Ural ATEŞER
170 SENELİK BİR İSTANBUL AİLESİ: LEONTİDİS’LER Memleketinden uzakta sürgünlerde geçen bir hayat: Kleanthis Leontidis

Lise yıllarında Nazım Hikmet’in “Kan Konuşmaz” kısa romanını okuduğumdan beri, beni, soy-sop meseleleri pek ilgilendirmez… Hani vardır ya, “ben bilmem ne soyundanım…” ya da “benim büyük dedem sarayda mabeyndi…” gibi övünmeler… Aynı zamanda soyundaki “utanılacak” isimleri gizlemek… Benim soydan anladığım, babam, annem, kardeşlerim tanıdığım akrabalarım ve kendi çocuklarımdır… Gerisi lafı güzaf…
Peki, nedir bu yüzyılın üzerindeki ailenin soyağaçlarıyla ilgin derseniz, anlatayım… Bu hikayede amaç, benim soyumu araştırmadan öte, doğdukları şehirde ölmek şansına sadece birkaçının sahip olduğu büyük bir ailenin dramını araştırmaktır… Kökleri ta Bizans’a dayanan bu İstanbullu ailenin hikayesine, 18o0’lerin ortasından başlayan bir yerlerden itibaren tanık olacağız… Bugün kadim dostum, yoldaşım, kardeşim Selçuk Uzun’un 3 seneyi aşkın çalışmalarıyla izini bulduğumuz dünyanın dört bir yanına yayılmış 250 civarındaki aile fertlerinin içinden birden fazla dramatik hikaye çıkarmak mümkün… Biz, bana en yakın olduğu ve annem ile de ilgili olduğu için annemin abisi dayım Kleanthis Leontidis’in hayat hikayesini yazmaya karar verdik. 90 yıla yakın hayatının sadece çocuk denecek yaşlarını memleketinde ve ülkesinde geçiren, geri kalan hayatının tümünü çeşitli ülkelerde sürgün yaşayan Kleanthis…
Ailenin milliyet fotoğrafı tarih içinde evlilikler yoluyla bir hayli renklilik kazanmış… Bugün tespit ettiğimize göre, dünyanın dört bir yanına dağılmış olan ailenin soyağacında İstanbul Rumları başta olmak üzere, Ermeniler, Türkler, Almanlar, İsviçreliler, Yahudiler, Macarlar ve Ukraynalılar var… Birleşmiş Milletler gibi bir aile anlayacağınız… Hazırladığımız kitabın çok küçük özetini bilgi olarak vermek amacındayım… Kitap aileyle ilgili çok sayıda doküman, fotoğraf, anılar içeriyor… Beni çok heyecanlandıran bir bilgi: dedelerimiz kardeş olan bazı kuzenlerle haberleşmemiz… Yunanistan’da, Kıbrıs’ta, Fransa’da ve ABD’de olan kuzenlerimle haberleşiyorum… Neyse… Bu konuda bilgiler kitapta olacak…
Ailede özellikle erkek çocuklara dedelerin isimleri verildiği için, önceleri bizimde kafamız çok karıştı isimleri takip ederken…
Bu kısa yazımın daha iyi anlaşılır olabilmesi için bir fotoğraf ekliyorum… Fotoğrafta 1800’lerde başlayan hikayenin büyük ebeveynleri olan Kleanthis ve Katharini Leontidis’le onların ikisi kız 9 çocuğu bir arada görülüyor. Büyük ebeveynler Kleanthis ve Katharini Leontidis’in mezarlarını İstanbul’da Kurtuluş’taki Rum Mezarlığında (6-7 Eylül 1955’de tahrip edilen Aya Lefteri mezarlığı) bulduk. Oğlan çocuklardan Menelaos ve eşi Eftimia’nın da, mezar yazılarından ve Atina’da yaşayan kuzenim ve Menelaos’un torunu Kleanthis’in ifadesiyle aynı mezara defnedildiğini öğreniyoruz… Mezar yazılarından onu da tespit ettik… İstanbul’da ve Türkiye sınırları içinde ölen ve baba topraklarında defnedilen başka Leontidis yok maalesef…
Dokuz çocuktan biri olan Kleomenis Leontidis’in hayatıyla başlayacak hikayemiz… Kleomenis, kardeşi Menelaos gibi o zamanlar adı Bağdat Demiryolu Konsorsiyum’u olan demiryollarında çalışmaktadır… Kleomenis, konsorsiyumda önemli bir yönetici görevdedir… Yine demiryoları idaresinde çalışan Alfred Freudiger’in kızı Marie Freudiger’le evlenir… Alfred Freudiger İsviçre-Alman karışımı bir aileden gelmektedir. Kleomenis ile Marie’nin dört çocukları olur: Kleanthis, Katharina, Elianora ve benim annem Anna… Katharina (Kathy), Elianora (Ellie) ve Anna Türk erkeklerle evlenirler… Ailenin soyağacına böylece Türkler de girer…
1912’de büyük bir konsorsiyumun yönetici kademesinde bir Rum’un olması rahatsızlık yaratır ve Kleomenis Hayfa’ya tayin edilir… Dayım Kleantis de ilkokul eğitimini Alman kolonisindeki bir okulda alır… Macera da böylece başlar…
Hayfa’dan, bu sefer Bağdata tayin edilir baba Kleomenis. Hayfa’dan deniz yoluyla Süveyş kanalı, Kızıldeniz, Basra Körfezi ve Nehir gemileriyle Bağdat’a gidiş tam 42 gün sürer… Kleanthis, 10 yaşındayken okuduğu bir eski gazeteden Dünya savaşı hakkında bilgi sahibi olur… Babası Kleomenis hastadır ve 1915’in sonlarında dizanteriden Bağdat’ta ölür… Babasını tek başına, demiryollarının Bağdat direktörü ile birlikte oturdukları yere uzak bir mezarlıkta defneder… Üç kızkardeşi ve annesiyle yalnız kalmıştır 10 yaşındaki ailenin tek erkeği Kleanthis…
O sırada İngilizler Bağdat’ın yakınlarına kadar gelmişlerdir ve Osmanlıları teslim olmaya çağırırlar… Annesi Marie Leontidis ve dört çocuğu Almanlar ve demiryolu personelinin oluşturduğu bir konvoyla şehirden ayrılırlar… Konvoyun güvenliğini bol para karşılığı Arap şeyhleri yapmaktadır… Halep’e kadar uzun ve zahmetli bir yolculukta, yollarda tehcire uğrayan Ermenilerin toplama kamplarının arasından geçerler… Ölümlere ve sefalete şahit oldukları bir yolculuktur bu... Afyonkarahisar’a gelirler… Orada demiyolları deposunda şef olan annesi tarafından dedesi Alfred Freudiger’in yanına yerleşirler…
Artık Rum kimlikleriyle Anadolu’da yaşamaları zorlaşmaktadır… Bağdat Demiryolu Konsorsiyumu’nun yardımlarıyla soyadları Leontidis’den Freudiger’e çevrilir ve artık onlar, yani anne Marie ve dört çocuk Freudiger soyadıyla yaşamlarına devam edeceklerdir… Kleanthis’in adı da değiştirilir ve Clemens Freudiger olur… Kızlar Türk erkeklerle evlenince de soyadları evlendikleri erkeklerin Türk soyadları olacaktır…
Benim trajedim de bundan sonrasıyla ilgili… Annem ölünceye kadar bizden Rum kimliğini gizlediği için, biz kardeşlerimle birlikte Rum kimliği hakkında hiç bilgi sahibi olmadan yaşadık… Anadolu’da Alman olmanın “itibarı” Rum olmakla kıyaslanamayacak kadar büyüktü… Annemin ölümünde, defnedilirken, ne babasının adı, ne soyadı ona ait olmadan defnedildi… Freudiger bile denmedi… Benim ağzımdan çıkan “o söylediğin isimler anneme ait değil” cümlesi imamı baya kızdırmıştı…
Kleanthis’in bundan sonraki Eskişehir, Bözüyük, İstanbul, Konya, Belemedik, Adana, Kıbrıs, İngiltere, Kanada ve ABD’de Kalifornia’nın küçük bir kenti olan Loma Linda’ya uzanan hayatı ve onun hayat hikayesinde yaptığımız çıkarmalarla tüm ailenin hikayesini anlatacağımız kitapta, hikayeye refakat eden siyasi olayları da işaretleyeceğiz…
…
Dayım Kleanthis’in bana ulaşan Almanca yazılmış bir biyografik mektubu ve Selçuk Uzun’un desteği ile başladı bu hikayenin macerası… Ve Selçuk Uzun’un iğneyle kuyu kazar gibi bulduğu bilgileri birbirine ekleyip oluşturduk bütün hikayeyi… Üç seneden fazla sürdü çalışmalarımız… Önümüzdeki aylarda bitmiş olacak kitap… Ve ben özellikle annemin ve dayımın hatıraları karşısında bir görevi başarmış olmanın mutluluğunu yaşayacağım…
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2020
27.01.2020
1.02.2020
29.12.2019
27.11.2019
12.10.2019
5.06.2019
3.06.2019
1.06.2019
24.04.2019