Taha Akyol
Suud ve bağımlısı Arap rejimleri Türk ihraç ürünlerine ‘boykot’ ya da ‘ambargo’ uyguluyor. Resmi açıklama yapmadan satın almayın diyerek ihracatımızı baltalıyorlar.
Bunu da ‘vatanseverlik’ olarak gösteriyorlar!
Demokratik açık toplumlar olsa, kimi uyar, kimi uymaz. Ama Suud ve uydusu ülkeler despotik rejimlerdir. Hem davranışları ‘kolektivist’tir hem herkesin ekmeği iktidardaki hanedanın elindedir.
Devlet ve doğal kaynaklar, bütün güç ve yetkiler kral ve şeyh ailesinin elindedir.
Kimse itiraz edemez, uymazlık edemez.
Bu olayın Meclis’çe araştırılması için CHP’nin verdiği önerge ve AK Parti ve MHP’nin oylarıyla reddedildi.
Uygur Türkleri üzerindeki Çin zulmünün araştırılmaSı için İYİ Parti’nin önergesi de aynı şekilde reddedilmişti.
‘GÖNÜL COĞRAFYASI’
Suud ve uydusu devletlerin davranışları ciddi sorundur. Numan Kurtulmuş’un “gülüp geçme” sözünü anlamak mümkün değildir.
Sayın Kurtulmuş’un “hatalarımıza tövbe istiğfar edip yolumuza devam ederiz” sözünü de hatırlıyorsunuz değil mi? (26 Mayıs 2019)
Halbuki demokratik açık toplumlarda hatalar yetkili kurullarda tartışılır, araştırılır, düzeltecek kararlar da yine yetkili kurullarda alınır, kamuya da açıklanır.
Objektif ve kurumsal bir faaliyet alanı olan siyaseti böyle sübjektif duygularla tanımlamak uygulamada ciddi sorunlara yol açıyor.
“Gönül coğrafyamız” kavramı…
“Şu kadar milyon kilometre kareden bizi Lozan’da bu sınırlara hapsettiler” sözü…
Bunlar sübjektif duygu beyanlarıdır.
Bu sözler miting kalabalıklarını coşturur… Ama o coğrafyalarda bugün varolan devletlerde ne tür duygulara yol açıyor?!
Ve işte, o coğrafyalarda “dostumuz” diyebileceğimiz kaç devlet kaldı bugün?
TARİHİN DERSLERİ
Laikliğin en radikal versiyonunu uygulayan Atatürk, o zamanki İslam devletleriyle iyi ilişkiler kurmaya ama iç işlerine karışmamaya özen gösterdi. Ürdün ve Afgan Kralları ile İran Şahı, radikal Cumhuriyetçi Gazi’nin en yakın dostlarıydı.
Büyük diplomatlarımızdan merhum Feridun Cemal Erkin’in “Dışişlerinde 34 Yıl” adlı anılarını lütfen okuyun. İzmir Marşını dinlerken Ürdün Kralı Abdullah’ın gözlerinin yaşardığını ve söylediklerini görürsünüz.
Suriye’deki askeri darbeler konusunda da tavır almadılar.
Ekim 1931’deki Balkan Konferansı’nda Atatürk’ün “yakın tarihi hepimiz unutalım” diye konuşmasının sebebi neydi, belli değil mi?
Soğuk Harp dönemin kutuplaşma ortamında bile Menderes Arap rejimlerine karışmadı. Devletin artan kapasitesine göre Arap dünyasına açılımı Demirel başlattı. Özal savaşan taraflara eşit mesafede durarak onlara ihracatımızı arttırdı.
Rejim meselelerine hiçbir karışmadılar.
Araplarla iyi ilişkiler kurmak ama Araplar arası sorunlara, rejim meselelerine karışmamak Türkiye’nin milli politikasıdır.
LABORATUVAR SONUÇLARI
Arap dünyasında hiçbir rejim kendinden emin ve köklü surette kurumlaşmış değildir. O yüzden hep endişelidirler. Despotizmin bir sebebi de bu.
Türkiye, bunu hiç dikkatten kaçırmamalıdır.
Ama Mısır konusundaki tavrımız, darbeyi protesto etmekle kalmadı, sürekli bir kampanya halini aldı. İhvan’ı kendi rejimleri için tehdit sayan Suud ve uyduları Türkiye’nin aleyhine döndü.
Arap rejimlerinin Osmanlı düşmanlıkları da böyle hortladı.
Suud’un katil Prensi Bin Selman…
Medine Kahramanı Fahrettin Paşa’yı ‘haydut’ diye suçlayan BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed! (10 Mart 2018)
Doğu Akdeniz’de Yunan-Rum ittfakında yer almaları…
Arap Birliği’nin Türkiye karşıtı beyanları…
Terörist YGP-PYD’ye verdikleri destek…
Bu nasıl bir tablo böyle?
Bu tabloya, Türkiye 1923’ten itibaren hiçbir devirde maruz kalmamıştı.
İslamcılar kalben ve zihnen ciddi surette şu soruyu kendilerine sormalıdır: “Ümmet, gönül coğrafyası, üç kıta” gibi coşkularla yürütülen siyaset, üzerimize husumet çekmekten başka ne sonuç verdi?
Muhalefetteyken, hele de gazete sütunlarında, vakıf konferanslarında bu kavramların Türkiye’yi “lider ülke” yapacağını söylemek heyecan vericiydi.
Böyle duygu ve düşünceler elbette olabilir ama bunu devlet siyaseti yapmanın “laboratuvar” sonuçları ortada: “Ümmet coğrafyası”nda Türkiye’nin yalnızlaşması…
Netice: Siyaset, hele de diplomasi tamamen rasyonel bir faaliyet olmalı, “önce Türkiye” ilkesini hiç akıldan çıkmamalı.
Yazarlar
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.08.2025
10.08.2025
8.08.2025
6.08.2025
5.08.2025
1.08.2025
30.07.2025
29.07.2025
25.07.2025
23.07.2025