Taha Akyol
İlahiyatçı ve bilim tarihçisi Prof. Bekir Karlığa hocamız, dünkü Karar’da yayınlanan açıklamalarında İslam’ın yükselme çağında antik Yunan, Fars ve Hint kültürlerinden yapılan tercümelerin ufuk açıcı niteliğini belirterek şöyle diyordu:
“Varlığı bir bütün halinde algılayıp yorumlamanın en önemli araçlarından birisi olan felsefe, elbette ki önemli ve lüzumludur. Çünkü felsefe bize doğru, sağlıklı, tutarlı ve yeterli düşünmenin yolunu ve yöntemini gösterir.”
Şimdi başka bir ilahiyatçı ve tarihçi hocamız Prof. İhsan Süreyya Sırma’nın şu satırlarına bakalım:
“Abbasiler döneminde başlamış olan tercüme faaliyetlerinin faydadan ziyade zararları olmuştur. İslam bilginleri yani filozoflar yüzyıllarca ‘akl-ı evvel’ nedir, ‘akl-ı sani nedir gibi boş ve hiç kimseye yarar sağlamayacak olan felsefi problemlerle vakitlerini öldürmüşlerdir…
Daha önce Müslümanlarda olmayan ‘felsefe hastalığı’ Abbasilerin hediyesi olarak Müslümanlar arasına girmiştir…” (Müslümanların Tarihi, Beyan Yay. cilt 4, s. 49)
HANGİSİ DOĞRU?
Bu noktada benim “en, en, önemli sorun” dediğim mesele karşımıza çıkıyor: Metodoloji…
Bilinmeyen konularda doğru bilgiye ulaşmanın yöntemi…
Prof. Sırma’nın eserini bilhassa Dört Halifeler dönemi ve onu izleyen Emevi istibdadı konusunda tavsiye ederim. Geleneksel anlatımı aşan, sorgulayıcı bir yaklaşımı var. Fakat Sırma Hoca felsefe hakkındaki kanaatini yazarken, tek kaynak göstermemiş, tercümelerin ve teolojik-felsefi tartışmaların ne gibi zararlar doğurduğuna dair tarihten hiç örnek vermemiştir.
Felsefe zararlıdır derken tarihi gerçeği değil, kendi zihninin içindeki kanaati yazmıştır.
Nitekim Sırma’nın kitabı siyasi tarihtir, Müslüman filozoflar Harizmi, El Kindi, Farabi, Biruni, İbni Sina, İbni Rüşd gibi alim ve filozofların adları bile geçmiyor.
Sırma Hocanın “faydasız” dediği tartışmalar evet bütün o çağlarda teolojik-felsefi spekülasyonlardı ama bu tartışmalar insanlarda meraklar uyandırarak zihinleri açmıştı. Popüler bilim tarihçisi Salim AL Hassani’nin “1001 İcat” adlı eserinde ismi geçen Müslüman alim ve filozofların sayısı 115’tir. Bunlardan 88’i 12. Yüzyılın sonuna kadar olanlardır. Kalan 27 tanesi 17. Yüzyıla kadardır, sonra hiç yoktur.
Artık çıkacak bütün isimler Avrupa’dandır.
TARİH LABORATUVARI
Elbette zihnimizin içinde kanaatlerimiz olur ama tarihe ve tabiata dair gerçekler zihnimizin dışındadır, metodolojik araştırmalarla bunlara ulaşmaya çalışırız.
Prof. Bekir Karlığa’nın da bir akademisyen ve bir Müslüman olarak elbette kanaatleri var. Ama kitaplarında Türkçe’den başka Arapça, Fransızca, İngilizce, Latince orijinal kaynaklara giderek tarihte neler olduğunu araştırmıştır. İslam medeniyetinin yükselme çağlarında felsefi tartışmaların zihin açıcı rolünü tarihteki olgularla ortaya koymuş, sonra aynı faktörü Batı Rönesans’ında takip ederek anlatmıştır.
İşte, Prof. Karlığa’nın Osmanlı ve Avrupa kütüphanelerinde yaptığı araştırmalardan öğreniyoruz ki, Osmanlı kütüphanelerinde İbn Rüşd’ün felsefeyi savunan eserinden sadece 4 nüsha el yazması vardı… Avrupa’da ise 15. Yüzyılda tam 17 defa matbaada basılarak yayılmış, derin tartışmalara konu olmuştu. Bu tartışmalar Rönesans’ın büyük gıda kaynaklarından biri olacaktı.
YENİ BİR AYDINLANMA
Önemle dikkat çekmek isterim: Felsefe dışında, fıkıh ve Kelam konusundaki büyük isimler de yoğun felsefi tartışmaların olduğu o çağlarda yetişmiştir. Zihinleri felsefeye kapatmak, uzun asırlarda oksijensizlik etkisi yaratarak fıkıh ve kelamda da zihinleri dondurmuştur.
Felsefesiz zihinlerin durgunlaştığı asırlarda Farabi ve İbn Rüşd yoktur, ama Ebu Hanife ve Gazali de yoktur!
Bizde aydınlanmanın öncü isimlerinden 17. asırda Katip Çelebi, “felsefiyattır” diye suçlanarak “akli ilimler”in medreseden çıkarılmasını büyük esefle anlatır.
Osmanlı’nın zaferleriyle coşarken, gerilemişindeki en önemli sebeplerden birinin bu zihnî içe kapanma olduğunu hiç unutmamalıyız.
Müslümanların da 21. Yüzyılın ihtiyaçlarına göre bir rönesans gerçekleştirmesini istiyorsak, bunun yolu siyaset ve güç kavgası değil, düşüncelerimizi “zihnimizin dışındaki” gerçeklere açmaktır.
Siyasi düzende demokratik özgürlükler, bireysel beyinlerde hür düşünce olmadan bu olmuyor. En, en, en önemli sorunumuz bu değil mi?
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2025
28.12.2025
24.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
19.12.2025
16.12.2025
14.12.2025
12.12.2025
10.12.2025