Yalçın AKDOĞAN
Osmanlı’nın son dönemlerinde kapı kapı dolaşan, ağıtlar/ilahiler okuyarak dilenen kişiler ortaya çıkmış. Özellikle Muharrem ayında beliren bu dilenciler goygoycu olarak nitelendirilmişler.
TDK’nın “boşu boşuna, bilgisiz olarak, gereksiz yere çok konuşan ve kapı kapı dolaşarak ilahiler eşliğinde dilenen kimse” diye tanımladığı goygoycular kimine göre derviş kimine göre dini istismar eden cahil soytarıydılar. Topluluk halinde icraat yapan bu goygoycuların ‘yedekçi’ ya da ‘eydirci’ diye yardımcıları olurmuş, birbirlerine dayanarak milleti gaza getirirlermiş.
Salonlarda toplanıp birbirlerine gaz veren, coşkudan kendilerinden geçip hakaretler ve tehditler yağdıran kimi tipleri son yıllarda televizyon ekranlarından görüyoruz. Kimisi salya sümük, ağızlarından tükürükler fışkırarak ‘denize dökme’ tehditleri savuruyor, kimisi çok sanatsal bir şekilde imalarla zehirli oklar savuruyor.
AK Parti’ye oy veren insanlara ve Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a zehir zemberek saldıran bu insanların tipik özelliği ‘darbe goygoyculuğu’ yapmalarıdır.
Darbe goygoyculuğu, kişisel cehalet ve çaresizliğin bir sonucu olarak ortaya çıkmıyor. Bunun eski sistemin doğasından kaynaklanan bir rolü var.
1960’da darbelerle başlayan vesayet sistemi belli aralıklarla yönetime el koyarak varlığını sürdürme üzerine kuruluydu. Belli aralıklarla yönetime el koymak, sivil iktidarları al aşağı etmek, etkisizleştirmek, hükümetten düşürmek, statüko güçlerinin baş edemediği siyasi rakipleri engellemek gibi misyonlar sadece asker-sivil bürokrasinin durumdan vazife çıkarmasıyla olmuyordu. Bir de askeri ‘göreve çağıran’ birileri vardı. Onlara göre yönetime müdahale etmek ‘askerin görevi’ydi.
Bazen asker, rektörlerden yargı üyelerine ve medya temsilcilerine kadar farklı kesimleri davet eder, onların ihtiyacı teyid etmesini sağlardı; bazen de sivil toplumun demokratik aktörleri bir araya gelir demokratik eylemlerle (!) bu çağrıyı yaparlardı.
Sistem böyle işliyordu.
Demokratik sistemin aktörü olarak görülebilecek yazarlar, sanatçılar, sivil toplum temsilcileri, akademisyenler, medya mensupları açıkça darbeye zemin hazırlarlardı.
Demokratik sistemin meşru yöntemi olarak görülebilecek sokak gösterileri, paneller, salon toplantıları, televizyon programları darbe şakşakçılığının zemini olurdu.
Demokratik sistemin aktörleri ve demokratik sistemin sivil gösterileri kullanılarak darbe goygoyculuğu yapmak tam anlamıyla büyük bir paradokstur ve demokrasiyi zehirleyen hastalıklı bir haldir.
Oysa demokrasilerin kırmızı çizgisi çok nettir: Demokratik aktörler demokratik görünen sivil eylemlerle terör/şiddet/isyan çağrısı ve darbe kışkırtıcılığı yapamazlar.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ı sandıkta yenemediğini düşünen bazılarının demokratik olmayan yollarla bir kurtuluş aramaları kişisel bir hezeyan ve sapkınlık olmanın ötesinde bahsettiğim kronik/sistemik hastalığın nüksetmesidir.
Bu eski Türkiye hastalığıdır.
Türkiye’nin hain darbe kalkışması gibi büyük bir badire atlattığı, toplumun ciddi travma yaşadığı bir dönemde çıkıp darbe goygoyculuğu yapmak Cumhurbaşkanından önce milleti tehdit etmek, milletin hassasiyetine hançer sokmak demektir.
Artık şunun çok iyi anlaşılması gerekir: Bir, tehdit ve tahkir etmek; iki, darbe ve isyan çağrısı yapmak demokrasiyle kesinlikle bağdaşmaz.
Goygoyculuk yapanlar da istiskal edilmekten ve ayıplanmaktan kurtulamazlar.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2019
17.05.2019
8.05.2019
2.05.2019
1.05.2019
19.04.2019
17.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
4.02.2019