Ural ATEŞER

HİNCE DÜŞÜNCELER...
4.12.2014
1820

 Artık barış sürecini değil, bütün yüzeysel "masada kalmalar, Öcalan'ı dinlemeler"e rağmen, kargaşayı, ayaklanmayı düşünen Kürt "şahinleri", nasıl olur da "mağdur" olarak 6-7 Ekim provasını aylara yayabiliriz düşüncesindeler... Bu  düşüncelerin erkân-ı harbiyesi ise, ne Kandil, ne de  HDP'nin başındakiler bence...

Birlikte düşünelim... Sivil siyasi mücadele olanakları süren, devletle barış görüşmelerini sürdüren, hatta bu görüşmelerde devletin her türlü tasarrufunun kanun garantisine alındığı ortamda neredeyse Öcalan'ın durumu da dahil her konuda istekleri yerine getirilen Kürt hareketi, hiç bir şekilde kargaşayı, ayaklanmayı haklı gösteremez dünyaya... Bırakın dünyayı, Kürtlerin çoğunluğun desteğini bulamazlar yanlarında...

Öyleyse ne yapmalı da Kürtleri "mağdur" duruma düşüren, muhtemel ayaklanmayı ve kargaşayı hem dünya kamuoyunda, hem de Kürtlerin çoğunluğunda haklı gösteren bir ortam oluşturulmalı... İşte tam da burada "hince" planlar sürülür piyasaya... Demokratik seçimlerle parlamentoda temsil edilme olanağı olmayan Kürtler, "demokratik, siyasal olanakları ellerinden alınmış" olan Kürtler, hem dünya kamuoyunda, hem de kendi kamuoylarında ayaklanmadan başka çaresi kalmayan "mağdur" bir halk oluverirler... Nasıl... İnce ayarlı erkân-ı harp zekası buna derler işte...

Bütün bu dediklerimi bir arada, Anayasa Mahkemesi'nin Başkanı olan zat-ı muhteremin son çıkışıyla birleştirelim... Buna bir de, artık en azından bana hiç güven vermeyen Selahattin Demirtaş'ın "seçimlere parti olarak gireceğiz" açıklamasını ilave edelim... Nasıl bir tablo çıkıyor karşınıza...

Anayasa Mehkemesi Başkanı'nın ifadelerinin boş olduğu bir günde açığa çıktı... Meclis Anayasa Komisyon Başkanı Kuzu'nun sorumsuz ilk açıklamasıyla tedirginlik yarattığı ortam, fazla gerilmeden, aklıselimle yaptığı sonraki açıklamasıyla toparlandı ve durum açığa çıktı... AYM'nin kararı nasıl olursa olsun, Haziran seçimlerini etkileyecek bir yasal durum ortaya çıkmayacak... Yani hızlandırılmış bir şekilde yeni seçim kanunu, gece-gündüz çalışarak Meclis'ten çıkarılamazsa, %10 barajı geçerli olacak... AK Parti'nin baraj konusunda "sıfır" barajlı seçeneği de içeren değişik önerileri ortada duruyor... HDP ve diğer partiler tartışmaya bile gerek görmeden reddetmişlerdi... İyi niyet söz konusu ise ve kanun yapma süreçleri uygunsa, bu konu parlamentoda rahatlıkla çözülebilir... Mi?...

Tam da burada, Demirtaş'ın "seçimlere parti olarak gireceğiz" açıklamasına dönelim... Ülkede, %10 barajlı bir seçimde HDP'nin barajı geçip Meclis'e girebileceğine kaç kişi inanır bilemem, ama Kürt "şahinlerinin" buna inanmadıklarını tahmin etmek güç olmasa gerek... Barış süreci boyunca Öcalan'ı açıkça saf dışı bırakamadıkları için, süreci sabote etme eylemlerini gizliden yürütenler, her fırsatta Öcalan'ı itibarsızlaştırmaya çalışanlar ellerini ovuşturuyorlar... Tam fırsatı buldular... Haziran seçimlerine parti olarak girip, meclis dışında kalmak ve ülkeyi kan gölüne çevirmek için gerekli psikolojik ortamı yaratmak...

Kürtlerin demokratik siyasal ortamda, hatta güçlenerek olmasının gerekliliği konusu tartışılmamalı... Sosyal tabanı olan tek muhalefet hareketi olarak Kürtler Meclis'de temsil edilemezlerse, hiç kimse, hangi çoğunlukla seçilirse seçilsin, meşruiyet kazanamaz... 

Bu planları mutlaka hem hükümet, hem de devlet adına süreci yürüten yetkili bürokratlar görüyorlardır... Bu hince ayarlamaları açığa çıkaracak, ülkenin huzurunun bozmak isteyenlere fırsat vermeyecek demokratik, siyasal girişimleri olmalıdır... Devlet bir kez daha sınanacak... Önümüzdeki 6 ay, daha da fazla entrikalar göreceğimiz kesin... Umalım bu uğursuz taktiklerin üstesinden gelinir ve son dönemde insanlara huzur veren ortam yeniden kana bulanmış bir ülkeye dönüşmez...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar