"Bir an önce yurt dışına çıkması gereken silahlı güçler" (Tahir Elçi) yoksul Kürtlerin mahallelerinde hendekler, siperler kazıp Kürt gençlerini kurşunlara yem yapmaya devam ederken ve "kendini savunmak zorunda olan devlet" (Selahattin Demirtaş) bu hendekleri, siperleri ortadan kaldırmak ve yasa dışı silahlı güçleri "temizlemek" için bölgeye büyük askeri güç yığarken aklıma geldi...

Fıkrayı bilirsiniz... Temelin oğlunu bir sivri sinek rahatsız eder ve bir türlü öldüremezler... Temel alır eline silahını, sinek tam oğlunun alnındayken çeker tetiği... Rahatlamıştır... "bir sizden, bir bizden" der sonradan... Teşbihte hata olmaz derler ya... Nedense aklıma hep bu fıkra geliyor, bölgedeki öğretmenlere "bölgeyi terk edin" çağrılarını duydukça ve bölgeye yönlendirilen askeri birliklerin fotoğraflarını medya "övünçle" yayınladıkça...  "Yasa dışı silahlı güçlerin" dışındaki sivil halk, Kürt ya da değil, onlar da bizden... Unutmayalım... Arada onlara zarar veriliyor...

Bu ara 59 (80 iken de başka bir şey yapmadılar) milletvekiliyle parlamentoda temsil edilip, sokak savaşını tercih eden başka bir siyasi parti var mıdır dünyada... Kendilerine oy veren halkı sokak tehişçilerinden uzak durmaya çağırmak yerine, "hendek savaşını" destekleyen, haklı gören bir siyasi parti Türkiye'de var... Günlerdir fotoğraflarını görüyoruz bu Kürt elitlerinin Diyarbakır'da yaşadıkları lüks semtleri... Oralarda ne hendek var, ne siperler var, ne de silahlar, bombalar patlıyor... Bakımlı, tertemiz caddeleri ve havuzlarıyla bu Kürt elitlerinin keyfi yerinde... Bunları destekleyen Türk elitlerinin de yaşadıkları, ülkenin güzel köşelerinde hayatları kusursuz devam ediyor...

Geçen gün sevgili dostum Hüseyin Ünal şakayla karışık bir öneri yapmıştı hendekçilere... "... Diyarbakır'ın lüks semtlerinde, Cihangir'de, Bağdat Caddesi'nde, Nişantaşı'nda falan açsanıza hendekleri  ..." diye... Sahi, eşbaşkanlarınızı ve milletvekillerinizi de dikersiniz birer hendeğin başına... Alın size deFrimci eylem... Hadi... Kolay gelsin...