RAGIP DURAN
Paris, Fransa ve bütün dünyada demokrasi, özgürlük, sosyalizm yanlıları, bu yıl 1871 Paris Komünü'nün 150. yılını kutluyor. Başta Fransa olmak üzere bir çok ülkede Paris Komünü’nün siyasi, ideolojik, toplumsal, kültürel yanları yeniden değerlendiriliyor, tartışılıyor.
Komün, hem cereyan ettiği 19. yüzyılın sonunda hem de bugün sağ ile sol, işçi sınıfı ile burjuvazi, özgür yaşam ile baskı altında hayat arasındaki temel farkları belirleyen tayin edici bir kriter.
Komün, 72 gün gibi kısa sayılabilecek bir süre içinde Paris’te kurulup çalışmış son derece orijinal, kalıcı bir hükümet modeli. Bu nedenle de bugün hala Komünistlerden Sosyalistlere, Yeşillerden Anarşistlere, özerklik yanlılarından feministlere (Louise Michel!) kadar çok geniş bir sol evrenin olağanüstü değerli ve önemli bir mirasını oluşturuyor.
Prusya ordusunun kuşatması altında, iç savaşın sürdüğü Fransa’da, monarşinin/burjuvazinin kenti koruyacağı yerde pılını pırtığını toplayıp kaçtığı bir dönemde hayat buldu Paris Komünü.
Komün, çok ayrıntılı bir eylem planı, kesin bir ideolojisi olmadığı halde, Cumhuriyetçi kanadın en soldaki ve en radikal kesiminin, halkı Meclisler temelinde örgütlediği fevkalade bir model.
Komün’ün çok kısa süre içinde gerçekleştirdiği en önemli başarıları hızlıca sayalım:
’’ Her yurttaş Meclis’lerin doğal üyesi idi, tartışmalara, karar alma mekanizmalarına katıldı. Devlet’le Kilise işleri birbirinden ayrıldı. Kadın-erkek ücret eşitliği kanunlaştı. Yabancılara Fransız vatandaşlığı verildi. Kentten kaçan zenginlerin evleri kamulaştırıldı ve evsizlere dağıtıldı. Monarşi ve burjuvazinin mülkiyetindeki üretim araçlarına el kondu, fabrika ve atölyelerin mülkiyeti ve yönetimi çalışanlara devredildi. Evlilik dışı birlikler yasallaştı. Kızların da meslek okullarına girmesi sağlandı.’’
Bugün hala gündemde olan bu taleplerin yanı sıra Komün’ün gerçekleştirdiği başka bir çok önemli değişim daha var ki, aslında tümü Devrim adını hak ediyor:
‘’Zorunlu askerlik kaldırıldı. İdam cezası ilga edilirken giyotin 11. mahallenin belediye binası önünde yakıldı. Laik ve ücretsiz ilköğretim ve meslek eğitimi yeniden tasarlandı. Yurttaş/seçmen ile yönetici/seçilmiş arasındaki ilişkiler yeniden düzenlenirken, yurttaşların daha önce seçerek göreve getirdiği her yetkili, herhangi bir olumsuzluk durumunda yeni seçimi beklemeden görevden alınabiliyordu’’.
Marx-Engels’in Komünist Manifesto’yu 1848 yılında yayınladıklarını göz önünde bulundurursak, Paris Komünü'nün bir çok politika, yaklaşım ve uygulamasının esin kaynağına ulaşabiliriz.
72 gün boyunca başkentte kanlı çatışmalar sürerken, Komün, sakinlerin su, yiyecek, konut, eğitim ya da ulaşım gibi temel ihtiyaçlarını karşılamaya devam etti. Kamu ihale kanunu bile değiştirdi ve kamu çıkarını ön plana çıkardı.
Bazı alanlarda zorlandılar, çünkü Monarşi’nin eskiden bu işleri yapan üst ve orta düzey bürokratları da mevki ve makamlarını bırakıp kaçmışlardı.
O zaman da bugün de sağcılar, Komüncülerin kenti yıkıp yaktığını, çok sayıda din adamı ve jandarmayı öldürdüğünü söyler. Feodal kilisenin, burjuvazinin yakıp yıktığı kentlerden, vahşice katlettiği masum insanlardan, kanına kadar sömürdüğü emekçilerden söz etmezler hiç. Devrim’in bir piknik olmadığı söylenir. Monarşi ve burjuvazinin tayin edici itirazı ‘’Üretim araçlarına el konulmasıdır’’. Pardon, hatırlayın ‘’Toprak işleyenin su kullananın’’dır". Ayrıca "Fabrikalar, tarlalar, siyasi iktidar, her şey emeğin olacak," nidası kimilerinin tüylerini diken diken eder ve kabuslara düşerler. Ama ‘’Toprak ağaların, su da ağaların’’ ile ‘’Fabrikalar, tarlalar, siyasi iktidar her şey burjuvazinin’’ cümlesi onların amentüsüdür.
Komün 72 gün sonra kanla şiddetle yenildi. Monarşi yeniden canlandı ve yakalanan Komüncüler kurşuna dizildi, kurtulabilenler sürgüne kaçtı.
Arthur Rimbaud, İngiltere ve Almanya’da sürgündeki Komüncülerle ilişkilerini anlatır. 1871 sonrasında Galatasaray Lisesi'nde okuyan bir Bulgar öğrencinin anılarında Komünden kaçan öğretmenlerin Mektebi Sultani’de hocalık yaptığını yazmıştı.
Komün döneminde Osmanlı’da padişah Abdülaziz. Hıfzı Topuz, bir kitabında Komüne katılan Osmanlılardan söz eder. Ama Osmanlı münevverleri genelde bihaber ve ilgisizdir Komün’e. Onlar yurt dışında yaşayan hanedanın bazı üyelerinden mali destek koparmanın peşindeydiler.
Komün, aslında hakiki bir Cumhuriyet’in vücut bulmasıdır. Lincoln’ün deyimiyle ‘’Halkın, halk için halk iktidarını’’ kurmasıdır. Komün, ‘’eşitlik ve dayanışma’’ ilkesine dayanmıştı. Demokratik ve toplumcu değerleri hayata geçirdi.
Komün, Fransa’da 1789, 1830 ve 1848 devrimlerinin radikal sonucuydu.
150 yıl sonra bugün Komün hala, Rojava’daki köylüden, Uruguay’daki devrimciye, Küba’daki işçiden, Portland’daki anarşiste kadar bütün dünyaya umut ışıkları saçıyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.03.2021
11.03.2021
2.03.2021
12.02.2021
25.01.2021
18.01.2021
15.01.2021
11.01.2021
4.01.2021
31.12.2020