Yalçın AKDOĞAN
AK Parti’nin kurulduğu ve iktidara geldiği günden itibaren en çok merak edilen konuların başında ‘Batı dünyası’na nasıl baktığı geliyordu. Refah Parti’sinin batıya, Avrupa Birliği’ne, Yahudiliğe, ABD’ye ve NATO’ya bakışı mesafeli, soğuk ve kısmen karşıt bir muhteva taşıyordu. Bu çizgiden gelen kişilerin kurduğu bir parti olarak AK Parti’nin başlangıçta soru işareti ve şüpheyle karşılanması belki anlaşılabilir bir durumdu. Bölgede önemli bir müttefik durumunda olan Türkiye’nin eksen değiştirme riski belki haklı bir kaygı da üretiyordu. Ancak AK Parti kurulduğu andan itibaren çok farklı bir bakış açısına sahip olduğunu ortaya koyarak korkulacak bir durum olmadığını gösterdi. Parti programındaki dış politika perspektifibatıyı reddetmeyen aksine batıyla ve batılı kurumlarla işbirliğini öne çıkaran bir mahiyetteydi.
AK Parti’nin temel politika metinleri ve söylemleri ilk dönemler batının endişelerini izale etmeye yetmedi. AK Parti’nin ‘takiyye’ yapıp yapmadığı, iktidara gelirse nasıl davranacağı merak ediliyordu. 3 Kasım’dan sonra iktidara gelen AK Parti bu kaygıları gidermeye çalışan net ve samimi bir yaklaşım ortaya koydu. O dönem Genel Başkan olan Tayyip Erdoğan’ın ilk icraatı Avrupa turuna çıkmaktı. AK Parti’nin dış politikasının odağına AB perspektifi yerleşti.
Zaman içinde görüldü ki, AK Parti iktidarıyla Türkiye bir eksen kayması yaşamadı, tam aksine Türkiye gerçek eksenine oturdu. Bir yanda AB ile tarihinin en ciddi ilişkisi geliştirilirken, ABD başta olmak üzere müttefiklerle ilişkiler daha da derinleştirildi.Türk dış politikası, Türk dünyasını, İslam dünyasını, Balkanları, Ortadoğu’yu ve Afrika’yı gözardı etmeyen bir çok boyutluluk kazandı.
AK Parti 11 yıllık icraatlarıyla ‘batı karşıtı’ olmadığını herkese gösterdi. Ancak uluslararası itibarı, özgüveni ve siyasi gücü artan Türkiye batı için ‘gerekli ama etkisiz’ eleman konumundayken ‘gerekli ve etkili’ bir pozisyona yükselmeye başladı. Türkiye zaman içinde girdiği ilişkilerin mahiyetini sorgulamaya başladı. Artık işbirliği ve ilişki “karşılıklı çıkar”a dayanmak durumundaydı. Tek taraflılık yerini çift taraflı etkileşime bırakıyordu.
Sorgulayan, eleştiren, hakkını arayan bir Türkiye ise başka endişeler doğurmaya başladı. NATO’nun verdiği her görevi yapan ve örgütün en önemli güçlerinden biri olan Türkiye giderek karar mekanizmalarında etkisini hissettirmeye, gerekirse veto hakkını kullanmaya başladı. “Uyum” derken tek taraflı angajmanı ve bir nevi teslimiyeti kastedenler bundan rahatsızlık duydular.
***
Türkiye-AB ilişkileri adı konulmamış bir oyalama-sürünceme-geçiştirme anlaşmasına dayalıydı. Ne onlar almak istiyordu, ne Türkiye girmek için çaba gösteriyordu. Böylece Türkiye gibi büyük bir güç iskelede tutuluyor ama limana alınmıyordu. AK Parti’nin bu negatif dengeyi bozması, ilk kez ilişkileri sahici bir zemine taşıdı. Türkiye’yi dışlamaktan da, bünyeye katmaktan da endişe eden AB patronları Güney Kıbrıs gibi bir cücenin gölgesine saklanarak Türkiye’yi bloke ettiler. Verilen sözlerin tutulmaması, çifte standart ve samimiyetsizlik haklı olarak AK Parti iktidarının eleştirisini çekti. Bu eleştiri AB karşıtlığı anlamına gelmiyordu.
Türkiye büyük bir destekle BMGK geçici üyeliğine seçildi. Türkiye’nin hakkı eğip bükmeden ve çıkar gözetmeden savunması, bu desteğin oluşumunda büyük pay sahibiydi. Türkiye de eyyamcılık yapmak yerine hakkı dillendirmeye, ilkesel ve ahlaki duruş sergilemeye devam etti. Hem üye oldu, hem sistemi sorguladı, reforme edilmesi gerektiğini vurguladı.
Başbakan Erdoğan antisemitizmin insanlık suçu olduğunu yüksek sesle haykıran ilk Müslüman ülke lideriydi. Ancak aynı Erdoğan aynı ilkeli duruş sebebiyle Davos’ta one minute çıkışını da yaptı, Mavi Marmara sonrası İsrail yönetimini de eleştirdi.
Tüm bunlar AK Parti iktidarının batı, AB ve ABD karşıtı olduğu yönünde bir kampanya başlatılmasına sebep oldu. Bu kez kampanyanın odağında AK Parti değil, Başbakan Erdoğan yer alıyor... Türkiye’yiAB’ye en fazla yaklaştıran, NATO içinde en etkili hale getiren, BMGK üyesi yapan ve ABD ile stratejik ortak haline getiren Erdoğan... Önce “Türkiye artık fazla oluyor” diyenler, bunun tutmadığını görünce “Erdoğan artık fazla oluyor” demeye başladılar.
Aslında onlar da biliyorlar ‘batı karşıtlığı’nın kendilerinin ürettiği bir yalan olduğunu...
Klasik taktik sıkıştırarak, markaja alarak, psikolojik baskı yaparak daha fazla uyumlu hale getirmek... Onların uyumdan anladığı ise teslimiyet ve diz çöktürmek... Peki Erdoğan bu oyunlara gelir mi? Erdoğan ne batı karşıtlığı tezgahına düşer, ne de endişe edip öyle olmadığını ispata çalışır... Erdoğan için asıl olan temel insani değerlerdir ve Türkiye’nin çıkarlarıdır...
Bugün dünyanın ihtiyacı özü sözü bir, rol yapmayan, adil ve makul lider karakteridir. Erdoğan, ‘düzen içinde teslimiyet’i değil, ‘düzen içinde değişim’i simgeliyor. Hem sistemi tanıyor, hem de sorgulayarak değiştirmeye, demokratikleştirmeye çalışıyor. Erdoğan’ın içeride de dışarıda da yapmaya çalıştığı sadece bundan ibaret...
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları


























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2019
17.05.2019
8.05.2019
2.05.2019
1.05.2019
19.04.2019
17.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
4.02.2019