RAGIP DURAN
2021’in başında meydana gelen iki önemli hadise aslında yüzyıllardır çözülememiş bir sorunu yeniden gündeme getirdi. Birinci olay, Facebook’un Whatsapp verileriyle ilgili kararı üzerine bütün dünyada milyonlarca insan, bu iletişim platformundan ayrılıp başka markalara geçmeye başladı. Sanal göç…
İkinci olay, ABD’de Trump’ın seçimleri kaybetmesi sürecinde, yakın zamana kadar Başkan’ı açıkça destekleyen Fox TV desteğini geri çekti. Ayrıca o zamana kadar Başkan’ın sosyal medya mesajlarına dokunmayan Twitter, Facebook, You Tube gibi şirketler Trump’ın hesaplarına önce uyarı notları koydu ardından bu hesapları kapattı. Bu nedenle de 70 milyonu aşkın Trump seçmeni Fox TV’den, Twitter, Facebook ve Youtube’dan ayrıldı, kendilerine yeni mecralar aramaya başladı.
Geçmişte ve başka ülkelerde yaşanmış bu tür çeşitli olay ve gelişmeler karşısında, 18. yüzyıldan bu yana filozoflar, siyaset bilimciler, sosyologlar, gazeteciler, politikacılar şu soruları soruyor: Halk nedir? Kimdir? Ne zaman nasıl davranır? Halk eğitilebilir mi?
Keza kamu, kamuoyu, vatandaş topluluğu, Aydınlanma gibi sözcük ve kavramların da açıklığa kavuşturulması gerekiyor. Çünkü tüm bu sözcükler/kavramlar günlük hayatta çok sık kullanılmasına rağmen herkesin kendine has bir tanımı var. Farklı kesimlerin farklı halkı mevcut. Öznellik sahneye çıkınca ortak tanım salondan ayrılıyor. Bu sözcük ve kavramlar mekana ve zamana göre de içerik ve tanım değiştirebiliyor.
İlk başta verdiğim iki örneğin yanısıra kavramakta güçlük çektiğimiz, tahlil edip bir sonuca varamadığımız o kadar çok siyasal-toplumsal olgu/gelişme var ki…TV’lerdeki sokak söyleşilerinde izliyoruz: Kadın, hayat pahalılığından şikayet ediyor, geçim derdini anlatıyor, muhabir sorunca da AK Parti'ye oy verdiğini ve yine vereceğini söylüyor. Ya da Almanya’dan gelip Türk ekonomisinin ne kadar güçlü olduğunu iddia edip Almanya’daki ‘’faşist’’ baskılardan yakınan yurttaşlar… Örnekleri çoğaltmak bugün Türkiye’de çok kolay. Bu devletin en üst düzeydeki yetkililerinin ekonomi, diplomasi, siyaset, sanat ya da herhangi bir konuda verdiği demeç ile o konunun hakiki durumunu yan yana getirince çok ciddi bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu anlıyoruz. Biz toplum olarak hala total şizofreniye geçmediysek bünyemiz demek ki çok sağlammış. Ya da her birimiz sahnede çok iyi oynuyoruz rolümüzü.
Fransa’da yayınlanan L’Histoire (Tarih) dergisinin 2019 Eylül sayısı ‘’Orta Çağ’da Bir Devrim: Okumak ve Yazmak’’ konulu özel sayı olarak çıkmış. Çok ilginç ve önemli makaleler var içinde. Mesela Antoine Lilti imzalı ‘’Aydınlanmalar- Halkı Eğitmek Mümkün müdür?’’ başlıklı yazıda, hem Aydınlanma’nın niteliği ve tanımları üzerinde duruluyor hem de okurun esas olarak bir yurttaş mı yoksa bir tüketici mi olduğu tartışılıyor. Birkaç bölüm:
‘’Emmanuel Kant daha 1784’de sormuştu, Aydınlanma nedir diye (…) İnsanın azınlık halinden çıkmasıdır, diye yanıtlamıştı bu soruyu’’.
‘’Farklı Aydınlanma tanımlarının ortak noktası, bilginin toplumda geniş bir şekilde yaygınlaştırılması hayat koşullarını kolektif olarak iyileştirecektir, şeklinde ifade edilebilir.’’
‘’Hem Şansölyeyi hem de ayakkabı tamircisini aydınlatmak…’’.
‘’1789 Devrimi döneminde gazetelerin hızlı bir şekilde gelişmesi/yaygınlaşması karşısında Germaine de Stael, bu gazetelerin kesin bir şekilde zararlı ve tehlikeli olduğunu savundu. Sözkonusu gazeteler tutkuları körüklüyor, yalan haberleri çoğaltıyor ve siyasi istikrarı tehdit ediyordu. Bu gazeteler, bir iletişim ya da eğitim aracı olmaktan çok kamusal tartışmayı bozan bir işlev yüklenmişlerdi. De Stael hanımefendi, gazetelerin denetlenmesi gerektiğini yazıyor, kitap yayıncılığını ise ‘baskıları durdurabilecek ve Aydınlanmacılığı yaygınlaştırabilecek en önemli, en büyük vesile’ olarak görüyordu.’’
‘’Merakı bu kadar değişken/kararsız iken, bir yıldızdan bir başkasına hop diye geçen halkı nasıl aydınlatabiliriz ki? Halkla filozof arasında bu kadar çok aracı, fikir hokkabazı varken ve halkın bizatihi kendisi yararlı gerçekler yerine eğlenceli yalanları tercih ediyorsa, halkı nasıl aydınlatabiliriz ki?’’
‘’Burada bir paradoks olduğu kesin. Eğer halkı aydınlatmak, halkın bizatihi kendisi için kendisinin düşünmesi ve mevcut otoriteleri aşması ise, entelektüel bir eliti eleştiriden muaf tutarsak halkın özerkliğini nasıl sağlayabiliriz?’’
Konu bir çırpıda çözülebilecek kadar basit değil. Kuşkusuz sınıf meselesi ama Sovyet, Çin ya da Küba deneylerinin de başarı kazanamadığı bir alan. Mesele, Yaşasın halkımız! ya da Kahrolsun faşizm! demekle hallolmuyor.
Bugün sıkıntı çektiğimiz, medya, algı operasyonları, yalan haberler, ajitasyon-propaganda gibi sorunlar, görüldüğü üzere insanlığı iki yüzyıldan fazla bir süredir meşgul ediyor.
1789’a, Aydınlanma’ya, akılcılığa yeniden dönmek mi gerekiyor acaba? Dönmeye lüzum yok, eksiğini gediğini kapatıp, bugünün koşullarına uygun bir Aydınlanma yaratmak yeterli olacak gibi görünüyor.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları





























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.03.2021
11.03.2021
2.03.2021
12.02.2021
25.01.2021
18.01.2021
15.01.2021
11.01.2021
4.01.2021
31.12.2020