Yalçın AKDOĞAN
Kürt meselesi ve diğer birçok kronik mesele, ulus devlet inşa sürecinde geliştirilen paradigmanın bir tezahürüdür. Sistemden kaynaklanan bu sorunların siyasi boyutunu ‘inkarcı, ayrımcı, dışlayıcı’ anlayış oluşturmuştur. Kürtler, Çerkezler, Romanlar, Aleviler, Sosyalistler veya Sünni dindarlar gibi bir çok toplum kesimi bu süreçte inkarcı zihniyetin mağduru olmuş, kimlik sorunu yaşamıştır. AK Parti’nin inkarcı, asimilasyoncu anlayışı değiştirerek tüm toplum kesimlerine kucak açması, sorunun siyasi boyutunu çözüm yoluna koymuştur. AK Parti’nin açılım girişimi, demokratik çözüme dayanmaktadır. Bu noktada sorunun tarafları arasında yaşanan ayrışma giderek derinleşmektedir. Bu derinleşme, çözüm isteyen AK Parti ile sorunu üreten statüko arasında yaşandığı gibi, AK Parti’nin çözüm anlayışıyla BDP’nin çözüm anlayışı arasında da yaşanmaktadır. BDP, PKK’nın örgütsel hedeflerini çözüm projesi olarak dikte etmekte, Kürt milliyetçiliği ekseninde siyasi statü talep etmektedir. Özerklik, otonomi veya federalizm, Kürt meselesinin tek çözüm yolu olarak dayatılmaktadır. Öncelikle şunu vurgulamak gerekir: Bu tür projelerin ne kadar gerçekçi olduğu, Türkiye realitesine ne derece uygun olduğu işin bir yanıdır, Kürtlerin veya Türkiye toplumunun ne kadarının bunu olumlu karşılayacağı diğer bir yanıdır. Ama hepsinden önemlisi, bunu legal bir partinin demokratik yollarla gerçekleştirmeye çalışmak yerine terör örgütünün kanlı saldırılarıyla hayata geçirmeye çalışmasıdır. Demokrasi içinde her türlü aykırı düşünceye tahammül edilebilir, ancak bunun terör dayatmasıyla gündemde tutulması, apayrı bir tıkanıklık konusudur. Bu hususun Kürt meselesinin geldiği noktada kaçınılmaz gibi görülmesi ve normal bir durum gibi algılanması da ayrı bir yanlıştır. Kürt meselesinde çözümün özerklik meselesine indirgenmesi doğru değildir.
BDP’nin gündeme taşıdığı demokratik özerklik projesi başlı başına büyük sorunlar üretebilecek bir içerik taşımaktadır. Bunun gerçekleşebilir olup olmaması kadar önemli husus, bunun terör yöntemiyle bir dayatmaya dönüşmesidir. Oysa biliyoruz ki, terör yöntemiyle bugüne kadar hiçbir hedefe ulaşılamamıştır. Sorunu derinleştirerek Türkiye’nin bölünme noktasına geldiği veya iç savaş çıkabileceği gibi korku senaryoları üzerinden sonuç almak mümkün değildir. Çünkü tarihi tecrübe bize gösteriyor ki, Türkiye toplumunun kabullenmeyeceği projeler hiçbir zaman kalıcı ve ulaşılabilir çözümler ortaya koyamazlar. Terör tehdidiyle bugüne kadar nasıl netice alınamadıysa çatışma ve iç karışıklık tehditleriyle de makul bir noktaya ulaşılamaz.
Abdullah Öcalan’ın basına yansıyan avukat görüşmelerine baktığımız zaman BDP’nin ve PKK’nın yanlış politikalarının Öcalan’ın bile sabrını taşırdığını anlıyoruz. Öcalan, BDP’yi ve PKK’yı hem kullandığı yöntemler, hem de üslup ve dil açısından uyarıyor. Öcalan’ın ‘anlaşılamamaktan’ şikayet etmesi çok manidardır.
calan’ın son dönemdeki çıkışlarıyla BDP’yi farklı bir çizgiye çekmeye çalıştığı, bir nevi kendi çapında açılım yapmak istediği yönünde bir algı oluşmaktadır. Bunun ilk örneğini aday listelerinin oluşturulmasında gördük. Öcalan sadece farklı siyasi çizgideki Kürt kökenli siyasetçilerden değil, solun ve demokratların farklı kesimlerinden temsilcilerin aday yapılmasını istemiştir. Bu durum aslında sadece sembolik temsilcilerle görüntü vermek, daha fazla oy almak çabası olarak görülemez. Çünkü bu isimlerin getireceği ciddi bir ilave oydan bahsedilemez. Öcalan’ın asıl niyetinin avukat görüşmelerindeki söylemlerinden anlamaya çalışıyoruz. Öcalan, bir nevi ‘Türkiye mefkuresi’ oluşturulmasını, farklı kesimlerin katılımıyla Demokratik Ulus Bloğu oluşturulmasını istiyor. Bu ne demektir? Acaba Öcalan, BDP’yi klasik kimlik siyaseti yapan bir hareketten daha kitlesel bir harekete dönüştürmeye mi çalışmaktadır? Kürtçü bir parti yerine, Türkiye’nin farklı kesimlerini etrafında toplayan ve Türkiye’nin farklı konularını da gündemine alan bir hareket oluşturmak mı istemektedir? BDP’nin dilini değiştirmesi uyarısı, BDP’yi marjinallikten çıkarma çabası olarak görülebilir. Öcalan ölçünün etnikçilik, mezhepçilik, dincilik değil demokratlık olduğunu ifade ederek aslında BDP’nin bugüne kadar dayandığı siyaset tarzının üzerine kalın bir çizgi çekiyor.
Çözümün değil sorunun tarafları
Gerçekten de BDP demokrasi içinde bir çözüm için uğraşacaksa ve siyaset yoluyla bunu başarmaya çalışacaksa, bugün kendisini marjinalliğe iten ve Türkiye toplumuna korku pompalayan tarzını değiştirmek durumundadır. Mesele eğer siyasi mücadele konusu olacak ve silahlı mücadeleye son verilecekse BDP’nin tarz, yöntem ve üslubunu da gözden geçirmesi gerekiyor. Çünkü BDP, terör yöntemini devre dışı bırakan, örgütle organik ilişkisini kesen bir tarz geliştirememektedir. Öcalan’ın son dönemdeki söylemleri, mücadelenin BDP ile AK Parti arasında geçeceğini ortaya koyuyor. Sorunu üreten ve çözümü engelleyen CHP-MHP ikilisi veya vesayetçi anlayışlar yerine çözüm için adımlar atan AK Parti’nin hedefe konulması her yönden manidardır. Öcalan’ın, BDP için kullandığı ‘biz halkın önüne zor geçiyoruz diyorlar, sizin göreviniz kitleyi siyasi çözüme hazırlamak’ şeklindeki ifadeler, siyasi mücadelenin yeni bir tarz ile sürdürülmesi gerektiğini vurguluyor.
Tutarsız açıklamalar
Abdullah Öcalan’ın BDP ve PKK’yı yerden yere vurması her zaman bunların yanlışlarını vurgulayarak onları makul zemine çekmek niyeti taşımıyor. Öcalan’ın karmaşık söylemleri içinde tehdit ve kriz çıkarma eğilimini de yansıtıyor. Kamuoyunda oluşan yanlış bir algı da Öcalan’ın eylemsizlikte ısrar ettiği, PKK’nın da 15 Haziran’a kadar eylemsizlik halinde olduğu düşüncesidir. Öcalan haftalardır PKK’ya eylem çağrısı yapmaktadır ve PKK da bu süreçte yoğun bir eylemsellik içinde bulunmaktadır. Kastamonu saldırısı ve İstanbul’daki bombalı eylem bu durumun tezahürüdür. BDP nasıl terör örgütünün tehdit ve baskılarıyla kendisine siyasi alan açmaya çalışıyorsa, Öcalan da PKK’nın terör saldırılarıyla kendisini muhatap haline getirmeye çalışmaktadır. Öcalan’ın çelişkili ifadeleri dengeli olmayan bir ruh halini yansıtmaktadır. Seçim sürecinde oy hesaplarıyla şekillenen söylemlerin seçim sonrasında yerini daha serinkanlı değerlendirmelere bırakması çözüm arayışları için kaçınılmazdır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2019
17.05.2019
8.05.2019
2.05.2019
1.05.2019
19.04.2019
17.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
4.02.2019