Süleyman YAŞAR
Bildiğiniz gibi son dönemde Türkiye ihracat yapamaz hâle geldi. Ve bu yılın ilk altı ayında ihracat her ay üst üste gerileyerek yıllık bazda 158 milyar dolardan 150 milyar dolara düştü.
Peki, niye böyle oldu?
Böyle oldu; çünkü, Türkiye’nin kaynakları ihracata konu mal üreten sanayi ve tarım yerine lüks AVM, lüks konut, lüks otomobil ve popülist kamu yatırımlarına aktarıldı. Tabii bu türden lüks ve popülist yatırımlar geri dönüşü riskli olduğu için yüksek faizle finanse edildi. Böylece yurtdışında düşük olan paranın fiyatı Türkiye’de yükseldi. Dolayısıyla özel sektörün sanayi ve tarım kesimi yatırımları yüksek faizler nedeniyle azaldı. Bu arada Türkiye’de istihdamın yüzde 76’sını sağlayan, ihracatının yüzde 54’ünü yapan küçük ve orta ölçekli firmaların (KOBİ) kullandığı kredilerin toplam krediler içerisinde payı yüzde 26’ya geriledi.
POPÜLİST KAMU YATIRIMLARI SANAYİNİN KAYNAKLARINI AZALTTI
Gelelim bu kısa açıklamayı niye yaptığımıza…
Yaptık çünkü, artık Türkiye’de sanayi ve tarıma yatırım yapıp ihracata yönelik mal üretmek kârlı olmaktan çıktı. Alınan kısa vadeli dış borçlar spekülatif yatırımlara yöneldi. Bu arada kamunun popülist yatırımları uzun vadeli yatırım kredilerini “yap- işlet- devlet” modeliyle kullanımına yöneltti. Hazine garantisiyle alınan bu türden krediler bu defa Türkiye’nin uzun vadeli yatırım kredi kotalarını doldurdu. Böylece sanayi ve tarım yatırımlarına bu popülist projeler engel oldu. İşte böylece spekülatif amaçlı kısa vadeli dış borçlar ve popülist kamu yatırımları nedeniyle oluşan yüksek faizler banka kârlarını hızla artırdı. Ve bankaların borsa değerleri artarken sanayi şirketlerinin borsa değerleri geriledi.
Hemen bu tezimizi dayandırdığımız örnekleri verelim. Örneğin 4 Ocak 2000 tarihinde İstanbul Borsası’nda işlem gören TÜPRAŞ’ın şirket değeri 10,3 milyar dolar düzeyindeydi, geçen haftanın son iş gününde TÜPRAŞ’ın değeri 6,4 milyar dolar oldu. Yine aynı dönemde Petkim’in değeri 5,8 milyar dolardan 1,6 milyar dolara geriledi. Yine Netaş’ın değeri aynı dönemde 956 milyon dolardan 310 milyon dolara düştü.
Peki, aynı dönemde bankaların değeri ne oldu?
Bankaları değeri arttı. Şöyle: Garanti Bankası’nın değeri 4,5 milyar dolardan 13,2 milyar dolara yükseldi. İş Bankası’nın değeri 8,1 milyar dolardan 9,6 milyar dolara yükseldi. Yine Yapı Kredi Bankası’nın değeri 3,9 milyar dolardan 6,4 milyar dolara çıktı.
RANT KOLLA LÜKS YAŞA
İşte bütün bu şirket değerleri bize son 13 yılda bankaların değerlerinin hızla arttığını, sanayi şirketlerinin değerlerinin gerilediğini gösteriyor.
Kısaca döviz kazandıran şirketlerinin değerleri azalırken, bankaların değeri çoğalınca ihracat kârlı olmaktan çıkıyor. Yatırımcı sanayi yatırımı yerine gayrimenkul rantlarını kollamaya başlıyor. İşte şirketlerin borsa değerlerine bakınca AKP iktidarının son dönemde ülke ekonomisini getirdiği noktayı görmek mümkün oluyor. Gelinen nokta şu mottoyla anılacak “rant kolla, lüks yaşa”.
Şirketlerin borsa değerleri (Milyar $)
Şirketler 4 Ocak 2000 değeri 10 Temmuz 2015 değeri
Tüpraş 10,3 6,3
Petkim 5,8 1,6
Netaş 0,9 0,3
Garanti Bankası 4,5 13,2
İş Bankası 8,1 9,6
Yapı Kredi Bankası 3,9 6,4
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Darbe başarılı olsaydı herhalde not artıracaklardı
25.07.2016 - NATO, Türkiye’den para istedi
13.07.2016 - Türkiye’nin yerini İran dolduruyor
4.02.2016 - Eski Türkiye olsa şimdi para yağardı
2.02.2016 - İlk Türk devleti izolasyondan kurtulmak istiyor
1.02.2016 - AKP dönemi Cumhuriyet’in lale devri mi?
10.06.2016 - G7 zirvesinden Zarrab tedbirleri
31.05.2016 - Kılıçdaroğlu’na niye saldırıyorlar
27.05.2016 - Dolar niye yükseliyor
18.05.2016 - İşsizlikte dünya üçüncüsüyüz
17.05.2016
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Ad Soyad Giriniz...
"..İster Sünni olsun, ister Alevi olsun.." tanimlamasi yanli$tir.. Dogursu "ister Müslüman olsun, ister Alevi olsun.." olmaliydi.. çünkü Alevilerin, yani Kizilba$larin islamiyetle bir alakasi yoktur.. Alevi-sünni tanimlamasi Aleviligin, islamiyet içerisinde bir kesim gibi yorumlanir ki, bu da yanli$tir..