağdur olduğuna göre değişmez. Kendine Müslümanlık gibi kendine demokratlık da belki kısa vadeli siyasi çıkar ve erk sağlar ama etik değerleri gündelik çıkar ve güç hesaplarına kurban ettiniz mi¸gün gelir kendiniz de ilkesizliğinizin kurbanı olursunuz.
Demokrasi ve özgürlükler umurunda olmayan kişi ve çevreler zaten bu yazının çerçevesi dışında kalıyor. Sözüm: hak, hukuk, özgürlük, demokrasi adına hukuksuzluğu, adaletsizliği, sivil vesayeti savunanlara. Hukuğa, adalete ama’sız sahip çıkmak; ahlâkımızı, vicdanımızı, adalet duygumuzu şeflere, şeyhlere, vasîlere ipotek etmeden korumak hepimize ama en çok da sizlere yarar sağlar.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Çocukları kefene sokan ruh hastası ilkel zihniyet
24.05.2024 - "Alavere dalavere, Kürt Memet nöbete" mi, hukuka dönüş umudu mu?
14.05.2024 - 1 Mayıs'ta Taksim'e çıkamamanın sorumlusu kim?
3.05.2024 - 1 Mayıs'ta Taksim'e çıkamamanın sorumlusu kim?
3.05.2024 - Istakoz, Maldivler, pahalı saat muhalefeti AKP'nin AK'lanmasına yeter mi?
22.04.2024 - "Kobane düştü düşecek"ten Kobane Davası provokasyonuna
16.04.2024 - Hukuksuzluk değil irade gaspı ve siyasî ahlâksızlık
3.04.2024 - Desteğim DEM Parti'ye, oyum İmamoğlu'na
29.03.2024 - Vicdanını yitirmiş dünyanın vicdanını, ahlakını yitirmiş siyasetin ahlakını savunmak
22.03.2024 - Oy yüzdesiyle ölçülemeyecek kadın: Gültan Kışanak
7.03.2024
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
Hrac Madooglu
Muhalefetin en onemli gorevi iktidarin yaptigi yanlislari, isledigi suclari elestirmek ve hesap sormaktir. Erdoganin ve AK Parinin de islemedigi suc, yapmadigi kepazelik kalmadi son zamanlarda. Neden tersine gidiyor bu? Onu bosver de, birkac gundur, milletvekili olabilmek icin istifa eden edene. Yagmadan herkes pay kapmak derdinde. Zengin olmanin en kestirme yolu, AK Partiden milletvekili, bakan olmaktan geciyor. Yakalansalar bile kimse dokunamaz. Sen de danismanliktan istifa et, atla trene. Bu firsat kacmaz.