Serpil Çevikcan
Sahada durum ne?
29.10.2016
2788
Irak ve Suriye olağanüstü günlerden geçiyor.
Taraflar, DEAŞ’ın sökülüp atılması kadar sonrasında kurulacak masaya odaklanmış durumda.
Suriye’de yürütülen Fırat Kalkanı operasyonu Türkiye’nin pozisyonu açısından hayati önemde.
Kaynaklara, sahadaki son durumu sorduğumda, hedef olarak belirlenen El Bab’a, Özgür Suriye Ordusu’nun mesafesinin 14 km olduğu yanıtını alıyorum.
İlerlemek kolay değil.
Mayınlarla, el yapımı patlayıcılarla tuzaklanmış arazide, metre metre ilerlenebiliyor.
Türk, topçusu ve tankları da ÖSO ile birlikte ilerliyor.
Telnayıf bölgesine kadar gelen kuvvetlerin gözü El Bab’da.
El Bab’a yönelen sadece ÖSO değil.
Kürt koridoru oluşturma inadından vazgeçmeyen, ancak Fırat Kalkanı hamlesiyle ilerleme sağlayamayan PYD’nin El Bab’a mesafesi 19 km.
PYD’nin çıkmamakta direndiği Menbic’den El Bab’a olan mesafe ise 20 km.
Rejim güçleri de boş durmuyor. Rusya destekli Esad güçlerinin güneyden El Bab’a mesafesi 10 km.
Sahadaki zemin öylesine kaygan ki her an bir tarafın lehine ya da aleyhine gelişme yaşanabilir.
Uçaklar havalanmıyor
Türkiye açısından bir güçlük de hava operasyonları.
Rus hava savunma sistemlerini kullanan Suriye yönetimi, Türk uçaklarını hava sahasında istemediğine yönelik açıklama yapmıştı. Bu hal, zaten riskli bölgedeki tehlikeleri iyice artırmış durumda.
Rusya, Suriye’nin de ısrarlarıyla, Türkiye’yi hava harekâtlarının yaratacağı riskler konusunda uyardı.
Hem Rusya’nın hem de Esad rejiminin uyarısı, hava savunma sistemlerinin bir kazaya yol açabileceği, bunun durumu iyice karışık hale getireceği yönünde.
Türkiye, kılı kırk yardığı bölgeye yönelik hava operasyonlarını şimdilik durdurmuş biçimde harekâtı sürdürüyor.
Menbic için komisyon
ÖSO’nun El Bab’a ulaşması, PYD’nin, “Kuzeyden kuramıyorsak, güneyden koridor kurarız” hayalini bitirmek açısından da önemli.
Halen Afrin’e yakın bölgede bin, orta bölümde 700, doğu yönünde 500 civarında ÖSO savaşçısı sahada.
İhtiyatta tutulan 5 bine yakın savaşçı var, bir o kadarı yeniden eğitiliyor.
Bir diğer önemli başlık da Menbic.
ABD’nin söz vermesine rağmen sayıları 2 bin düzeyinde olduğu tahmin edilen PYD unsurları, Menbic’den çıkmış değil.
ABD, PYD’nin çıkmakta direndiğini, komisyon oluşturularak Menbic’in yönetiminin bu komisyona devredilebileceğini Ankara’ya iletmiş.
Ancak henüz bu çalışma da bitmiş değil.
Ankara’nın, “El Bab’dan sonra hedef Menbic” söyleminde ve hazırlığında bu oyalamanın etkisi bulunuyor.
Rakka söyleminin kaynağı ise ÖSO’nun hem Menbic hem El Bab’ı alması durumunda, Rakka’ya yönelebilecek stratejik noktaları tutmuş olacağı düşüncesi.
ÖSO’nun Rakka operasyonunu bu yolla yapabileceğinin altı çiziliyor.
Menbic’den çıkması ve ÖSO’nun buraya yerleşerek Rakka’yı hedef almasının, PYD ile çatışma riskini de ortadan kaldıracağına dikkat çekiliyor.
Musul zor ilerliyor
Musul’da olup bitene gelince.
ABD seçimine kadar Musul’da ilerleme kaydetmeyi uman koalisyonun, beklentisinin ötesinde zorluklarla karşılaştığı belirtiliyor.
Üstelik DEAŞ, direniş hattını, henüz ulaşılamayan Musul merkezinde kurmuş durumda.
Peşmerge ise üzerine düşen bölgede hakimiyet sağladı.
Başika’nın merkezinden örgütü silmek isteyen peşmergenin ilerleyişinde, buradaki uzman Türk birliğinin ateş desteğinin de önemli bir katkısı oldu.
Halen tespit edilen açık hedeflere yönelik ateş desteği sürüyor.
Gedu bölgesindeki Türk birliğine de gerekirse takviye yapılabileceği belirtiliyor.
Nice Cumhuriyet Bayramlarına...
Bu yıl Cumhuriyet Bayramı geçen yıllara göre çok daha değerli.
Cumhuriyetimiz, 93. yılında kanlı darbecilerin ağından kurtuldu.
Kurtarılamasaydı, ne 93. yılını ne 100. yılını kutlayabilecektik.
Hedef doğrudan demokratik-laik Cumhuriyet’ti.
Türkiye’nin en büyük serveti hedefteydi.
Kara bir gün olarak tarihe geçecek olan 15 Temmuz şunu gösterdi ki Cumhuriyet’in sahibi bizzat millettir.
Cumhuriyet’i içine sindirmiş bu millet, ona dokundurmayacağını daha önce kanıtladığı gibi, kendisinden başka bir koruyucuya ihtiyacı olmadığını da tekrar gösterdi.
Ne “Cumhuriyet’i koruyup kollama görevim var” diye ortaya çıkıp Mustafa Kemal adına darbe yapan ve yapmaya çalışanlara ne de onu yıkmak üzere harekete geçenlere bu halk izin vermeyecek.
Cumhuriyet’in ne demek olduğunu, onu “koruyorum” diye ortaya çıkanlardan da, “yıkıyorum” diye ortaya çıkanlardan da çok daha iyi biliyor çünkü.
Biliyor ki Cumhuriyet demek İslamköy’ün kerpiç evinden çıkıp ya da Kasımpaşa’da bir balıkçının oğlu olarak dünyaya gelip cumhurbaşkanı olabilmektir.
Biliyor ki bir köylü, bir işçi, bir memur çocuğunun, meclis başkanı, genelkurmay başkanı, bakan, milletvekili, diplomat, vali, doktor, yargıç, avukat olabilmesidir. Biliyor ki öğretim üyelerinin yarısının kadın olabilmesidir.
Biliyor ki kadının oy kullanabilmesidir, her meslekte erkekler kadar, hatta onlardan daha başarılı olabilmesidir.
Biliyor ki kendi kendini yönetebilmektir. Başı dik yürüyebilmektir.
15 Temmuz’da bir kez daha gördük ki Cumhuriyet bu toplumun en büyük ortak paydası, en değerli ortak servetidir.
15 Temmuz’dan sonra sergilenen Yenikapı ruhunu Cumhuriyet ruhu olarak okumak ve korumak gerekir. Yeri, siyasi partilerin üzerindedir.
Cumhuriyet’i koruyacak olan ruh da bu ruhtur.
15 Temmuz’a inat bu yıl Cumhuriyet Bayramı çok daha coşkulu kutlanmalıdır.
Kadınıyla, erkeğiyle, yaşlısıyla, genciyle, çoluğuyla, çocuğuyla kutlanmalıdır.
93. yıl kutlu olsun.
Nice yıllara...
Suriye’de yürütülen Fırat Kalkanı operasyonu Türkiye’nin pozisyonu açısından hayati önemde.
Kaynaklara, sahadaki son durumu sorduğumda, hedef olarak belirlenen El Bab’a, Özgür Suriye Ordusu’nun mesafesinin 14 km olduğu yanıtını alıyorum.
İlerlemek kolay değil.
Mayınlarla, el yapımı patlayıcılarla tuzaklanmış arazide, metre metre ilerlenebiliyor.
Türk, topçusu ve tankları da ÖSO ile birlikte ilerliyor.
Telnayıf bölgesine kadar gelen kuvvetlerin gözü El Bab’da.
El Bab’a yönelen sadece ÖSO değil.
Kürt koridoru oluşturma inadından vazgeçmeyen, ancak Fırat Kalkanı hamlesiyle ilerleme sağlayamayan PYD’nin El Bab’a mesafesi 19 km.
PYD’nin çıkmamakta direndiği Menbic’den El Bab’a olan mesafe ise 20 km.
Rejim güçleri de boş durmuyor. Rusya destekli Esad güçlerinin güneyden El Bab’a mesafesi 10 km.
Sahadaki zemin öylesine kaygan ki her an bir tarafın lehine ya da aleyhine gelişme yaşanabilir.
Uçaklar havalanmıyor
Türkiye açısından bir güçlük de hava operasyonları.
Rus hava savunma sistemlerini kullanan Suriye yönetimi, Türk uçaklarını hava sahasında istemediğine yönelik açıklama yapmıştı. Bu hal, zaten riskli bölgedeki tehlikeleri iyice artırmış durumda.
Rusya, Suriye’nin de ısrarlarıyla, Türkiye’yi hava harekâtlarının yaratacağı riskler konusunda uyardı.
Hem Rusya’nın hem de Esad rejiminin uyarısı, hava savunma sistemlerinin bir kazaya yol açabileceği, bunun durumu iyice karışık hale getireceği yönünde.
Türkiye, kılı kırk yardığı bölgeye yönelik hava operasyonlarını şimdilik durdurmuş biçimde harekâtı sürdürüyor.
Menbic için komisyon
ÖSO’nun El Bab’a ulaşması, PYD’nin, “Kuzeyden kuramıyorsak, güneyden koridor kurarız” hayalini bitirmek açısından da önemli.
Halen Afrin’e yakın bölgede bin, orta bölümde 700, doğu yönünde 500 civarında ÖSO savaşçısı sahada.
İhtiyatta tutulan 5 bine yakın savaşçı var, bir o kadarı yeniden eğitiliyor.
Bir diğer önemli başlık da Menbic.
ABD’nin söz vermesine rağmen sayıları 2 bin düzeyinde olduğu tahmin edilen PYD unsurları, Menbic’den çıkmış değil.
ABD, PYD’nin çıkmakta direndiğini, komisyon oluşturularak Menbic’in yönetiminin bu komisyona devredilebileceğini Ankara’ya iletmiş.
Ancak henüz bu çalışma da bitmiş değil.
Ankara’nın, “El Bab’dan sonra hedef Menbic” söyleminde ve hazırlığında bu oyalamanın etkisi bulunuyor.
Rakka söyleminin kaynağı ise ÖSO’nun hem Menbic hem El Bab’ı alması durumunda, Rakka’ya yönelebilecek stratejik noktaları tutmuş olacağı düşüncesi.
ÖSO’nun Rakka operasyonunu bu yolla yapabileceğinin altı çiziliyor.
Menbic’den çıkması ve ÖSO’nun buraya yerleşerek Rakka’yı hedef almasının, PYD ile çatışma riskini de ortadan kaldıracağına dikkat çekiliyor.
Musul zor ilerliyor
Musul’da olup bitene gelince.
ABD seçimine kadar Musul’da ilerleme kaydetmeyi uman koalisyonun, beklentisinin ötesinde zorluklarla karşılaştığı belirtiliyor.
Üstelik DEAŞ, direniş hattını, henüz ulaşılamayan Musul merkezinde kurmuş durumda.
Peşmerge ise üzerine düşen bölgede hakimiyet sağladı.
Başika’nın merkezinden örgütü silmek isteyen peşmergenin ilerleyişinde, buradaki uzman Türk birliğinin ateş desteğinin de önemli bir katkısı oldu.
Halen tespit edilen açık hedeflere yönelik ateş desteği sürüyor.
Gedu bölgesindeki Türk birliğine de gerekirse takviye yapılabileceği belirtiliyor.
Nice Cumhuriyet Bayramlarına...
Bu yıl Cumhuriyet Bayramı geçen yıllara göre çok daha değerli.
Cumhuriyetimiz, 93. yılında kanlı darbecilerin ağından kurtuldu.
Kurtarılamasaydı, ne 93. yılını ne 100. yılını kutlayabilecektik.
Hedef doğrudan demokratik-laik Cumhuriyet’ti.
Türkiye’nin en büyük serveti hedefteydi.
Kara bir gün olarak tarihe geçecek olan 15 Temmuz şunu gösterdi ki Cumhuriyet’in sahibi bizzat millettir.
Cumhuriyet’i içine sindirmiş bu millet, ona dokundurmayacağını daha önce kanıtladığı gibi, kendisinden başka bir koruyucuya ihtiyacı olmadığını da tekrar gösterdi.
Ne “Cumhuriyet’i koruyup kollama görevim var” diye ortaya çıkıp Mustafa Kemal adına darbe yapan ve yapmaya çalışanlara ne de onu yıkmak üzere harekete geçenlere bu halk izin vermeyecek.
Cumhuriyet’in ne demek olduğunu, onu “koruyorum” diye ortaya çıkanlardan da, “yıkıyorum” diye ortaya çıkanlardan da çok daha iyi biliyor çünkü.
Biliyor ki Cumhuriyet demek İslamköy’ün kerpiç evinden çıkıp ya da Kasımpaşa’da bir balıkçının oğlu olarak dünyaya gelip cumhurbaşkanı olabilmektir.
Biliyor ki bir köylü, bir işçi, bir memur çocuğunun, meclis başkanı, genelkurmay başkanı, bakan, milletvekili, diplomat, vali, doktor, yargıç, avukat olabilmesidir. Biliyor ki öğretim üyelerinin yarısının kadın olabilmesidir.
Biliyor ki kadının oy kullanabilmesidir, her meslekte erkekler kadar, hatta onlardan daha başarılı olabilmesidir.
Biliyor ki kendi kendini yönetebilmektir. Başı dik yürüyebilmektir.
15 Temmuz’da bir kez daha gördük ki Cumhuriyet bu toplumun en büyük ortak paydası, en değerli ortak servetidir.
15 Temmuz’dan sonra sergilenen Yenikapı ruhunu Cumhuriyet ruhu olarak okumak ve korumak gerekir. Yeri, siyasi partilerin üzerindedir.
Cumhuriyet’i koruyacak olan ruh da bu ruhtur.
15 Temmuz’a inat bu yıl Cumhuriyet Bayramı çok daha coşkulu kutlanmalıdır.
Kadınıyla, erkeğiyle, yaşlısıyla, genciyle, çoluğuyla, çocuğuyla kutlanmalıdır.
93. yıl kutlu olsun.
Nice yıllara...
Yazarlar
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2018
25.05.2018
23.05.2018
19.05.2018
16.05.2018
12.05.2018
9.02.2018
5.02.2018
2.02.2018
28.04.2018